BİLGİ Hazret-i Mevlana'nın Dostları, Halifeleri; Kendisine ilham Kaynağı Olan Mutasavvıflar

F@ROZ

⭐Teknik Admin⭐
Yönetici
ADMİN
Katılım
4 Şub 2010
Mesajlar
80,680
Tepkime puanı
32,919
Puanları
300
Konum
Kocaeli
Web sitesi
www.youtube.com
Hazret-i Mevlana'nın Dostları, Halifeleri; Kendisine ilham Kaynağı Olan Mutasavvıflar

hzmevlanam3u1i.jpg


Şems-i Tebrizi Hazretleri

Bu zatın adı, Şemseddin Muhammed olup doğumu 1186 dır. Tebrizli Melekdad oğlu Ali'nin oğlu olan Şems, tahsilini bitirdikten sonra, zamanının yegane şeyhi olarak gördüğü Tekbirzi Şeyh Ebu Bekir Sellebaf'a (sele ve sepet örücüsüne) intisap etti ve onun terbiye ve irşadıyla yetişip olgunlaştı. Şems, ulaştığı manevi makama kanaat etmediğinden daha olgun mürşidler bulmak arzusuyla seyehate çıktı. Senelerce takati tükenircesine bir çok bir çok yerler dolaştı, zamanının arifleriyle görüştü. Bu arifleri, mana alemindeki uçuşunda kinaye olarak Şems'e, Şems-i Perende (Uçan Güneş) adını vermişlerdir. Şems, ta çocukluğundan itibaren fikren ve ruhen hür bir derviş, kendinden geçercesine ilahi aşka dalarak yaşayan bir şahsiyetti. Şems, kendisini ruhen tatmin edecek seviyede bir Hak dostu bulamayan ve hep kendi mertebesinde bir sohbet arkadaşı arayan bir kamil velidir. Yana yakıla, kendisine muhatap olabilecek, sohbetine dayanabilecek bir dost arayan Şems'in bir gece kararı elden gitti, heyecan içinde idi. Allah'ın tecellilerine gömülüp mest olmuş bir halde münacatında "Ey Allah'ım! Kendi, örtülü olan sevgililerinden birini bana göstermeni istiyorum" diye yalvardı. Allah tarafından, istediğinin, Anadolu ülkesinde bulunan, Belhli Sultanü'l-Ulema'nın oğlu Muhammed Celaleddin olduğu ilham edildi. Bu ilham ile Şems, 29 Kasım 1244 yılı Cumartesi sabahı Konya'ya geldi.

Hazret-i Mevlana ile Hazret-i Şems'in Buluşmaları

Mevlana ile şems, bu iki kabiliyet, bu iki nur, bu iki ruh, nihayet buluştular, görüştüler. Bu tarihte Şems, altmış, Mevlana, otuz sekiz yaşında idi. Bu iki ilahi aşık, bir müddet yalnızca bir köşeye çekilerek kendilerini tamamiyle Hakk'a verdiler ve gönüllerine gelen ilahi ilhamlarla sohbetlere koyuldular. Sultan Veled der ki: "Ansızın Şems gelip ona ulaştı; ona maşukluk (sevilen, sevgili olmanın) hallerini anlattı, açıkladı. Böylece de sırrı yücelerden yüceye vardı. Şems, Mevlana'yı şaşılacak bir aleme çağırdı, öyle bir aleme ki, ne Türk gördü o alemi ne Arap."

