BEN ANNE OLMAK İSTİYORUM

mehmet alii

THEME MAKER
Nisan Forum
Katılım
24 Nis 2014
Mesajlar
609
Tepkime puanı
554
Puanları
93
BEN ANNE OLMAK İSTİYORUM
6gyct8z9xbh.jpg

Mart ayi gelmisti ama kizim hala okumaya geçmemisti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu.
Elimden geldigince ilgileniyor, çalisma şevki kazanmasi için çabaliyordum. Ancak hiçbir gelisme yoktu.
Adeta inatla okuma-yazma ögrenmemeye çalisiyor gibiydi. Ögretmenligin kazandirdigi bütün deneyimlerimi kullaniyor, hiçbirinin ise yaramadigini gördükçe telasim artiyordu.
Kizimdan bir yas küçük oglum ve henüz yedi aylik bebegimden çalabildigim her dakikayı kizima ayiriyor
ancak ögretmeniyle her konustugumda büyük bir düs kirikligi ile eve dönüyordum.
'Kizim acaba geri zekali mi' diye düsündügüm oluyor
bu düsünceler yüzünden beynimin zonklamasini geçirmek için iki, üç tane agri kesici almak zorunda kaliyordum.
O soguk mart aksaminda, sönmeye yüz tutmus sobanin yaninda, kizima heceleri söktürebilmek için uğraşırken
onun ilgisizligi kalan son sabrimi da tüketti.
Aylarin birikimiyle kizi mi omuzlarindan tutup, silktim ve minicik yanagina hatirladikça utandigim' bir tokat attim.
Yanagi kipkirmizi oldu. saskin ama kizgin bakti.
Aglamamak için minik dudaklarini sürekli büküyor, bakislari kalbimin ötelerine dogru ok gibi ilerliyordu.
Sessizligi bozan ben oldum.
Neden? Nazlihan neden? Niçin okumayi ögrenmek için gayret göstermiyorsun? Sen aptal degilsin.
Neden kendine aptalmissin gibi davranilmasina izin veriyorsun?"
Bir an durdu, sonra sesinin bütün yirticiligi ve kiniyle, "Çünkü ben okumak istemiyorum" diye haykirdi. Kulaklarima inanamiyordum. Yüksek tahsil yapip, iyi bir gelecegi olacagini düsledigim biricik kizim benim, ben ögretmen Emine Özgenç'in kizi "Okumak istemiyorum" diye bagiriyordu.
Hayal kirikligi ve saskinlik içerisinde "Neden?" diye sorabildim. "Çünkü ben senin gibi okuyup, ögretmen olup, çocuklarimi evde yalniz birakip ise gitmeyecegim.
Çalismayacagim. Ben sadece anne olacagim."
Kizim konusmuyor, adeta beni tokatliyordu.
Basim dönüyor, gözüm karariyor, bu sözlerin gerçekten kizima mi ait oldugunu anlamaya çalisiyordum.
Evet bu sözleri bana yedi yasindaki kizim söylüyordu.
insan simdi bayilmaz da ne zaman bayilir" diye düsündüm.
Sanki birden, gözlerimin önünde bir sinema perdesi açildi ve aci bir film oynamaya basladi.
Yozgat'in Nohutlu Tepesi'nde, o her çikisimda hiç bitmeyecegini düsündügüm yokuşun basindaki bir türlü isitamadigim evi hatirladim.
12 Eylül sonrasi, esimin (birçok insana yapildigi gibi) hiç anlayamadigim bir tarzda ve
sebepsizce tutuklanip cezaevine götürülüsü. Aylarca tutuklu oldugu halde mahkemenin bir türlü baslamayisi.
Yillarca süren ve benim, esimin neden tutuklandigini beraat ettikten sonra bile anlamadigim mahkemeler.
Bakamadigim için dokuz aylik oglumu Samsun'a, anneme birakmam.
Bakici ve anaokulu masraflarini karsilayamadigim için, iki yasindaki kizimi her gün çalistigim liseye götürüsüm.
Yavrumun ögretmenler odasinda koltuklarda uyuyusu.
Uykusunun en derin yerinde çalan teneffüs ziliyle yavrumun firlayip koltuklara oturusu. Sonra müdürün beni çagirip,
Bak Emine Hanim, biliyorum zor durumdasin ama seni gören herkes çocugunu okula getirmeye basladi.
Burasi çocuk yuvasi degil ki. Bir daha kizini okula getirme" deyisi.
O günden sonra iki buçuk yasindaki kizimi o koskoca, o sopsoguk evde
yalniz basina birakip, dönene kadar kizimi koruması için Allah'a yalvarislarim.
Acikir ve susar diye etrafa biraktigim su bardaklari ve yiyecekler. Her aksam eve döndügümde yavrumu bir kösede battaniyenin altinda büzüsmüs bulusum.
