Ağlasın...
Seni (sallallahu aleyhi ve sellem) dünyaya getirme şerefine eremeyen, anneler ağlasın..
Kara gözlerine bakıp da; fakir olduğun için Sana sütannelik yapmak istemeyen hanımlar ağlasın..
‘Namaz benim göz aydınlığım, illa da namazım’ diyen Nebi’nin, namazı aradan çıkartmak için kılan ümmeti ağlasın...
Kapısına geleni boş çevirmeyen, fakiri-fukarayı gözeten, yetimin hakkını veren Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem), kendinden başkasını düşünmeyen, nefis kölesi ümmeti ağlasın..
Allah’ın Cemalini gören, kelamını işiten, Cenneti görüp de geri dönen “Ümmeti! Ümmeti!” diyen Rasul’e “Muhammedim! Muhammedim!” diyemeyen ümmeti ağlasın..
Cana kıyamayan, kan dökemeyen, hakkı gözeten Habibin; ahir zamanda insafsızca kan döken vicdansız ümmeti ağlasın..
Açlıktan, karnına taş bağlayan, namazını oturarak kılan Peygamberin, iki gün üst üste aynı yemeği yemeyen ümmeti ağlasın..
Kur’an-ı Kerim kendisine inen, bir ömür hakkını verme ızdırabını yaşayan Peygamber’in; okumadığı Kur’an’ı atlas kılıflarda saklamayı, saygı bilen ümmeti ağlasın..
Ayakları şişinceye kadar namaz kılan Nebi’nin; gözleri şişinceye kadar uyuyan ümmeti ağlasın..
Hasırlar sırtında iz bırakmış Peygamberin; marka koltuklarda oturan ümmeti ağlasın..
“Midenin üçte birini doyurun.” emrini veren Rasulün; karnı şişinceye kadar yemek yiyen ümmeti ağlasın...
Sabahlara kadar Rabbine ibadet eden Rasul-ü Zişan’nın; sabah namazı vaktinde evinin ışığı yanmayan ümmeti ağlasın..
Malını-mülkünü Hak yolunda infak eden Peygamber zevcesi Hatice’den (radıyallahu anha) sonra gelen; başkaları duysun diye hayır yapmış gibi görünen zamanım insanı ağlasın..
İnanmayacaklar diye kendini helak edecek kadar muzdarip olan Hatem’ül-Enbiya’nın (sallallahu aleyhi ve sellem); inananı dahi yoldan çıkaracak kadar çirkinlikler yapan kötü ruhlar ağlasın..
Bir Addas’ın Müslüman olmasıyla Taif’te çektiği çileyi unutan Rehber-i Ekmel’in; elinin altında bulunanlara Allah’ı anlatmayan ümmeti ağlasın...
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diyen Peygamberin; komşusundan haberi olmayan ümmeti ağlasın...
Değirmen taşı çevirmekten elleri, su taşımaktan omuzları nasır tutmuş Peygamber kızı Fatıma’dan (radıyallahu anha) sonra gelen; her gün farklı bir kıyafet giyen, lüks düşkünü hanımlar ağlasın..
Canavar ruhlu insanlardan örnek birer insan yapan Nebi’nin; insanları yoldan çıkartmak için yarışan ahir zaman insanı ağlasın..
Aylarca evinde ocak tütmeyen, kazan kaynamayan Aleyhi Ekmelüttehaya’nın; canının her istediğini yiyen ümmeti ağlasın..
14 asır öncesinden ümmetinin akıbeti için gözyaşı döken Hüzün Peygamberi’nin; kendi derdinden habersiz yaşayan gaflet içindeki ümmeti ağlasın..
Burada göremediği Efendisini ötelerde görmek için, hiçbir şey yapmayan, hakiki şefaat mahrumu olanlar ağlasın..
Kölesiyle oturup, “Ben de Allah’ın kölesiyim.” diyen Peygamberin; işçisini insan yerine koymayan, halini sormayan, makam kölesi ümmeti ağlasın..
Seni (sallallahu aleyhi ve sellem) dünyaya getirme şerefine eremeyen, anneler ağlasın..
Kara gözlerine bakıp da; fakir olduğun için Sana sütannelik yapmak istemeyen hanımlar ağlasın..
‘Namaz benim göz aydınlığım, illa da namazım’ diyen Nebi’nin, namazı aradan çıkartmak için kılan ümmeti ağlasın...
Kapısına geleni boş çevirmeyen, fakiri-fukarayı gözeten, yetimin hakkını veren Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem), kendinden başkasını düşünmeyen, nefis kölesi ümmeti ağlasın..
Allah’ın Cemalini gören, kelamını işiten, Cenneti görüp de geri dönen “Ümmeti! Ümmeti!” diyen Rasul’e “Muhammedim! Muhammedim!” diyemeyen ümmeti ağlasın..
Cana kıyamayan, kan dökemeyen, hakkı gözeten Habibin; ahir zamanda insafsızca kan döken vicdansız ümmeti ağlasın..
Açlıktan, karnına taş bağlayan, namazını oturarak kılan Peygamberin, iki gün üst üste aynı yemeği yemeyen ümmeti ağlasın..
