kinci Sır: Kur’ân, mahlûkatın bütününe hâkim olan Vâhidiyet içinde akılları boğmamak için, her bir şeyde Ehadiyet cilvesini gösteriyor
Meselâ bütün dünyayı kuşatan güneşi dev cüssesiyle algılamak gayet geniş ve kapsamlı bir nazar gerektirdiğinden; nazarı geniş olmayan kitlelere güneşin zatını unutturmamak için, her bir parlak şeyde yansımaları vasıtasıyla güneşin zatı gösterilmelidir.
—Temsilde hata olmasın—Cenâb-ı Hakk’ın Ehadiyet itibariyle her bir şeyde, husûsan her bir canlıda, husûsan insanın mahiyetinde bütün isimleriyle bir cilvesi bulunduğu gibi; Vahidiyet itibariyle de her bir ismiyle bütün kâinatı kuşatmaktadır.
şte “Bismillâhirrahmânirrahîm” kelimesi, Cenâb-ı Hakk’ın bütün kâinatı kuşatan Vahidiyeti içinde akılları boğmamak ve kalplere Cenâb-ı Hakk’ın Zatını unutturmamak için Ehadiyet mührünün “Allah, Rahman ve Rahîm” isimlerinden müteşekkil üç mühim kaynağını göstermektedir.
Bu üç ismin, bir İslâm nişanı olan Besmele içerisinde hayatımıza girmiş olması ve her hayırlı işin başında dilimizden düşürmememiz bundandır.
Üçüncü Sır: “Besmele”, bütün kâinata hâkim olan Rahmet hakikatinin arşına yetişmek için mü’minin elinde bir vesile, bir şefaatçi ve bir miraç hükmündedir.
Dördüncü Sır: Mahlûkatta Allah’ın bir olduğunu gösteren sayısız birlik mühürleri vardır; fakat varlıklar ve sebepler içinde boğulduğunda insan, Allah’ın birliğine akıl erdiremez hale gelebiliyor.
Bundan dolayı, her bir varlıkta Allah’ın birlik mühürlerini göstermek gerekiyor. Tâ ki, şaşırmadan Cenâb-ı Hakk’ın varlığına ve birliğine inanmak mümkün olsun.
Varlıklara en cazibedar nakış, en parlak nur, en şirin tatlılık, en sevimli cemal ve en kuvvetli hakikat olan Rahmet ve Rahîmiyet mührü bunun için konmuştur.
İşte “Besmele”, Rahmetten Allah’ın birliğine ulaşan bu sırrın bir adıdır.
Beşinci Sır: “Besmele” ile insan, manevî simasının işaret ettiği Rahman ismine ulaşır.
Altıncı Sır: Hiçbir şeye muhtaç olmayan Cenâb-ı Allah’ın rahmet hazinesinin en birinci anahtarı “Besmele”dir.