Seccaden Alnından Öpmeye Geliyor

*Azra*

VİP ÜYE
Özel Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
667
Tepkime puanı
33
Puanları
28

Seccaden Alnından Öpmeye Geliyor


İşte sabah...Lal dudaklı bir sevgili zaman seni alnından öpüyor

Her şafak gözlerini açtığında yerde buluyorsun kendini

işte bi kez daha varsın

B ikez daha var edilmişsin işte

Elinden tutuyor zaman

Taze bir güne yolculuyor seni sevgili

Kendini unuttuğun yerde yeniden hatırlanıyorsun

Kendini unutturduğun demde yeniden insan oluyorsun

Uyanıyorsun ete kemiğe bürünüyorsun

insan oluyorsun...

Anlaki sen kendine ait değilsin

Bir göz kapağının ardında yitebilirdin

Gecenin koynunda sevdiklerinden kopabilirdin,

Zaman nehri ayırabilirdi,beni benden canı bedenden...

Pek zayıfsın,pek kolay inciniyorsun

Seni yaralayan ne çok şey var

Kanadı kırık kuşlar önce senin kanadını kırıyor

Düşen yapraklar önce senin yüreğine hüzün düşürüyor

Hüznün için bin bir bahane var

Uçurumlar önce seni yutuyor

Hep dağların ardına savruluyorsun

Kerem seni arıyor,aslı sana özeniyor

Leyla çölde seni bekliyor,mecnun sana ağlıyor

Zaman seni senden alıyor

Sürekli uçurumlar açıyor önünde

Yangınlar sunuyor göğsüne

Dağlar dağlardan uzaklaşıyor

Kalpten kalbe çöller büyüyor

Hayır...hayır elin birşeye yetişmiyor

Parmaklarının arasında dökülüyor an

ömrün sevdalarına yetmiyor

öyle ki...

Her an ayaklarına batan cam parçası gibi kanatıyor seni

Yüreğini kanatıyor,acıtıyor

Bak vakit sabah,taze gün seni bekliyor

Ama yüklerin ağırlaşacak bil,belin bükülecek

Dünya seni çağırıyor,ömrün azalacak,zaman tenini yoklayacak,

Ruhun sıkılacak

şimdi şu halde elini eline veren,güneşi sabaha gönderen

Yağmurları alnına değdiren,sonsuz kudret sahibine

Halini arz etmeyecekmisin...

şimdi şu halde...

En ince dertlerini bilen,belli belirsiz fısıltılarını işiten

içinin ve içini bilen,sonsuz rahmet sahibinin huzuruna varıp

içini dökmeyecekmisin....

Bak seni bekliyor sevgilin...

Yangınını ona sunsan,bütün yangınlar söner

Gözlerini ona açsan,bi de onunla yansan

Alnına serinliğini dokundursan,yaralarını onunla kanatsan

Onunla ağlasan&

Ağla,ağla ki göz yaşlarına tek kanıt olsun

Ağlaki sevdalarını onun başucuna toplayasın

Aşklarını toplasın alnında

Ağlayasın,ağla!

Ağla ki kanayan kalbinden sızılar vursun yüzüne

Ellerin sevgilinin yüzüne koşsun

Dağ dağa kavuşsun

Yüzler yüzlere baksın

Sular sularda boğulsun

Yüzün sevdiğinin yüzünde kalsın

Ağla,ağla ki zaman sana kalsın

Zaman içinde kıvrım kıvrım yol olsun sonsuzluğa uzansın

Ağla göz yaşın yüzünü yıkasın

Haydi sevgiline koş,gecenin örtüsü dağılsın

şafağın saçları dökülsün,bütün küsmeler küsüşsün

Yalnız kalsın kavga kavgaya,tutuşsun,kalbinden vurulsun

Hüzün hüzne bölünsün,azalsın sıfırlansın

Ağla ağla ki,gurbet gurbeti gurbete göndersin

Ağlaki gözünün yaşı ırmağa kavuşsun

işte sabah,zamanın nehri göğsüne sokuluyor

Anlamını sende arıyor varlık

Yüzünü yüzünün ianesinde seyrediyor

Alnına RABBiN ışıklar dokunduruyor

işte seccaden alnını öpmeye geliyor

Secdeler seni uçurumlardan uçuruyor

Sevgilinin diyarına taşıyor

Anla artık anla!

