Tesanüt, Milli Birlik ve Beraberlik Anlayışı

F@ROZ

⭐Teknik Admin⭐
Yönetici
ADMİN
Katılım
4 Şub 2010
Mesajlar
81,664
Tepkime puanı
33,680
Puanları
300
Konum
Kocaeli
Web sitesi
www.youtube.com
Tesanüt, Milli Birlik ve Beraberlik Anlayışı

Atatürk'ün bizzat şahsi yaşantısını, mücadelelerini, konuşmalarını incelediğimizde bağımsızlık, milli iradeye güven ve millet iradesini hakim kılma arzusunun Atatürk'te aşk haline dönüşmüş olduğunu müşahede ederiz. Tüm iradelerin iflas ettiği anda da onun iradesini güçlü kılan bu aşktır. Çanakkale'de onu öne çıkaran, Trablusgarp ve Filistin'e gönderen, Samsun'a çıkaran hep bu aşktır.
Milli Birlik, Büyük Atatürk'ün ciddiyetle gözettiği ve bize miras bıraktığı en önemli esaslardan biridir, ve onun bu birlik ve beraberliği oluşturma hususundaki ilk temel ilkesi milliyetçiliktir. Atatürk'e göre; Türk Milleti din, kültür, ideal birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir bütündür. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk Milleti'nin görevidir. Vatanın dahili ve harici herhangi bir tehlikeden en az fedakarlıkla, en kısa zamanda kurtulması için yegane çare, herhangi bir seferberlik davetine her vatandaşın derhal, bir an kaybetmeksizin icabet etmesidir.
Mustafa Kemal Atatürk Atatürk, tören birliğini denetlerken görülüyor.
(6 Haziran 1921)Atatürk, Harp Akademileri tatbikatında.
(28 Mayıs, 1936)
Daha önce de belirttiğimiz gibi Atatürk milliyetçiliğinin yeryüzünde var olan diğer milliyetçilik akımlarından ayrılan en önemli özelliği çağdaşlık ve medeniyet yolunda ilerleme ve gelişme konusunda olduğu gibi, milletlerarası temaslarda da bütün milletlerle paralel olmasıdır. Türk Milleti diğer ülkelerle uyum sağlar, bütün milletleri ve insanlığı sever. Ancak Türk milliyetçiliği Türk Milleti'nin şeref ve çıkarlarına kastedilmesine ise asla izin vermez. Atatürk Türk milliyetçiliğini tanımlarken, özellikle milli karakter ve milli ideale önem vermiş, Türk Milleti'nin yüksek karakterini, çalışkanlığını, zekasını vurguladıktan sonra, milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmeyi başardığını ifade etmiştir. Büyük Önder milli birlik duygusunu sürekli besleyerek geliştirmenin de, milli davamızın önemli bir unsuru olduğunu sıklıkla belirtmiştir.
Atatürk milli birlik ve beraberliğe dayanmayan hiçbir işin başarı getirmeyeceğine inanıyordu. Milli Mücadele yıllarında, İslam'dan aldığı tesanüt anlayışını tüm ulusa aşılamış, Türk insanını ortak bir şuur altında toplamıştır. Bu ruh sayesinde, içte ve dışta tam bağımsız, ekonomik gücü yüksek, milli iradeye dayanan, çağdaş, özgür ve şerefli Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş ve bugünlere gelmesine vesile olmuştur.
Atatürk'ün kurduğu ve genç kuşaklara emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasaları, milliyetçiliğe önemli bir yer vermiştir. 1924 Anayasası'na 1937 yılında yapılan ilaveler sırasında, milliyetçilik, diğer ilkelerle birlikte, devletin temel ilkelerinden biri olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyet döneminin öteki anayasalarında da milliyetçilik, temel ilke olarak yer almıştır.
Tam anlamıyla inançlı bir milliyetçi olan Atatürk, fikir ve devlet adamı olarak, acı günler yaşayan Türk Milleti'ni yeniden güven duygusuna kavuşturmuş; Osmanlı Devleti'nin çöküş dönemlerinde halkta ve kimi aydın kesimde oluşan ümitsizlik ve güven eksikliğini yok edip, bütün millete Türk olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşatmıştır. Öyle ki Milli Mücadele yıllarında tüm yabancı devlet adamları, diplomatlar ve dünya basını Mustafa Kemal önderliğindeki hükümetten kısaca "Milliyetçiler" diye söz eder olmuşlardı.
Atatürk'ün milli birlik ve beraberlik anlayışı, aynı amaç ve aynı kültür çevresinde toplanmış insanların birbirlerine kenetlenmesini gerektirir. Kuran-ı Kerim'in pek çok ayetinde de Müslümanların kendi aralarında birlik olmaları söylenir, birlik anlayışında yardım, bereket ve kudsiyetin olduğu ifade edilir.
Saf Suresi'nin 4. ayetinde "Hiç şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever" buyurulmaktadır. Yine başka bir ayette de "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın…" ifadeleri yer almaktadır.
Milli birlik beraberlik anlayışını, işte Kuran-ı Kerim'de tarif edilen bu inancından alan Türk Milleti, bu manevi gücün tesiriyle başarılar kazanarak tarihe adını yazdırmıştır. Atatürk, "Sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir milletiz" ifadesiyle de birlik olmanın önemini vurgulamıştır.
Şüphesiz ülke olarak sorunlarımızın çözümü, hiçbir bölücü ve ayırıcı unsura izin vermeden ortak ülkü, inanç, irade ile seferber olmak ve bu uğurda hiçbir fedakarlıktan kaçınmamaktır. Yani Atatürk'ün söylediği gibi;

Vatanın dahili ve harici herhangi bir tehlikeden en az fedakarlıkla, en kısa zamanda kurtulması için yegane çare, herhangi bir seferberlik davetine her vatandaşın derhal, bir an kaybetmeksizin icabet etmesidir.
Atatürk, Türk Milleti'nin bu inanç, ülkü ve davasının temelini İslam ahlakından aldığını belirterek; fertler arası samimiyet, kardeşlik, iman ve işbirliği ile mücadelelerin kazanıldığını söylemiştir. 1923 yılında; "Bir memleketin başarısı mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşması ile mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güçbirliği etmesi ve ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir, Aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, aynı esasa dayanarak ve aynı şekilde yürüyelim" diyerek konunun ehemmiyetine dikkat çekmiştir.

Ulu Önder, milli birlik ve beraberliğin sağlanmasında Milli Eğitimin öneminin büyük olduğunu söyleyerek bunun gerekliliği üzerinde de hassasiyetle durmuştur:

Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce ve herşeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir.
Dünyada, uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur.
Çocuklarımızı aynı eğitim derecesinden geçirerek yetiştireceğiz. Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır. Çocuklarımıza vereceğimiz öğrenim sınırı ne olursa olsun onlara esas olarak şunları öğreteceğiz; Milletine, Türkiye Devletine, TBMM'ne, düşman olanlarla mücadele; bu mücadelenin sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt 2, 1952, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınları)
 
  
 
Cevap: Tesanüt, Milli Birlik ve Beraberlik Anlayışı

paylaşım emeğine teşekkürler....
 
    
 
 
Üst Alt