Hazret-i Mevlana'nın Maşukluk Mertebesine Erişmesi: Bu hususu Sultan Veled şöyle açıklar, "Alemdeki erenlerin derecelerinden üstün bir derece vardır ki o, maşukluk durağıdır. Aleme bu maşukluk durağına dair haber gelmemiş, bu durakta bulunanların ahvalini hiçbir kulak işitmemişti. Tebrizli Şemseddin zuhur edip, Mevlana Celaleddin'i aşıklık ve erenlik mertebesinden, bu zamana kadar duyulmaması olan, maşukluk mertebesine eriştirmiştir. Esasen Mevlana, ezelde, maşukluk denizinin incisiydi, her şey döner, aslına varır."
Kim, kimi aradı? Hatırlara gelebilecek, "Şems mi Mevlana'yı aradı, Mevlana mı Şems'i" sorusuna şöyle cevap verebiliriz: Şems, Mevlana'yı, Mevlana'da Şems'i aramıştır. Şems Mevlana'ya aşık ve taliptir, Mevlana'da Şems'e aşık ve taliptir. Çünkü aşık, aynı zamanda maşuk, maşuk aynı zamanda aşıktır. Mevlana der ki: "Dilberler (gönlü alıp götürenler, manevi güzeller), aşıkları, canla başla ararlar. Bütün maşuklar, aşıklara avlanmışlardır. Kimi aşık görürsen bil ki maşuktur. Çünkü o, aşık olmakla beraber maşuk tarafından sevildiği cihetle maşuktur da. Susuzlar alemde su ararlar, fakat su da cihanda suzusları arar."

Hazret-i Mevlana'nın Manevi Yolculuğundaki Safhaları
Mevlana, manevi yolculuğunu, olgunluğa ermesini, şu sözünde toplamıştır. "hamdım, piştim, yandım." Mevlana'nın pişmesi, babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled ve Seyyid Burhaneddin'in feyizli nefesleriyle, yanması da Şems'in nurlu aynasında gördüğü kendi güzelliğinin aşk ateşiyledir.

Hazret-i Mevlana ile Şems Hakkında
Mevlana, Şems ile Konya'da buluştuğu zaman tamamiyle kemale ermiş bir şahsiyetti. Şems, Mevlana'ya ayna oldu. Mevlana, Şems'in aynasında gördüğü kendi eşsiz güzelliğine aşık oldu. Diğer bir ifadeyle Mevlana, gönlündeki Allah aşkını Şems'te yaşattı. Mevlana'nın Şems'e karşı olan sevgisi, Allah'a olan aşkının miyarıdır (ölçüsüdür). Çünkü Mevlana, Şems'te Allah cemalinin parlak tecellilerini görüyordu. Mevlana açılmak üzere bir güldü. Şems ona bir nesim oldu. Mevlana bir aşk şarabı idi, Şems ona bir kadeh oldu. Mevlana zaten büyüktü, Şems onda bir gidiş, bir neşve değişikliği yaptı. Şems ile Mevlana üzerine söz tükenmez. Son söz olarak şöyle söyleyelim, Şems, Mevlana'yı ateşledi, ama karşısında öyle bir volkan tutuştu ki, alevleri içinde kendi de yandı.

Şems-i Tebrizi Hazretleri'nin Konya'dan Ayrılışı
Şems ile buluşan Mevlana, artık vartini Şems'in sohbetine hasretmiş, Şems'in nurlarına gömülüp gitmiş, bambaşka bir aleme girmişi. Şems'in cazibesinde yana yana dönüyor, ilahi aşkla kendinden geçercesine Sema ediyordu. Bu iki ilahi dostun sohbetlerindeki mukaddes sırrı idrakten aciz olanlar, ileri geri konuşmaya başladılar. Neticede Şems, incindi ve Mevlana'nın yalvarmalarına rağmen, Konya'dan Şam'a gitti (14 Mart, 1246 Perşembe).

Hazret-i Şems'in Konya'ya Dönüşü

Şems'in ayrıldığında derin bir ızdıraba düşen Mevlana, manzum olarak yazdığı güzel bir mektubu, Sultan Veled'in başkanlığındaki kafileyle Şam'a, Şems'e gönderdi. Sultan Veled, kafilesiyle Şam'a vardı, Şems'i buldu ve babasının davet mektubunu, hediyelerle birlikte, saygıyla Şems'e sundu. Şems, "Muhammedi tavırlı ve ahlaklı Mevlana'nın arzusu kafidir. Onun sözünden ve işaretinden nasıl çıkabilir."diyerek, Mevlana'nın davetine icabet etti ve 1247 'de, Sultan Veled'in kafilesiyle, Konya'ya döndü.
 
  
 
Emeklerinize sağlık
 
    
Emeğinize ve Paylaşıma Teşekkürler
 
    
Emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler....
 
    
Emeğine sağlık Faroz...Teşekkürler..
 
    
 
 

Similar threads


Üst Alt