Ağla hilal dudaklı bir sevgili yolunu gözlüyor

Zaman seni sensiz kılıyor

Namaz seni sen kılıyor

Namaz insanı insan kılıyor

Namaz insanı kılıyor

Namaz insanı insan kılıyor

Kanadı kırık kuşlar gibisin,mecnun sana ağlıyor

Bülbül seni her gün gülden soruyor

Zaman seni senden çalıyor&

Ağla yüreğinle,ve ağla göz yaşın sana ağlıyor
 
  
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Ey Sevgili


Gelir misin rüyama bir kez göreyim cemalini
Engelliyor günahlarım gül yüzünü görmeyi

Arzum ahirette cennete seninle girmeyi

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Sensiz dünya zilletle boğuluyor
Asr-ı saadet günleri hasretle çekiliyor

Toplumun ahlakı gitgide çöküyor

Ne olur biraz gül bana Habib-i Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Geceler karanlık, yokluğunda her saniye
Ay doğmuş, güneş batmış ne çare bu çileme

Tutamazsam elini sırat üzerinde

Ne olur biraz gül bana Nebi-î Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Bir Bilal olamadım ezanın için
Çıkıpta sahraya, kavrulmadı ayağım elim

Sen varken, sensiz olmak bilmem niçin

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Seni anar Ya Muhammed Kubbe-i Hadra
Yoktu keder yoktu zulüm asr-ı saadet zamanında

Kapılar aralanıyor karanlıklar ortasında

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Sel olur gözyaşlarım, ismini duyunca
Tebessümün de ne hoştur ukbada

Şefaatini eksik eyleme mahşer anında

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

û‚lemlere rahmetsin nurun ile
Kalplere düstursun ahlakın ile

Salât-u selamlar sanadır Ya Muhammed

Ne olur biraz gül bana resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle

Muhammed Mustafa(S.A.V)




Yasin ONAT
 
    
Senden Sonra



Nesiller yetişti ardından

Bilmediğin, görmediğin ama varlığından asırlar önce haberdar olduğun

Bedenler yetişti ardından

Gayeleri senin yoluna ulaşmaktı

Bunun içindi yaşadığın topraklara yüz sürmek

Bunun içindi Ravza'ya karşı ağlamak, göz pınarları kuruyuncaya dek.

Kimi Yaradanı buldu senin tebessümünde

Kimi kaybolmuşken kuyuların dibinde

Çıktın karşısına ummadık bir yönünle

Kimileri de vardı ki, onlar belki biraz daha şanslıydı

Daha bedenler küçük, akıllar duru iken öğrendiler ismini

" MUHAMMED'İN " her harfi işlendi yüreklerine

Sadece isminle de kalmadın

Ahlakınla, sabrınla, sözlerinle sindin bedenlerine.

Hazırlardı sevmeye, kayıtsız şartsız kabullenmeye.

Sahabeden öğrendiler "HAK" dediğine itiraz etmemeyi

Senden öğrendiler, kaybettiğin anan baban da olsa

"Allah'ın emri" deyip isyan etmemeyi…

Şimdi gelsen, görsen bu Asım'ın neslini

Sorsan ümmetine

İstemezler mi? Bedir de ki, Uhud'da ki gibi önüne siper olarak

Bedenlerini germeyi

İstemezler mi? Zeyd'in, Ali'nin, Ömer'in, Ebubekir'in yerinde olmayı

Sorsan ümmetine

Evs ve Hazrec gibi aralarına almazlar mı seni?

Onlar gibi kardeş dediğine kardeş demezler mi?

Bu soruları sorma imkânın olsaydı

Sahabenin verdiği "ANAM BABAM SANA FEDA OLSUN" cevabından başkasını

Alamazdın, YA RASULULLAH!

Duyamazdın başka seda başka cevap

İşte böyle seviyor, kalanlar arkandan

Ve dedim ya, nesiller yetişti, nesiller yetişmekte ardından...



AYŞEGÜL
DURMUŞ
 
    
Bir Sabah Vakti


Bir sabah vakti

Ardinda saf tutamadim.

