"Din Vardır ve Lazımdır..."

F@ROZ

⭐Teknik Admin⭐
Yönetici
ADMİN
Katılım
4 Şub 2010
Mesajlar
80,858
Tepkime puanı
33,060
Puanları
300
Konum
Kocaeli
Web sitesi
www.youtube.com
"Din Vardır ve Lazımdır..."
Büyük Önder, bir fert olarak samimi bir dindar olduğu gibi milletinin de dini değerlerini muhafaza etmesini her zaman teşvik etmiş, hem yaşayışıyla hem de sözleriyle çok sevdiği milletinin dinine ve mukaddesatına sıkı sıkıya bağlanmasını temin etmeye çalışmıştır. Ulu Önder'in bu tutumu onun iyi bir Müslüman olduğu kadar son derece ileri görüşlü ve basiretli bir devlet adamı olduğunu da ortaya koymaktadır. Gerçekten de milli-manevi değerlerini yitiren, mukaddesata sırtını dönen bir milletin birlik ve beraberliğini koruması imkansızdır. Yüce Önder işte bu nedenle Türk Milleti'ne yol göstermiş, her fırsatta dinine ve mukaddesatına sıkı sıkıya bağlanmasını salık vermiştir:

Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri, hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz da. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, s. 66)
Büyük Önder, milleti için herşeyden önce, maneviyatın, kalp ve vicdan kuvvetinin yüksek tutulmasının şart olduğuna inanmıştır. Bunun için de;
Türk Ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliği ile dindar olmalıdır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum... (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 3, s. 69-70, 29.10.1923, Fransız yazar Maurice Pernot'ya verdiği demeç)
Benzer şekilde, Atatürk ünlü "Din vardır ve lazımdır. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur" (Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri, s.116) sözü ile de milletimizin ve Devletimiz'in bekası için dine bağlılığın vazgeçilmez bir unsur olduğunu tartışmasız biçimde ifade etmiştir.
Atatürk'ün dinine olan samimi bağlılığını ortaya koyan sözlerinden en anlamlı olanı, kuşkusuz vefatından hemen önceki son sözleridir. Vefatından 15 gün önce Başbakan kanalıyla tüm dünyaya açıkladığı ve Türk Ulusu'na manevi bir vasiyet niteliği taşıyan bu son sözlerinde Ulu Önder İslam Dini'ne ve Hz. Peygamber'e tam anlamıyla inanmanın ve tabi olmanın gereğini şöyle belirtmektedir:
Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler. (Nedim Senbai, Atatürk, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., s. 102, 1979) Atatürk'ün, İslam dinini, Kuran-ı Kerim'i, Hz. Muhammed'i ve dini müesseseleri öven tüm bu sözleri, onun dinimize olan içten bağlılığını gösteren somut ve tartışılmaz belgelerdir. Bu bağlılık, sadece sözlerinde değil, uygulamalarında da açıkça görülmektedir.
 
  
 
 
 
Üst Alt