Nisan Foruma Hoşgeldiniz... Sitemize "Yerli ve Yabancı" herhangi bir siteden resim, video veya orada bulunan bir konuyu kopyalayarak sitemize taşımak kesinlikle yasaktır. Kopyalanarak alınan konu veya resimler sitemize eklendiği takdirde site adminleri tarafından konular silinecektir.

Dostluğun Kuvveti....Güzel Hikayeler ve Yazılar

*t£b£ssüm*

EMEKLİ ADMİN
Nisan Forum
Katılım
21 May 2011
Mesajlar
477
Tepkime puanı
161
Puanları
83
Konum
İzmir
O akşam,yorgun argın işimden evime geri dönüdüğümde,yapmak istediğim farklı bir şeyler olduğunu fark ettim.Yorucu olmayan ama hoş şeyler...

Odama kapanıp,dolabımın üzerindeki büyük kutuyu aşağıya indirdim.Üzerindeki tozu dikkate alırken,aynadaki ifademe gözüm ilişti,gülümsüyordum.Niye mi? O kutuda okul yaşantımdan pekçok hatıralarım,anılarımsaklıydı.Günlüklerim,hatıra defterim, mektuplar, dersaralarında yazılan notlar özel bazı insanlardan gelen birkaç hikaye,fotoğraflar...

Günlüklerimi okumaya başlayınca, bir kişi geldi gözlerimin önüne. Çok sevdiğim, yazık ki dostçasürdüremediğimiz, fakat dostça ayrıldığımız bir ilişkiyi paylaştığım, dünya tatlısı bir bey...

Bir kolye...Takmaya bile kıyamayacağım kadar güzel.Çok özlediğimim fark ettim onun dostluğunu. İşte ben böyleyim. Ne zaman birini özlediğimi anımsasam, bir daha hiç bırakmamacasına ona sımsıkısarılmak isterim. Birisiyle kavgalıyken de hep özürdiler, hatanın büyük bölümünün bende olmadığını bilsem bile, insanları kırmaktansa tüm suçu üstlenmeyigöze alırım.

Fakat çok sevdiklerimin 'gerektiğinden çok fazlaiyi'olduğumu söyleyip bunu doğrulayan olaylara incindiğimde,isyan etmek isterim. Bu isyan duygusu içimi kapladığında bile, neyin doğru olduğu konusunda devamlı sorgularım kendimi.

Yıllar önceki konuşmamıza göre biz artık arkadaş dahi değildik ama, dedim ya ben birisini özledim mi, kızdımmı kendime küskünlüğümden dolayı, kanlı bıçaklıolsak, dayak yiyeceğimi bilsem bile, hiç gocunmadan onun ayağına kadar giderim.

Önemli olan kalplerin daha fazla kırılmaması; zararınneresinden dönülse kardır. Sonra saatin geç olduğunu fark edince, içimdeki tüm heyecanı bastırmaya çalışarak, ertesi güne erteledim.

Ertesi gün işyerimden telefonun tuşlarına dokunurken, ne kadar tanıdık olduklarını düşündüm. Çıkan annesiydi. Cevabı almak için soruyu yöneltmeye fırsat kalmadan annesi, 'Onu 1 yıl önce trafik kazasında kaybettik' dedi.

Kulaklarım uğuldamaya başlamıştı.Duyduklarım doğruolamazdı. Tepki veremiyordum. Sonrasında konuştuklarımızı pek net hatırlayamıyorum. Tek hatırladığım, göğüs kafesime aniden bastıran büyük bir ağırlık ve tamamen kontrolüm dışında sürekli akangözyaşlarımdı. Sonrasında kabristanına ziyarete giderken, bir buket beyaz papatya aldım.B u onun değil, benim en çok sevdiğim çiçekti. O tüm çiçekleri severdi tıpkı tüm insanları sevdiği gibi...

Mezarının başına geldiğimde aklımdan geçenler, ilk ayrıldığımızda hep hayalini kurduklarımdı...

Kapımda önce bir buket papatya belirir, sonra o başını uzatıp sımsıcacık bir gülümsemeyle yepyeni bir yaşantı açardı yaşantıma. Ama gerçekler çoğu kez olduğu gibi bu güzel düşlerden çok ama çok uzaktı. O bir buket papatya benim elimdeydi ve ben onun kapısından o çiçekleri uzatmak için gecikmiştim. O zamanlar anladım ki, ilk kez birinden özür dilemek, onun kalbini geri kazanmak için artık çok geçti.

Elimde papatyalarla durduğum o dakikalarda,karşımdaki yalnızca mermerinçerçevelediği bir avuç topraktan ibaretti. Kendimeengel olamıyor devamlı ağlıyor ve suçluluk duyuyordum.

Arkamdan gelen ayak sesleriyle biraz toparlanmaya çalıştım. İşte onlarda buraya geliyorlardı. Oldukça hoş bir genç bayan ve yanında 3 yaşlarında dünya tatlısı bir kız çocuğuydu gelenler.

Bayanla konuşunca eşi olduğunu öğrendim, yanındakinin de biricik kızı. Bense ismimi vermeden ölümünü alamayan, çok iyiliğinin dokunduğu, liseden bir arkadaşı olarak tanıttım kendimi. Sanırım onundaaklına gelmedi adımı sormak. Az sonra daha fazla dayanamayacağımı düşünerek, arkamı dönüpyürümeye başladım.

Bayan dönüp
'PINAR' diye seslendi. Arkamı döndüm. Yüzüme bakıyordu:

- "Sanırım sizin adınız da Pınar?"

Başımla onaylarcasına bir işaret yaptım. "Kızımın adı daPınar da" dedi küçük kıza yönelerek.

- "Eşim bu adı çok severdi.Sizi gördüğüm an fark ettim, eşimin bu ismi bu denli sevmesini sağlayan kişinin siz olduğunuzu..."

O an anladım ki geç kalınmış hiç bir şey yoktu. Biz onca yılayrı kalmıştık ama, birbirimize verdiğimiz değer ve dostluğumuzun kuvveti hep içimizde var olmuştu...
 
  
 
 
 
Üst Alt