- Katılım
- 5 Eki 2013
- Mesajlar
- 181
- Tepkime puanı
- 3,105
- Puanları
- 113
Ashâb-ı Bedir...CÂBİR BİN ABDULLAH BİN RİYÂB
Ensâr'dan ve Hazrec kabîlesinin Nu‘mân oğullarındandır. Bedir ve Uhud Gazâlarıyla diğer bütün harblerde Resûl-i Ekrem Efendimizle (s.a.v.) birlikte hazır bulunmuştur. Birinci Akabe Bey‘at'inde bulunan altı zâttan biridir. Ensâr'dan Akabe'den önce ilk îmân edenlerdendir.
Birinci Akabe Bey‘atin'de bulunan diğer zâtlar şunlardır: Sa‘d bin Zürâre, Avf bin Hâris, Kutbe bin Âmir, Ukbe bin Âmir, Ubâde bin Sâmit (radıyallâhü anhüm).
Kendisinden rivâyet olunan bir hadîs-i şerîf:
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Bedir Gazvesi'nde ikindi namazını kılarken tebessüm buyurdular. Namaz tamam olunca Hz. Ubâde sordu:
“Yâ Resûlallah! Namaz içinde tebessüm buyurduğunuzu gördük.”
“Mîkâîl Aleyhisselâm, meleklerden bir toplulukla bana uğradı. Kanadı üzerinde toz vardı, düşmanın üzerine yürüyordu. Bana güldü, ben de ona tebessüm ettim” buyurdular. (Tarih-i Kebîr, Buhârî)
Yûnus sûresinin “Dünya ve âhiret hayatlarında da müjde onların” meâlindeki 64. âyet-i celîlesinde müjdeyi Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) “Dünyadaki müjde kulun gördüğü (yahut ona gösterilen) sâlih rüyadır” diye tefsîr buyurduğunu rivâyet etmiştir.
NÜKTE: Fakir Kebap Yiyorsa!
Zühd, takva ve cömertlikle meşhur Abdullah bin Mübârek (rh.) bir gün çarşıda otururken bir fakir gelir.
Abdullah bin Mübârek (rh.) çıkarır, bir gümüş verir. Yanında bulunanlardan biri,
- Efendim! Bunlara merhamet edilmez. Aldıkları parayı kebaba, helvaya verirler! der. Bunun üzerine Abdullah bin Mübârek,
- Acaib! Ben bunları yalnız kuru ekmek ve bakla yerler zannederdim. Kebap, helva yediklerini bilmezdim!... diyerek fakiri çağırıp on tane gümüş daha verir.
Ensâr'dan ve Hazrec kabîlesinin Nu‘mân oğullarındandır. Bedir ve Uhud Gazâlarıyla diğer bütün harblerde Resûl-i Ekrem Efendimizle (s.a.v.) birlikte hazır bulunmuştur. Birinci Akabe Bey‘at'inde bulunan altı zâttan biridir. Ensâr'dan Akabe'den önce ilk îmân edenlerdendir.
Birinci Akabe Bey‘atin'de bulunan diğer zâtlar şunlardır: Sa‘d bin Zürâre, Avf bin Hâris, Kutbe bin Âmir, Ukbe bin Âmir, Ubâde bin Sâmit (radıyallâhü anhüm).
Kendisinden rivâyet olunan bir hadîs-i şerîf:
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Bedir Gazvesi'nde ikindi namazını kılarken tebessüm buyurdular. Namaz tamam olunca Hz. Ubâde sordu:
“Yâ Resûlallah! Namaz içinde tebessüm buyurduğunuzu gördük.”
“Mîkâîl Aleyhisselâm, meleklerden bir toplulukla bana uğradı. Kanadı üzerinde toz vardı, düşmanın üzerine yürüyordu. Bana güldü, ben de ona tebessüm ettim” buyurdular. (Tarih-i Kebîr, Buhârî)
Yûnus sûresinin “Dünya ve âhiret hayatlarında da müjde onların” meâlindeki 64. âyet-i celîlesinde müjdeyi Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) “Dünyadaki müjde kulun gördüğü (yahut ona gösterilen) sâlih rüyadır” diye tefsîr buyurduğunu rivâyet etmiştir.
NÜKTE: Fakir Kebap Yiyorsa!
Zühd, takva ve cömertlikle meşhur Abdullah bin Mübârek (rh.) bir gün çarşıda otururken bir fakir gelir.
Abdullah bin Mübârek (rh.) çıkarır, bir gümüş verir. Yanında bulunanlardan biri,
- Efendim! Bunlara merhamet edilmez. Aldıkları parayı kebaba, helvaya verirler! der. Bunun üzerine Abdullah bin Mübârek,
- Acaib! Ben bunları yalnız kuru ekmek ve bakla yerler zannederdim. Kebap, helva yediklerini bilmezdim!... diyerek fakiri çağırıp on tane gümüş daha verir.