Simit parasına cenneti satın almak

gizemci

VİP ÜYE
Özel Üye
Katılım
8 Ara 2010
Mesajlar
44
Tepkime puanı
2
Puanları
18
hqdefault.jpg

Günün son dersine gelinmişti. öğrenciler çıkmak için
sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarınıo çantalarına
koydular. Zil çalar çalmaz dışarı çıkmak için hazırdılar.
Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için elinden geleni
yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya
yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını
topladı. Bİr yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor,
bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.
Öğretmeni onun bu halini farketti:

-Hayırdır Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin?

Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:

-Sizinle Konuşmak istiyorum öğretmenim dedi.

-Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım?

-Ahmet arkadaşımız var ya...

-Evet, ne olmuş Ahmet'e?

-Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme
çantasına pek iyi şeyler koymuyor.

-Eee?

-Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardım
ettiğimi bilirse çok üzülür. Günde bir simit biriktirip
her hafta size versem, siz de ona verseniz?

Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin
masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya
dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali hakkındaki
bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu
pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar
da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu
değildi. Buna rağmen yardım etmek istiyordu. Üstelik
yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.

Nurhan Öğretmen:
-Dur baklaım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddi
durumnuz pekiyi değil. Yanlış mı bilyorum?

-Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi.
Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor,
para kazanıyorum.

-Nerede çalışıyorsun?

-Simit satıyorum.

Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin
bu kadarına ne demeliydi şimdi? Bunun gerçekleşmesi
zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare
bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de
kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa
belki bir yolunu bulurdu.

Nurhan Öğretmen Ali'ye döndü:
-Büyüyünce ne olmak istiyorsun diye sordu.

-Çok zengin bir işadamı...

-Niçin?

-İnsanlara daha çok yardım etmek için...

-Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak şimdi Ali,
Ahmet'in ailesinin durumu pekiyi değil, bu doğru.
Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen
acele etme. Çok zengin olduğun zaman yardım
edersin. Olmaz mı?

-Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.

-Neden olmaz?

-Üç sebepten dolayı olmaz.

Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah,
beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da
bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu
sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit
satıyorum Hele mahallede Hasan Amca var,
her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor.

İkincisi: "Ağaç yaş iken eğilir." deniliyor. Şimdiden
iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde
hiç yapamam. Şimdiden iyilik yapmayıp
bunu zenginlik günlerime ertelersem,
zengin olduğum günlerde de daha zengin
olduğum günlere erteler kendimi kandırmış
olurum.

Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman
çok zengin bir işadamı olmak istiyorum.
Zamanında yatırım yapmayanlar büyük
işadamı olamazlar.

Nurhan Öğretmen, büyük biri varmış
gibi dinliyordu.

-Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi.

-Açıklayayım öğretmenim. Şimdi çok zengin
olmadığım için, ancak günde bir simit parası
kadar yardım edebiliyoruım. Bundan fazlasını
veremem. Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik
edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna
göre, Cennet'in fiyatı bir kaç simit parası
kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem
birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim.
Bundan daha kârli bir yatırım olur mu?

Nurhan Öğretmenin gözleri dolmuştu.
Başını "Evet" anlamında sallarken Ali'yi
evine yolladı. Sınıfa geri dönerken okulun
boşaldığını farketti. Eşyalarını toparlamak
için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı
paraların masa üstünde kaldığını fark etti.
Sandalyasine oturdu ve paraları eline aldı.
Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti.
Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini,
yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta
bu paralar, bu bozuk SİMİT paraları, Cennet'i
satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak
istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu
bozuk simit paralarını. Oturduğu yerden kalkamadı.
içinin dolduğunu, tarif edilemeyen duygulara
boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağnak
yağmurlar gibi ağlamaya başladı.
Ağladı...aAğladı...Ağladı...

Kendine geldiğinde akşam olmuştu. Yavaş adımlarla
sınıftan çıkıp okuldan ayrılırken bekçi Sadık
"Bozuk simit paraları ile cenneti satın almak, Bozuk
simit paraları ile cenneti satın almak" diye
Nurhan Öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin
hayretler içinde, "Ne dediniz hocam?" demesini
bile duymadan, bekçinin şaşkın bakışları altında
akşamın alaca karanlığına karışıvermişti.

Bu hikayayi bugün okudum. Çok hoşuma gitti
ve sizlerle de paylaşmak istedim. Hikayeyi beğendiyseniz
maddi durumunuz iyi değilse bile, yardıma
muhtaçlara küçük şeylerle de olsa yardım edin. Çünkü
"Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir".
 
  
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Simit parasına cenneti satın almak

bir simit parasına cenneti almak muhteşem olurdu....
 
    
Emeğe Ve Paylaşıma Teşekkürler...
 
    
konu güncellendi
 
    
 
 
Thread starter Similar threads Forum Replies Date
*t£b£ssüm* Güzel Hikayeler ve Yazılar 1

Similar threads


Üst Alt