- Bende saat hep sevmeyi biraz geçiyor, biraz ilerisinde yaşıyorum kalbimin. Sevmeye hazır beklemiyorum çeyrek kalalarda, ben seviyorum biraz geçerken aşkı, sen orada bir yer bulup geliyorsun.
- Farkında değilsin belki, ben sadece seviyorum çünkü benim saatim hep aşkı gösteriyor. Bende yelkovanla akrebin ayrılığı zamanı
- yarıştırmaz, birbirini seven iki kalbin nerede durduğunu anlatır.
- Sen gibi niceleri girmiştir bu kadranın içine, birkaç vakit onlar da benim kalbimle sevilmenin ne olduğunu anlamışlardır. Kimi zaman
- ağır gelmiştir öyle durmak karşısında aşkın, gitmişlerdir; kimi zaman yetişememişlerdir bu yüreğin hızına, geçmişte bir anı gibi
- silinip gitmişlerdir.
- Benim saatim sevmeyi az geçiyor, benim kalbim zaten seviyor, hani yürürken birine yetişmek gibi Ben zaten seviyorum, ben
- zaten yürüyorum, birileri, sen, o, bir başkası koşup yetişiyorsunuz ömrüme; yanımda kim yürürse onu seviyorum.
- Belki bir medet umuyor sevdadan kalpler, hani hiç sevilmemişlerse o güne kadar, aşkın devleşmiş güzelliği karşısında eziliyorlar.
- Güneşe çok yaklaşmak gibi, yanıyorlar belki ve belki o yüzden nice sevdaları geride bırakıyor kalbim ve hep zaman gibi ilerliyor
- yerinde!
- Şimdi benim ömrüm sevmeyi az geçiyor. Çeyrek kalaya gelmiyor mesela hiç, nasıl baktığına bağlı! Bana göre sevmeyi çok geçiyor,
- senin çeyreklerin ve daha fazlaların.
- Ama hep sevda üstüne kuruluyor ömrüm ve ben zaman gibi, sadece şimdi seviyorum. Ben hep seviyorum, zaman yok oluyor.
- Ben hep seviyorum, birileri koşup ömrüme yetişiyor .
Last edited by a moderator: