Atatürk Milliyetçiliği Anlatıyor…

F@ROZ

⭐Teknik Admin⭐
Yönetici
ADMİN
Katılım
4 Şub 2010
Mesajlar
80,854
Tepkime puanı
33,053
Puanları
300
Konum
Kocaeli
Web sitesi
www.youtube.com
Atatürk Milliyetçiliği Anlatıyor…Arkadaşlar, bir ulusun dürüst bir varlık ve saygın bir yer sahibi olması için o toplumun sadece bilgili ve fenden haberli olması yetmez. Tüm bilimlerin ve herşeyin üstünde bir özelliğe sahip olması gerekir ki, o da o ulusun belirli ve olumlu bir düzeyde bulunmasıdır. Böyle bir yaradılışta olmayan bireyler ve o bireylerden oluşan uluslar hiçbir zaman gerçek bir devlet kuramazlar. Böyle uluslar sadece birer fesat ocağı olur...

Biz ulusun fikirlerini uygulamakta çok gecikmiş ve bu konuda kayıtsızlık etmişizdir. Bunun zararlarını daha çok çalışarak gidermeliyiz. Milliyet kavramını, milliyet ülküsünü çözüm yolundaki görüşlerin dünyada uygulanabilme olanağı bulunamamıştır. Çünkü, tarih, olaylar, olup bitenler, gözlemler hep insanlar ve uluslar arasında milliyetin hep üstün geldiğini göstermiştir ve milliyet ilkesi aleyhindeki büyük boyutlarda eylemi deneyimlere karşın yine de milliyet duygusunun öldürülemediği ve bu duygunun yine de güçlü bir biçimde canlılığını koruduğu görülmektedir. Özellikle bizim ulusumuz milliyetinden habersiz görünmenin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli topluluklar hep ulusal ilkelerine sarılarak, milliyet ülküsünün gücüyle kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlardan yabancı bir ulus olduğumuzu sopayla aralarından kovulduğumuz zaman anladık. Gücümüzün azalması üzerine bizi horladılar ve aşağıladılar. Anladık ki kusurumuz kendimizi unutmaklığımızmış. Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak önce bizim kendi benliğimize ve milliyetimize o saygıyı duygu planında, fikir planında, eylemli olarak tüm eylemlerimiz ve davranışlarımızla gösterelim ve bilelim ki ulusal benliğini bulamayan uluslar başka uluslar için birer avdır.
Ulusal varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı bir Türk ozanının dediği gibi "Türküm düşmanım sana, kalsam da bir kişi" diyelim. Düşmanlarımıza bu gerçeği ifade ettiğimiz gün; kanımıza, ülkümüze, geleceğimize yan bakan her kişiyi düşman bellediğimiz gün, ulusal benliğimize uzanacak her eli şiddetle kırdığımız gün, ulusun önüne dikilen her engeli hemen devirdiğimiz gün gerçek kurtuluşa ulaşacağız. Ve sizler gibi aydın, kararlı inançlı gençler sayesinde o kurtuluşa kavuşacağımıza inanabilirsiniz." (20.3.1923, Konya Gençleriyle Sohbet.)

ATATÜRK OSMANLI MİRASINA SAHİP ÇIKMIŞTIR

Cumhuriyet'in ve Atatürk ilkelerinin iyi anlaşılması, Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Cumhuriyet'i anlamak; tarihimizi, kültürümüzü bilmek ve geleceğimizi sağlam temeller üstüne bina etmek demektir. Zira, Türkiye'nin yaşadığı sorunlardan sıyrılarak, layık olduğu uygarlık seviyesine ulaşması için kuruluşundaki harcı iyi tahlil etmesi gerekir. Bu harç, 600 yıllık bir imparatorluğun asaleti ve tecrübesiyle yoğrulmuş, tarihe destanlar yazan bir bağımsızlık savaşıyla pekişmiş ve asrın devlet adamının yüksek dehasıyla son kıvamına gelmiştir.
Bugün yeryüzünde farklı ülkelerde farklı cumhuriyet modelleri vardır. Bir cumhuriyetin asıl anlamı ve amacını ise, ancak onun kurucusunun ilkelerine ve uygulamalarına bakarak anlayabiliriz. Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin kimliğini kavramak istiyorsak, mutlaka onun kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkelerini bilmemiz gerekir.
Atatürk, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu çok iyi tahlil ederek en isabetli kararları vermiştir. Onun sözlerine ve uygulamalarına baktığımızda, ülkemizin sorunlarına aranan çözümlerin ana mantıklarını rahatlıkla görürüz. Ancak bu çözümler uygulandığı zaman, Türkiye'yi sıkıntıya sokan sorunlar giderilecek ve ülkemizin önündeki tarihi fırsatlar değerlendirilecektir.
Atatürk'ün bizlere bıraktığı "milliyetçi-muhafazakar" mirası ve bu mirasa sahip çıkılarak değerlendirilebilecek olan tarihi fırsatları bu bölümde ele alıyoruz.
Öncelikle, Türkiye, Balkanlar ve Ortadoğu'da asırlar boyu düzen ve istikrar sağlamış olan büyük bir imparatorluğun mirasçısıdır. Bu miras, tarihin ve kültürün giderek daha önemli hale geldiği dünyada, Türkiye için büyük bir stratejik fırsat oluşturmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti, 77. yılını coşkuyla ve güvenle kutluyor. Bu kutlamayı yapmaya da hakkı var, çünkü bu 77 yıllık "kısa zaman" içinde gerçekten de "büyük işler" başardı.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kökü, elbette 75 yılın çok daha gerisine kadar gidiyor. Bu kök, Türk Milleti'nin büyük tarihsel birikimi. Orta Asya'da başlayıp oradan Anadolu'ya uzanan bu görkemli tarih, Türkiye Cumhuriyeti'ne binlerce yılın birikimini sunuyor. Bu görkemli tarihin en önemli ve etkisini hala sürdüren kısmı ise hiç kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu dönemidir. Türkiye Cumhuriyeti, her ne kadar çok genç bir devlet olsa da, Osmanlı İmparatorluğu'nun doğal mirasçısı durumunda. Ve bu gerçek, Türkiye'nin önüne yepyeni bir ufuk açıyor. Eğer Türkiye 21. yüzyıla damgasını vuracaksa, bunda "Osmanlı mirasçısı" olmasının büyük rolü olacak.
 
  
 
 
 
Üst Alt