Abdest aldigin suyu

Içemdedim kana kana.

Bilal'den bir ezan da ben

Duyamadim efendim.

Mescidine bir tas koyamadim,

Koklayamadim...

Yürüdügün sokaklari,

O dikenlere yalin ayak,

Basamadim efendim.

Sana atilan taslara,

Su ahmak basimi vuramadim.

Göremedim tebessümlerini,

Dinleyemedim sohbetlerini,

Kuru ekmegimi sirkeye,

Katik yapamadim efendim.

Akabede bir toz...

Erkam'in esiginde kitmir olamadim.

Bekleyemedim hira dan dönüsünü

Kasva ile gelisini,

Miracina sehadet edemedim efendim.

Hendek te bir kürek,

Bir kazma da ben vuramadim,

Üzerine yagan mizraklara, oklara,

Bir hedef te ben duramadim efendim.

Bir gece vakti kokun gelse,

Hasretin yansa gönlümde,

Aglasam askina, düssem yoluna efendim.


Yusuf KAYA


 
    
Moderatör tarafında düzenlendi:
Öp Beni Anlımdan,Öp Beni Seccadem

Seccadem…

Sevdalı gönlünü, tertemiz endamınca açarken ve tevazu kanatlarını sererken sere serpe, beni de bas bağrına, beraber kurban olalım Sevgilinin uğruna…

Yaradan’la buluşma anlarımda, buseler konduruyorsun anlıma. Şairin dediği gibi; “öp beni anlımdan, öp beni seccadem…” Dudakların dokunsun kalbime, ellerim değsin avuçlarına, benim vefalı yârim seccadem…

Gözpınarlarım sana aşina, gözlerim sana tutsak, gönlüm Hak katında, birkaç damla gözyaşım düşerken avuçlarına, rengarenk desenlerinin arasında kayboluyor ıslak duygularım, sırılsıklam hicranım…

Canım seccadem…

Burağımsın, mîracımın her vaktinde, anne kucağı gibi sararken yumuşacık tebessümün bütün azalarımı, seninle hakka varışın, Hakkın huzuruna duruşun, dupduru rahmetin ve huzurun yoğunluğunu yaşarken, senin şefkatli kucağına ve kollarına, hüzünlerimi ve kaygılarımı bırakıyorum. Seninle beraber olmak ne güzel, ne ulvi, seninle dostla buluşma ve kaybolma anlarımız…

Kucakla beni seccadem! Sarmala beni!.. Al götür nisbet kokulu ve gül rengi yarınlara!..

Ötelerden bir pencere aç seccadem!… Üfür buhurunu, tütsüler gönder canıma.

O rengarenk desenlerini anlıma işlerken, gönül gergefime doku ipliklerini, dokundur ruhuma yumuşacık tenini.

Seccadem; sen sadık bir dostsun biliyorum, seni ve sende namaz kılmayı çok seviyorum.

Bana şahadetlik eder misin mahşerde? …
Bazen öylece kalakaldığım, rabbimle baş başa secde anlarımda, günahlarım için af dilerken, ne olur şahidim olur musun o zor günde…

Beni yalnız bırakma, bu köhne zamanlarda! Çok muzdaripim, yaralıyım… Çağır her dem yanına!..

Dostum, namazlığım, seccadem…

Necip Fazıl Kısakürek
 
    
Seni İster Deli Gönül


Sensiz Gül'ü istemem...!

Sen kokmayan Gül'ü neyleyim
Neyleyim Sensiz Baharı
Sen doğmayan Günü neyleyim
Neyleyim Sensiz ben Dünyayı

Senin teninde değmeden gelen yağmuru istemem meltemi istemem

Seni parlayacaksa parlasın yıldızlar
Sana yanmayan yıldızı semalarda istemem
Bülbüller söyleyecekse Seni söylesin
Senden okumayan bülbül olsa dinlemem

Özlemim Sen olacaksan yansın Yüreğim
Sılası Sen olmayan gurbeti istemem vatanı istemem

Bir ateş yakacaksa beni kalbimden
Senin aşkının ateşi yaksın
Senden gayrı bir aşkla kül olursa kalbim

