Bir daha düşün ...

ƬuaƝa

EMEKLİ ADMİN
Nisan Forum
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
3,093
Puanları
200
Konum
Ukrayna Kiev
Bir Daha Düşün

Kendin için, bir mahkeme kursan da;
Nefsinden, ne kadar uzak dursan da;
Her celseyi, vicdanına sorsan da;
Hükmünü vermeden, bir daha düşün…

Ahlâk reddederken, mîras reddini,
İnkâr ediyorsan, hâlâ ceddini;
Aslına duyduğun, bu nefret, kini;
"Ben insanım" derken, bir daha düşün..

Elinde mey tası, dilinde nifak;
Kalbinde şeytanla, binbir ittifak;
Sökmediyse hâlâ, cehlinde şafak;
Dalâlet ne demek? bir daha düşün…

Niyetinde varsa, Kur’ân’a cür’et;
Bir kısmını kabul, bir kısmını red.
Sana vermiyorsa, ölüm de ibret;
Mahşer kimliğini, bir daha düşün…

Hasedin.. Edepten, hayâdan çoksa;
Kardeşin karnı aç, seninki toksa;
Hele günlüğünde, namaz da yoksa;
"Müslümanım!" derken, bir daha düşün..

Ne kılıç, ne kalkan, ne zırha güven;
Mîzan’da kurtulur, nefsini döven.
Bil ki; seni sana, şeytandır öven;
“Kalbim temiz” derken, bir daha düşün..

Kalmamış modanın, iz’ân ölçüsü;
Ne giysiler gördüm; şehvet dürtüsü.
İffet değil midir, insanın süsü?
Çağdaşlık bu mudur? Bir daha düşün…

Fal, büyü, cin değil, kurtuluş Hakk´ta,
Aradığın huzur; Nâs’ta, Felâk’ta.
Gel şu hezeyanı, artık bırak da;
‘Müşrik’ kime denir ? Bir daha düşün…

Aç kalsan… Dönüp de, hüsrana bakma
Ne can, ne cânânı, âhirde yakma.
"Kazandım" deyip de, yediğin lokma;
Haram mı, helâl mİ? Bir daha düşün…

Nereye akıyor, bu insan seli?
Gerçeği görmeyen; ya kör, ya deli.
Dünyada sabırdır, cennet bedeli;
Değer mi, değmez mi? Bir daha düşün..

Akla kara, bir yürekte barınmaz,
Secde yoksa, kibir kiri arınmaz.
Hele îmân, kolay kolay korunmaz;
Bunları bir daha, bir daha düşün…

Düşmezdin.. Dengeyi, ilimle kursan,
Kur’ân mihengine, aklını vursan.
Yoksa.. Her doğruya, ‘ifrat! ’ diyorsan;
Bir daha.. Bir daha… Bir daha düşün...


CENGİZ NUMANOĞLU

(1997)
 
  
 
SOR DA SÖYLESİN

Gör ki; madde âciz, mânâ yücedir,
Her ne varsa dönüş, "Mutlak Güç" edir.
"Arş" içinde "Arz" dediğin nicedir?
Bir kum tanesine, sor da söylesin...

Sanma, Kâinatta bir tesadüf var;
Herşey dile gelmiş, mânâ fısıldar.
Rabb'imden habersiz dal mı kıpırdar?
Düşen bir yaprağa, sor da söylesin...

Nasıl kurulmuş ki, hayat dengesi,
Hiçbir nesnede yok, bir kavga sesi.
Neyi bekliyor şu, tohum tanesi?
Yağmur damlasına, sor da söylesin...

Rızkını biçer mi, gayret ekmeyen,
Oturup miskince, sofra bekleyen..
Bunu sen, dört mevsim açlık çekmeyen,
Küçük karıncaya, sor da söylesin...

İbret denizinde, akıl teknesi,
Gezdikce paklanır, vicdanın sesi.
Îman için yeter, ilmin zerresi,
Deryâyı damlaya, sor da söylesin...




Cengiz Numanoğlu

(1991)
 
    
BASTIĞIN TOPRAĞA
SOR DA SÖYLESİN



Sanma ki, her şeyin sonudur ölmek;
Orda devam eder, ağlayıp gülmek.
O mahşer kapısı, “berzah” ne demek,
Bastığın toprağa, sor da söylesin…

Ölüm, ölümsüzlük doğuran ana,
Sonsuzlar sığar mı, üç günlük cana?
Vefâ var mı, etten, kemikten sana?
Bastığın toprağa, sor da söylesin…

Nerde o, cihâna fermân edenler;
Dünyayı titreten, fâni bedenler;
Ardında saraylar, koyup gidenler?..
Bastığın toprağa sor da söylesin…

Putlaşan, tapılan taçlar nerede?
Gururdan eğilmez, başlar nerede?
Tarihler şâhidi, taşlar nerede?
Bastığın toprağa, sor da söylesin…

Nerde o, kendini mâbud kılanlar?
“Benlik” şeytanından, kuvvet alanlar?
Bir ömür uykuda, düşte kalanlar?
Bastığın toprağa, sor da söylesin…

Zulümle hükmeden, diller nerede?
Milyonlar katleden, eller nerede?
Kibirden köpüren, seller nerede?
Bastığın toprağa, sor da söylesin…

Nerde o, Allah’a karşı duranlar,
“Benden büyük var mı?” diye soranlar,
Saltanat mührünü, kanla vuranlar?
Bastığın toprağa, sor da söylesin…

Kabir dedikleri; kimine cefâ,
Kimine; sonsuzluk tahtında sefâ.
Var mıdır; bu dünya aşkından vefâ?
Bastığın toprağa, sor da söylesin...

Cengiz Numanoğlu

(1992)
 
    
Güncellendi..
 
    
 
 
Üst Alt