Yavrum, iyi misin? Korktun mu?" diye sorunca,
Korktum, agladim, agladim, yoruldum, sustum, sonra yine agladim" diyerek boynuma sarilisi.
Bir film seridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden.
Bir türlü filmin sonu gelmiyordu. Nisan sonlarina dogru bir ögle paydosunda eve gelmiş ve zili çalmak zorunda kalmistim.
O sabah telasla çikarken anahtari evde unutmustum.
Ama çok dert etmemistim. Nasilsa kizim evdeydi. Kapiyi açardi. Ama açmadi.
Açmadigi gibi sesinin bütün gücüyle "Anne" diyerek agliyordu. "Kizim, ben annenim, aç kapiyi" dedikçe o
Hayir sen annem degilsin. Sen kurtsun. Beni yiyeceksin" diye feryat ediyordu. Ne söyledimse inandiramadim.
Dinledigi bir masaldan etkilenmisti besbelli. Yavrum, minik yavrum korkuyor ve agliyordu. Yarim saat ugrasmis, ikna edememiştim. Yapacagim tek sey vardi. Bir sekilde içeri girmek. Ama nasil? Kapiyi kiracak gücüm yoktu.
Nohutlu Tepesi'nde çilingir ne gezerdi. içerde yavrum feryat figan agliyordu.
Neden sonra alt kata inmeyi düsündüm. Kapiyi açan komsuma bir yandan olaylari anlatiyor, bir yandan balkona dogru kosuyordum. Bir sandalye bulup balkona yerlestirdim ve üst kattaki evimin balkonuna ulastim.
Ben,153 santimlik ufak tefek kadin, bir sandalye yardimiyla nasil olup üç metrelik tirmanisi gerçekleştirerek
üçüncü kattaki evimin balkonuna ulastim. Hala anlamis degilim. Sanki görünmeyen bir el beni yukari çekti.
Balkonun kapisi pek saglam olmadigindan, kilidi kolayca açip içeri kostum.
Kizim kapinin dibine oturmus, basini bacaklarinin arasina SIKISTIRMIS agliyordu.
Sarildim, sarildim, sarildim... ( (
Göz yaslarim onunkiyle karisti. Koynuma büzüldü. Sadece (
Annem, annecigim, kurt beni yiyecekti" diyebiliyordu.
O gün ögleden sonraki ilk dersimi kaçirdim. Müdürün ikazina ragmen kizimi sinifima götürdüm.
Önce müdür muavini, sonra müdür tarafindan azarlandim ama hiç cevap vermedim.
Sadece göz pinarlarimda iki damla yas belirdi. Ve o yaslar müdürün birden susup özür dilemesine sebep oldu.
Evet bu aci film bitecek gibi degil.
Kizimin sesiyle irkildim. "Ben okumayacagım. Anne olacagim diye feryat ediyordu. Feryat etmiyor sanki beni tokatliyordu.
Ona iyi bir anne olamadigimi ve bundan duydugu rahatsizligi bu sözlerle haykiriyordu yüzüme.
Hayatimin hiçbir aninda böylesine bir aci yasamamistim. Hiçbir söz yüregimi ve bellegimi böylesine hirpalamamisti.
Kizimin kestane rengi saçlarini oksadim. Tokadimla kizaran
yanagini öptüm. Basini gögsüme bastirdim. Onun hafizasında yer eden bütün acilari silmek istiyordum.
En dogru, en egitici sözleri bulmaliydim. Ama nasil? Bu allak bullak beyinle nasil?
Öylece ne kadar kaldik bilemiyorum. Bir ara konusacak gücü bulabildim.
Kizim, her okuyan kadin çalismak zorunda degildir.
Sen iyi bir anne olmak istiyorsun. Ben de iyi bir anne olmani istiyorum.
Ancak, okursan,bilgili olursan, iyi bir anne olabilirsin. Çalismak zorunda degilsin ki.
Sen de evde çocuklarina bakar, onlara okuma yazma ögretirsin" diye devam eden birçok cümle siraladim pes pese.
Kizim ikna olmus görünüyordu.
Ertesi gün okuldan geldiginde onu masanin basinda Cin Ali kitabini okurken buldum.
Kizim, okuyup yazmayi aylar önce ögrenmis fakat israrla herkesten saklamisti.
Ögretmeni saskindi. "Nasil olur da bir çocuk, bir günde bu kadar ilerleme kaydedebilir?" diye soruyordu.
Bu sorunun cevabi öyle uzun ve anlasilmasi öyle güçtü ki...
O an susmak, en güzel cevapti çünkü bu sorunun cevabini ancak ben ve Nazlihan anlayabilirdik
 
  
 
Emeğe Ve Paylaşıma Teşekkürler...
 
    
GÜNCELLENDİ.
 
    
 
 

Similar threads


Üst Alt