Bu kalbi istemem ateşi istemem koru istemem

Seni göremediğim vahalar bedevilerin olsun
Ben senin Çölünü isterim suyu istemem

Sana çıkacaksa durmaz yürürüm
Sonu Sen çıkmayan yönü istemem yolu istemem

Ben gönüllü bir köleyim kulağımda küpem
Kalbini fethedecekse geçerim bin sina'yı birden

Yoksa neyime bu fethi istemem Mısır'ı istemem

Cihan'ı istemem

Ben Sultan Fatihim önündeyim İstanbul'un
Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm icin

Yoksa Gül Yüzünü güldürmeyen
Sultanlığı istemem İstanbul'u istemem

Ben bir garip Yunus'um yazdığım Sensin yandığım Sen


Senden gayrı bir aşka ben kalemi istemem kağıdı istemem

Ben Senin ümmetinim Sensin benim Efendim
Senden gayrı Senden baska Efendi istemem Sevgili
istemem istemem

Reha Yeprem
 
    



Secdesiz Olmaz

İlim yollarında, verdim, nice yılları,

Dinledim hak diyen, âlim kulları,

Denedim Allah’a giden, bütün yolları,

Anladım sonunda, SECDESİZ OLMAZ.

İçimde bulunan, zalim nefsimden,

Kurtulsam şu hain, şeytan elinden,

Her şeyi, götüren, heves selinden,

Kurtulmak istersen, SECDESİZ OLMAZ.

Yollarını kesen, tüm tuzaklardan,

Hiç medet bekleme, sen uzaklardan,

Geçmek için hakka, derin sulardan,

Yüzeyim diyorsan, SECDECİZ OLMAZ.

Ebede âşıksın, zevale mahkûm,

Kalbin kan ağlıyor, lisanın suskun,

Menzilin çok uzak, ama sen yorgun,

Giderim diyorsan, SECDESİZ OLMAZ.

Nazar et çevrene, cümle mahlûkat,

Hakka secdededir, yerle gök, kat kat,

Her yol hakka varsa, yine de fakat,

Hakka giden yollar, SECDESİZ OLMAZ.

Okudum, Kur-anı, yazdım hadisi,

Secdeyi emretti, bir, bir hepisi,

Açılsın istersen, Firdevs kapısı,

Şunu bil ki asla, SECDSİZ OLMAZ.

Secde yükseliştir, arş-ı alaya,

Başın düşse, nefsin ile belaya,

Dünya gurbetinden, cennet sılaya,

Varayım diyorsan, SECDESİZ OLMAZ.
 
    
Moderatör tarafında düzenlendi:
Örtün Artık Şu Duvağı Yüzüme!...

Arşın Altında Bir Düğün




Hiç yüzünü görmeden âşık oldunuz mu birine?




Ezelde âşık olmuşum sadece bir isme




" Bu nasıl iştir ?! " demeyin




Ben de bilmiyorum, ama oldu işte!




Her an şaşılacak işler olmuyor mu yerde ve gökte?




Bir ismin peşinde koştum durdum yıllarca ümitsizce




Acaba kimdir, bilir miyim, yüzünü görür müyüm? diye




Ansızın karşılaşıverdim O'nunla zamanın bir yerinde




Yer ve gökte ararken Öz'de buldum,




Sen'de ararken Ben'de buldum derler ya,




İşte öylesine




Meğer ne de güzelmiş O Gül Cemalin



Ey benim nazlı yarim, sevda çiçeğim, aşk bahçem




Nazarın bir hançer, canım Kudret elinde




Ne yana dönsem, sadece Sen ! Yalnız Sen !




Mecnûnum, aşkından olmuşum bir divâne




Bir varmış, Bir yokmuş, evvel zaman içinde, zaman hayal içinde




Hani o vakitler çağırmıştın beni, gönülden sessiz ve gizlice ?




" Çiçeği dalından kim kopardı, seni BEN'den kim ayırdı ?




Ben Gül'üm, sen bülbül, dön gel yine BEN'im ol ! " diye




Gelmez miyim Yâr, Bellî ! elbette ! elbette !




İşte o gün bir yemin ettim ilâhi aşkımız üstüne




Sözleştik OArşın altında BİR'leşmek üzere




Vakit o vakit, bugün neş'e var, aşk var evimizde




Düğün dernek kuruldu Gül bahçemizde




Melekler koşuşuyor bir telaş, pür telaş içinde




Bir o yana, bir bu yana, hepsi de delicesine




En güzel ilâhiler söylenirken o yüksek burçlarımda




Güneş, ay ve yıldızlar raks eder semalarımda




Bir bir çıkarıp attım o eski elbiselerimi de




Kuğular gibiyim bembeyaz gelinliğimle




İnciler taktılar sırma saçımın örgüsüne,




Sürmeler çektiler gözümün kısırdöngüsüne,




Gül suları serptiler aşkınla yanan şu zavallı göğsüme,




Hûriler kan kırmızı bir şerbet verdiler elime,




Taze gül yaprakları da dökülmüş üstüne




Mikâil tatlı bir meltem estiriyor başımda yine




Cebrâil hayretten secde etmiş, çok şaşkın bu işe,




Ömründe hiç böyle aşk görmemiş mi ne?!




İşte duyuyorum tefler çalınıyor bir yerlerde,




Sevdiğim sesleniyor, '' Bir AN'da, ansızın geliver ! '' diye...




ne duruyorsun İsrâfil, artık şu Sûr'a üfle!




Varsın kıyamet kopsun külliyen alemde, bundan kime ne?




Aşk ile BİR olacağız, kâinat duysun ezelden ebede




İşiten, gören, bilen herkes dâvetli bu düğüne




Selâmün aleyküm Azrail !




Çok sevindim seni gördüğüme



Hazırım, gidelim



Örtün artık şu duvağı yüzüme!
 
    
Seni Hak Edecek Amelim Yok Benım Lakin,Aşkına Dilencıyım YARAB

Rabbim gerçek manada beni sen sevdin... Niceleri ise sever gibi göründü... Ama daima, kendilerini sevdiler... Çünkü âcizdiler, fâniydiler...
Kendilerine bile yetemediler ki, bana yetseler...


Hepsi Sana borçluydu varlığını. Hepsinin bir canı vardı...
Ve onlar, kendi canları yanmadıkça, anlayamadılar acıyı... Anlayanlar da zaten, kendilerince bir mânâ çıkardı...



Sen varsın hakkıyla bilen beni... Her şeyimle bilen, her şeyimle seven, bir tek Sen...
Sevdiğini biliyorum, zira sevmemiş olsaydın, o kadar kendinle meşgul etmezdin beni.

Sevmemiş olsaydın, aratmazdın böylesi...
Sen sevmemiş olsaydın, sevebilir miydim ki Seni?
Sen canımın Cânânı... Sen'in sevginde vefâyı idrak ettim ben...

O eşsiz vefâna, karşılık vermekten âciz oldum her zaman...
Seni, Senin beni sevdiğin gibi sevmekten âcizim...
Zira Sen yaratansın, ya ben? Ben, kul olmayı bile beceremeyen...


Yalnızca Sendeydi tatmin... Sadece Sende.
Bir Sen yettin bana... Kimselerle yetinemedim...
Acı çekmeyi sever oldum Senin izninle.
Dertlerin içinde gizlenmiş nice derman buldum...


Sevdirdiğince sevdim Seni... Buldurduğunca buldum...
Bir Sen varsın Bâkî olan... Geride ne varsa fâni...
Bütün varlıkların hepsi fâni... Kimi güzel, kimi çirkin, kimi vasat, ama işte her biri fâni...
Dallardaki çiçekler, göklerdeki bulutlar, çöller, pınarlar hep fâni...
Seraplar ve gölgeler fâni...


Çöllerde kalmayı sevdim Seninle... Yalnızdım, kalabalıklar içinde...
Her şeyde Senin sanatını görmeyi sevdim ben...
Herkeste Senden bir tecelli bulmayı sevdim...
Yıldızlarda nûrunu, güneşte nârını, ateşte hârını bulmayı sevdim.


Hiçbir şeye muhtaç olmayışını sevdim ben. Azîz oluşunu, Kâdir-i mutlak oluşunu sevdim.
Settâr oluşunu sevdim. Öylesine güzel bir sırdaştın ki Sen, kimselere bir sırrımı vermedin.
Günahıma rağmen yücelttin beni. Şeref ikram ettin.
Ekrem-ül ekremînsin...


Kulunu sevmeni sevdim. Ey Rabbim! Ben unuttum, unutmadın.
Ben, adını anmadım, yine de bırakmadın.
Yüceler yücesi aşkına karşılık vermek varken, Seni bırakıp başkalarına yandım...
Yine de vazgeçmedin benden.


Sevdin beni, oysa, ben Sana kul bile olamadım. Nankörlük ettim.
Yine de nimetlerini esirgemedin.
Şikayet eden, sızlanan, dert yanan hep ben oldum. Sen, sabrettin.
Sen sevdin beni... Bense vefâsız bir sevgiliydim. Kıymetini bilemedim.


Şimdi, cemâlinin hasretiyle yanıyorum. Ve Senin muhabbetin fâni hazları benden yok etti.
O kadar ki, güneşin kavurucu sıcağında da, serinleten rüzgarda da, Senin hasretin içindeyim.
Senin sadece sanatını seyretmek yetmiyor artık!
Şahdamarımdan daha yakın olmanı sevdim. Ama bu bile yetmedi bana. Korkuyorum perdeler arkasında kalmaktan.
Korkuyorum, başkalarına görünüp de beni mahrum koymandan. Cemâlin... Tüm derdim bu ey Rabbim!
Cemâlin tüm derdim bu ey Rabbim.


Dayanamam Mevlâm! Ne olur Sensiz bırakma beni!
Biliyorum ki, ne yaparsam yapayım, cemâlini hak edecek bir sermaye biriktiremem.
Seni hak edecek gücüm yok benim. Seni hak edecek amelim yok.
Hiçbir şeyim yok ey en Güzel!


Ellerim bomboş. Üstelik günah kirleriyle lekeliyim.
Bembeyaz gelemiyorum Sana... Yarattığın gibi tertemiz değilim.
Dünya kirletti beni, nefsim aldattı. Şeytana kandım.
Müflisim. Vallahi hiçbir şeyim yok!


Duyduğum iştiyakın sebebi, yine Sensin. Sensin her yanımda...
Sensin varlığım... Zenginliğim Sensin...

Tüm sefilliğime rağmen yine de Seni isteyişim, sırlarındandır.
Bilmiyorum, bilen Sensin.
Ve eğer, murâdıma, maksûduma, matlûbuma, yani Sana,
yani Senin Cemaline kavuşursam bir gün, bu da sadece Senin merhametin.


Sermayem yok Sevgili! Tüm sermayem, rahmetin...
Lokmanın bile derman olamayacağı derdimin, dermanısın Sen!


Yârsın!



Cansın!




Şifâsın!


Lokmanda değil ey Yâr, Sendedir benim devâm!
Sana kavuşmadıkça, huzur da bana haram!
Sermayem rahmetin, ilâcım

Cemâlindir,

vesselâm!

Hiçbir şey yoktu, yalnız Sen vardın. Hiçbir şey yoktu, aşkın vardı.

Aşkını izhâr ettin, yarattın bizi. Muhabbet ettin, yarattın beni
Vahdaniyetinin tecellîsiyle bütün kalplere bir katre aşk iksiri serptin. Ehadiyetinin tecellisiyle bütün kalpler


Sana âşık

Bildim, seven sendin beni!.. Bütün varlıklarda yansıyan güneş gibi,

Sevgisiyle saran Sendin beni Annemin merhamet yüklü sesi,
Yüreğini yüreğimin üstüne koyan dostun merhabası,

Başımı okşayan Peygamber eli, hâtırasıyla hüznümü alan sevgilinin sohbeti bildim hep Sendendi.




Sevdin, sonra kopmaz bir zincirle kendine çektin.
Zincirin her bir halkası, Senden tecellîlerdi.

Aşkına âşık olduğum Mecnûn Sendin.
Aynalarda seyrettiğim Yûsuf,Sen!..
Sonsuz siyah güller, lâcivert akşamların iğde kokusu,
Hüzün yüklü sonbahar, yağmurun toprağa dokunuşu,
Bir gül renginde eriyen akşamlar, Dost'un yüzü, sevdiğim ne varsa, hep sendendi.
Tecellî, tecellî edeni gösterir. (a.g.e., Hazret-i Mevlânâ)
Sûretlerde nihân olan Sevgili,

ey Sevgili!..



Yetimler Yetîmi'ne «vedduhâ» sırrıyla tecellî ederken,
O'nu tek olana, bir olana çekiyordun.

Başka bütün kapıları kapatırken, hep açık olan kapına çağırıyordun.

Bildim, kalbimdeki her bir muhabbet tecellisiyle beni de kendine çekiyorsun.

Çekiyorsun ve bırakıyorsun. Bırakıyorsun ki, kanayayım; zayıf yanlarımı tanıyayım.

Seni bulayım.


Sonra yine çekiyorsun. Bu, hüzünlü bir şehrâyîn.
Bu, bitimsiz bir med-cezir. Bu, içimdeki Mûsâ'yla Firavun savaşı; sulhü yok!..


Sevgili, en Sevgili!..




Sûretlerden geçerek, Sana erdir beni!.. Merhametinle arındır, kalbimi!...
 
    
Aşkların Sahibi Sevdiriyor Diye Seviyorum

slmm8.jpg

Aşkların Sahibi Sevdiriyor Diye Seviyorum






Karanlık yüreğimin kimsesiz gecelerinde
Parıldayan yıldızımsın, nûrunu göklerden alan.
Çorak toprak gibi bir damla için dua dua yalvardığım,
Ümidini kaybetmemiş müebbetlikler gibi gün saydığımsın.
Ey gönlümün derinlerine mekân tutan
Ey hüznün ve sevincin gözyaşlarını birbirine karıştıran
Ey hayallerime hapsetmişken seni,
dünyama güneş gibi doğan
Toplayıp giderken bu yürek valizini.
Ve kapatmışken sevda şiirlerinin yarım kalan defterini
Yüreğime düşen ilhamsın ey sevgili.
Ucuzlasa da dillerde bu söz
Seviyorum seni... Meryem'e indirilen sofra gibi.
Seviyorum seni. Veysel'e gönderilen hırka gibi.
Seviyorum ama sen de beni sev diye değil.
Aşkların sahibi sevdiriyor diye seviyorum.
İnatçı bir tutkuyla değil Özgür ummanlar gibi seviyorum.
Sevgiyi de seviyorum, sevmeyi de
Ama seni sevmeyi daha çok seviyorum.
Hoyrat rüzgârlar savururken hislerimi
Avucumda sakladığım kalbimle seviyorum.
Depremlerde yıkılırken aşk efsanesinin sütunları
Ezberimde kalan mısralarımla seviyorum.
Gözlerin ister gülsün bana, ister gülmesin
Ben içimdeki gülüşünü seviyorum.
Hele yaz geceleri ateş böceklerinin sesine karışan
Kalbinin sesini seviyorum.
Kaderin çizdiği yalnız yolculukta
Son anda trene atlayan kaçak yolcu gibi seviyorum.
Sen kaçak yolcumsun benim
Dara düşen sevdamın Hızır'ısın.
Ömür yapraklarımın eylül sarartısında
Yeşil bir damlacıksın Mor'a uzanan
Çok seviyorum seni çoook!
Azların arasında sıkışan, çok yüreğimle seviyorum.
Ey Sevgili! Ne kadar istiyorsan o kadar değil
Yüreğimin sevebildiği kadar seviyorum.
Sevginin milyonda kaçı yazılırsa kâğıtlara
Kâğıtlardaki sevgi müsveddesini değil
Kalbimde kelimeleştiremediğim sevgini seviyorum.

Dillendiremediğim duygularımı,
tasvir edemediğim sıcaklığını da seviyorum.
Sonu yakınsa yolculuğun,
yolların sonunda seviyorum seni.
Bana düşen sevmekse,
bilmesen de seni seviyorum.
Bir gün sana da sevmek düşerse
İhtimal ya! Yüreğine düşebilmeyi diliyorum.
Seni seviyorum.
 
    
Cevap: Aşkların Sahibi Sevdiriyor Diye Seviyorum

Paylaşım çok güzel emeğinize sağlık...
 
    
Cevap: Aşkların Sahibi Sevdiriyor Diye Seviyorum

Tşkr ederim...
 
    
 
 

Similar threads


Üst Alt