Kur’an-ı Kerim kendisine inen, bir ömür hakkını verme ızdırabını yaşayan Peygamber’in; okumadığı Kur’an’ı atlas kılıflarda saklamayı, saygı bilen ümmeti ağlasın..
Ayakları şişinceye kadar namaz kılan Nebi’nin; gözleri şişinceye kadar uyuyan ümmeti ağlasın..
Hasırlar sırtında iz bırakmış Peygamberin; marka koltuklarda oturan ümmeti ağlasın..
“Midenin üçte birini doyurun.” emrini veren Rasulün; karnı şişinceye kadar yemek yiyen ümmeti ağlasın...
Sabahlara kadar Rabbine ibadet eden Rasul-ü Zişan’nın; sabah namazı vaktinde evinin ışığı yanmayan ümmeti ağlasın..
Malını-mülkünü Hak yolunda infak eden Peygamber zevcesi Hatice’den (radıyallahu anha) sonra gelen; başkaları duysun diye hayır yapmış gibi görünen zamanım insanı ağlasın..
İnanmayacaklar diye kendini helak edecek kadar muzdarip olan Hatem’ül-Enbiya’nın (sallallahu aleyhi ve sellem); inananı dahi yoldan çıkaracak kadar çirkinlikler yapan kötü ruhlar ağlasın..
Bir Addas’ın Müslüman olmasıyla Taif’te çektiği çileyi unutan Rehber-i Ekmel’in; elinin altında bulunanlara Allah’ı anlatmayan ümmeti ağlasın...
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diyen Peygamberin; komşusundan haberi olmayan ümmeti ağlasın...
Değirmen taşı çevirmekten elleri, su taşımaktan omuzları nasır tutmuş Peygamber kızı Fatıma’dan (radıyallahu anha) sonra gelen; her gün farklı bir kıyafet giyen, lüks düşkünü hanımlar ağlasın..
Canavar ruhlu insanlardan örnek birer insan yapan Nebi’nin; insanları yoldan çıkartmak için yarışan ahir zaman insanı ağlasın..
Aylarca evinde ocak tütmeyen, kazan kaynamayan Aleyhi Ekmelüttehaya’nın; canının her istediğini yiyen ümmeti ağlasın..
14 asır öncesinden ümmetinin akıbeti için gözyaşı döken Hüzün Peygamberi’nin; kendi derdinden habersiz yaşayan gaflet içindeki ümmeti ağlasın..
Burada göremediği Efendisini ötelerde görmek için, hiçbir şey yapmayan, hakiki şefaat mahrumu olanlar ağlasın..
Kölesiyle oturup, “Ben de Allah’ın kölesiyim.” diyen Peygamberin; işçisini insan yerine koymayan, halini sormayan, makam kölesi ümmeti ağlasın..
Kendi nefsinin şehbal açmasını, O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) Nam-ı Celili’ne tercih eden, enaniyet kahramanları ağlasın..
İnanmayanların bile “Güvenilir” dedikleri, hilaf-ı vaki hiçbir beyanı olmayan Muhammed’ül-Emin’in; yalanla doğrusu birbirine benzeyen, emanete riayet etmeyen ümmeti ağlasın..
İsmet sıfatının en güzel örneği, yaratıldığı masumluğuyla vefat eden Peygamberin; sevabıyla günahı yol arkadaşı olmuş, eracif çukurundaki ümmeti ağlasın..
Ümmeti için her türlü eza ve cefaya katlanan Sabır Güneşi’nin; kardeşine dahi tahammül edemeyen hoşgörüsüz ümmeti ağlasın..
Yetime en büyük şefkati gösteren, çocukları sevgiyle bağrına basan, mazlumun yoldaşı, fakirin arkadaşı, Rahmet Peygamberi’ni; çocuğuna anlatmayan anneler ağlasın..
Değil harama bakmak, kaşını dahi harama kaldırmayan İffet Abidesi’nin; bir defadan bir şey olmaz diyerek her gün günaha giren tenperver ümmeti ağlasın..
O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) Ruhunun ufkuna yürümesinden sonra ezan-ı şerifte ‘…Muhammedurrasulullah …’ yerine gelince kendinden geçen Hazreti Bilal’in (radıyallahu anh) geride bıraktığı; hissetmeden ezan okuyan vefa yoksunları ağlasın..
Kul olarak yaşayan Peygamberin; kral gibi yaşayan ümmeti ağlasın..
Gözünün Nuru Hüseyin’ini kanlar içinde bırakan Kerbela ağlasın..
Taif’te Sana atılan taşlar ağlasın..
Bir daha Senin üzerine doğma şerefini kaybeden güneş ağlasın...
Basmadığın toprak, geçmediğin yollar, Seni görmeyen gözler, Sana söylenen kötü sözler haline ağlasın..
Senin için dökülmeyen gözyaşı kaderine ağlasın..
Evet, Ya Rasulallah! Izdırabını anlamayan, derdinle dertlenmeyen, davana ortak olmayan, Senin yolunda gitmeyen, ötelerde Senin kokunu duyamayacak olan ümmetin ağlasın..
Aşkın en büyük sebebi, muhabbetin muhatabı Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) yüreğinde yer vermeyenler ağlasın..
Arş ağlasın… Arz ağlasın…
Sen ağlama ya Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem)