BİLGİ Sabır Yüzsüzlük, Fedakarlık Eziklik, Sevgiyse Kişiliksizlik Değildir!

HANIMAĞA

EMEKLİ ADMİN
Nisan Forum
Katılım
13 May 2012
Mesajlar
35,477
Tepkime puanı
8,887
Puanları
250
Sabır Yüzsüzlük, Fedakarlık Eziklik, Sevgiyse Kişiliksizlik Değildir!



kgjp1e5deli.jpg


Kovulmuş Şeytanın Şerrinden Allah(c.c.)’a Sığınırım, Rahman, Rahim Olan Allah(c.c.)’ın Adıyla;

Öncelikle; ‘Allah(c.c.)’a hamd olsun, şükürler olsun. O’nun bu güzelliği diline, yüreğine ve hayatına yerleştirmiş olan tüm muhsin kullarına selam olsun!’

Allah(c.c.) bildiğiniz gibi insanları değişik karakter ve mizaçlarda yaratmıştır. Fakat herkes içinde gerekli olan aklı, nefsi, vicdânı ve irâdeyi lûtfetmiştir. Üstelik peygamberleri aracılığıyla da insanlara vahyetmiş ve her konuda gerekli olan bilgileri nâzil etmiştir. Yâni insanlara doğru yolu göstermiştir. Gerisini ise, az öncede dediğimiz gibi irâde vermiş olduğu insana bırakmıştır. Şöyle ki bütün bu imkânları elinde tutan insan ister artık doğru yola girer, isterse yanlış yola! O, onun bileceği bir iştir. Tabi ki âhirette hesabını vermek üzere! Evet! İnsanoğlu kendisine irâde verildiği için imtihan olan ve her yaptığının bir bir hesabını verecek olan bir varlıktır. Ama ne var ki bu kadar hakikate rağmen genelde yanlış yolda olmayı tercih etmiş ve kendisine böylelikle zulmetmiştir. Onca uyarıya, öğüde ve hatırlatmaya rağmen! İşte bu pencereden bakarsak şöyle söyleyebiliriz: ‘Bu durum bizler için ne kadar üzücü olursa olsun, sonuçta değişmez bir hakikattir!’ Yâni insanoğlunun birçoğu yapılan sınırsız ilâhi ikramlara rağmen yine de azgınlık edip kendine yazık edecektir. Şöyle ki kendisinin kendisine yeterli olduğu yanılgısına kapılıp nankörlük ettiği için! Rabbimiz’in tıpkı bir âyetin meâlinde belirttiği gibi:

‘Hayır hayır! İnsan azgınlık eder. Ne zamanki kendisinin kendisine yeterli olduğunu zânnederse! Ne var ki dönüş; ‘Rabbi’nedir!’
Âlak Sûresi / 6-8.Âyetlerin Meâli

Evet, işte hakikat böyledir! İnsan azgınlığı neredeyse kendisine âdet haline getirmiştir. Oysaki kendisine doğru yolun gösterilmesine ve yürüdüğü müddetçe de nice ikramlar müjdelenmesine rağmen! Fakat bunun yanında bir hakikat daha vardır ki, o da; ‘İnsanın bu azgınlığının, yine insanlarla olan imtihanlarında açığa çıkacağıdır!’ Yani insan, yine kendi gibi insanlarla imtihan olarak âkıbetini belirleyecektir. Buda şu demek ki: ‘İyi insanın iyiliği kötülerin elinden geçerek, kötü insanın kötülüğü ise iyilerin elinden geçerek belli olacaktır!’ Yoksa iyinin yanında iyi olmanın bir önemi yoktur. Mesele, kötünün yanında iyi olabilmektir.

Âşık Sümmâni Baba’nın dediği gibi; ‘Kötülüğe kötülük insanlık mıdır?’ Evet! Bunun için şunu bilelim ki, biz insanlar birbirimizle imtihan olup deneneceğiz. Ki böylelikle ölçülmüş olacağız! Burada bilmemiz gereken şu ki; ‘Rabbi’ne ihânet eden insanın, kendisi gibi insanlara ihânet etmesi çok değildir!’ Bu yüzden buna alışmamız ve bu hakikatle yaşamaya çalışmamız gerekir. Ki az önce de dediğimiz gibi, bu yolun kanunu budur! Şöyle ki; ‘Yaşadığımız müddetçe insanların her çeşidiyle karşılaşıp, mecburi olarak iletişime geçeceğiz!’
Bunların kimi iyi, duyarlı, adâletli, merhametli, vefâlı ve sevgi dolu kişiler olurken kimiyse kötü, vurdumduymaz, zâlim, acımasız, nankör ve kin dolu kişiler olacaktır. Ve bu da, imtihan hakikatinin sırrı sayılacaktır. Çünkü biz insanlar birbirimizle deneniriz ki, biraz önce de dediğimiz gibi kendimizin ne olduğunu ispat etmiş olalım. Yâni eğer gülsek dikenin, dikensek gülün arasında belirelim. Hani derler ya; ‘Gül, ancak dikenlerin arasından çıkar!’ Öyle ya, kötünün yanında iyiliğimizi koruyamıyorsak, iyiliğimizin ne önemi var? İşte bütün bu açılardan baktığımızda şunu söyleyebiliriz ki; ‘Bizler sabrımızın ölçülüp kaç kilo geleceğinin açığa çıkması için, sabredilmesi zor olan kişilerle imtihan olacağız!’ Böylelikle sabırlı olup olmadığımızı yâni ilâhi hükümlere teslim olup olmadığımızı ispat etmiş olacağız. Rabbimiz, bu konuyla ilgili bir âyetin meâlinde şöyle buyurmaktadır:

‘Biz sizin kiminizi kiminiz için deneme konusu yaptık. Bakalım ki sabredecek misiniz? Senin; ‘Rabbin görendir!’
Furkan Sûresi / 20.Âyetin Meâli

Gördüğünüz gibi! Bizler sabrımızın ölçülmesi için birbirimizle imtihan edilmekteyiz. Öyle ya! İyiye her kişi sabreder, her kişi fedakârlık eder ve her kişi sever. Ama kötüye her kişi sabredemez, her kişi fedakârlık edemez ve her kişi sevemez. Evet! Bu saydıklarımızı her kişi yapamaz, ancak er kişi yapabilir! Bu da o er kişinin yüreğindeki mangal gibi imânındandır. Çünkü yalnızca mangal gibi bir imâna sahip olanlar, kendisine kötülük edene bile iyilik edebilir. Ki şöyle de düşünmek gerekir; ‘O kötülük eden kişi kendisine öyle bir kötülüğü yakıştırmışsa, iyilik eden bir kişinin de kendisine öyle bir kötülüğü yakıştırması mı gerekir?’ Eğer ki yakıştırırsa, o zaman iyiliğinin ne anlamı kalır? Efendimiz(s.a.v.) rivâyetlere göre bir hadisin meâlinde şöyle buyurmuştur:

‘Sana gelmeyene sen git, sana vermeyene sen ver ve sana zulmedeni sen affet!’
H.Muhammed(s.a.v.)
(Rûzeyn)

Evet! İşte insanlığın iftihar sebebi olan o sabır, fedakârlık ve sevgi peygamberi rivâyetlere göre aynen böyle buyurmaktadır. Çünkü o vahiyle inşa olmuş ve ilâhi terbiyeden geçmiştir. Kendisine kötülük edene bile iyilik etmiş, böylelikle onunda iyiliği yakalamasına sebep olmuştur. Zâten bu da, iyi olmanın başka bir önemli boyutudur. Yâni kötüye karşı iyi olmak, onun iyiliği anlamasına vesile olacaktır. Ki bu da onunla yakınlaşmaya kapı aralayacaktır. Rabbimiz’in tıpkı bir âyetin meâlinde buyurduğu gibi;
‘İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen en güzel olan bir tarzda kötülüğü uzaklaştır. O zaman, seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir. Buna da sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna büyük bir pay sâhibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz!’
Fussilet Sûresi / 34,35.Âyetlerin Meâli

İşte âyet meâlinde de gördüğünüz gibi, muhteşem bir hakikat! Ki bu konu başka bir âyet meâlinde bahsedilirken bir mü’min vasfı olarak ele alınmış ve şöyle buyrulmuştur:

‘(O mü’minler ki;) Rableri’nin hoşnutluğunu isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infâk ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar onlar. İşte onlar, bu yurdun sonucu onlar içindir!’
Ra’d Sûresi / 22.Âyetin Meâli

Evet! İyi olmakla, kötü olmak bir değildir. Bu yüzden eğer iyiler sınıfına girmek istiyorsak, her ne olursa olsun doğruluğumuzu bozmamalı ve doğruluğumuzu devam ettirmeliyiz. Rabbimiz’in buyurduğu gibi;
‘De ki; ‘Herkes kendi durumuna göre davranır. Şu halde kimin daha doğru yolda olduğunu; ‘Rabb’in daha iyi bilir!’
İsrâ Sûresi / 84.Âyetin Meâli

Yani; ‘Herkes kendine yakışanı yapar. Öyle ise sende kendine yakıştıracağını yap!’ İşte bizim dinimizin ve kültürümüzün şiârı budur. Fakat birde; ‘Boris Vian gibi şahsiyetlerin kendisine şiâr edip söylediği ve bizler arasında da dillendirilen sözler vardır!’ Ki bunlardan birisi şu şekildedir:

‘Seni sevmeyene asla sabır gösterme. Çünkü sabrın adı yüzsüzlük, fedakârlığının adı eziklik, sevginin adıysa kişiliksizlik olur!
Boris Vian

Gördüğünüz gibi! Ne kadar da bizim inanç ve kültürümüze aykırı bir söz! Oysaki bizim dinimiz ve kültürümüz bizi sevmeyenlere karşı sabırlı olmamızı, onlara fedakârlık etmemizi ve her şeye rağmen yine de onları sevmemizi emreder. Üstelik bunu bir erdem olarak niteler! Zâten asıl yürek sahipleri, kendisini sevmeyenleri bile sevebilendir. Bu onun, yüreğinde âdeta bir sevgi pınarı taşıdığını gösterir. Tâbi o da; ‘Allah(c.c.)’ın sevgi yağmuru altında ıslandığını hatta sırılsıklam olduğunu!’ Zâten; ‘Allah(c.c.) için sevebilmek, odur!’ Yoksa nefsimizin sevdiğini sevmemiz; ‘Allah(c.c.) için sevmek demek değildir!’ Allah(c.c.) için sevmek, bizi sevmeyeni bile sevebilmektir! Dolayısıyla onun her türlü hatasına sabretmek, böylelikle ona fedakârlık etmek ve sevmeye devam etmektir. İşte bize yakışan budur! Ama ne var ki bizim dinimizin ve kültürümüzün güzelliklerinden yoksun olan kişilerin bunu anlamasına imkân yoktur. Boris Vian adlı şahsiyet, işte bunlardan biridir. Şöyle ki az önce belirtmiş olduğumuz bir sözünün yanı sıra, yine bir sözünde sâdece iki şeyin olduğunu ve bunlardan birinin güzel kızlarla aşk yaşamak olduğunu ve geriye kalan her şeyin ise çirkin olduğunu söylemektedir!’ İşte böyle! Bu sözü söyleyen birisinin, bizi anlaması beklenemez. Ama şunu da söyleyelim ki; ‘Bizden de onun söylemiş olduğu sözlerin peşinde koşmamız beklenemez!’ Kur’an her kimin sözü olursa olsun, her sözü dinlememizi ve güzel olanına uymamızı emretmektedir. Ama âyette belirtilmiş olan her söz, henüz ne olduğu belli olmayan sözler için geçerlidir. Fakat buradaki sözün çirkinliği açıktır ve bizimde çirkin bir sözden alacağımız bir güzellik yoktur! Rabbimiz’in bir âyetin meâlinde buyurduğu gibi;
‘Görmedin mi ki; ‘Allah(c.c.) nasıl bir örnek vermiştir; ‘Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbin’in izniyle her zaman yemişini verir!’ Allah(c.c.) insanlar için örnekler verir. Umulur ki onlar öğüt alıp düşünürler. ‘Çirkin bir söz de, yerden koparılmış ve kökü olmayan kötü bir ağaca benzer!’Allah(c.c.) imân edenleri dünyâ hayatında ve âhirette sağlam bir söz üzerinde tutar. Zâlimleri de saptırır. Allah(c.c.) dilediğini yapar!’
İbrahim Sûresi / 24-26.Âyetlerin Meâli

Evet, işte böyle! Söz bu kadar önemli bir araçtır. Ve bizim, bizim dinimizden ve kültürümüzden yoksun olanların çirkin sözlerinden alabileceğimiz bir meyve yoktur. Yûnus Emre’nin dediği gibi;

‘Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz!’


Yûnus Emre
Rabbimiz bizleri güzel söz peşinde koşan, güzel söz söyleyen ve her güzel sözün gereğini yerine getirenlerden etsin. Unutmayalım ki; ‘Söz amelin iddiâsı, amel ise sözün ispatıdır!’
Allah(c.c.) kabul etsin inşâallah!
Rabbimiz, Kur’an’ı okuyan, anlayan, yaşayan ve tebliğ eden kullarından etsin.
Rabbimiz, Efendimiz(s.a.v.)’i örnek alan kullarından etsin.
Rabbimiz, Ümmet-i Muhammed’in her bir mensubuyla kardeş olan kullarından etsin.
Rabbimiz’in selamı hepimizin üzerine olsun! (Âmin)


Mustafa Altunok alıntıdır...
 
  
 
083c7b96-9caa-49c6-9bskjl.jpeg


Ellerinize, emeğinize sağlık Hanımağa’m. Derin anlamlar taşıyan bu güzel paylaşım için teşekkürler...

9508916f-3ed2-409f-9f7jgs.jpeg
 
    
Konu Güncellendi..
 
    
 
 

Similar threads


Üst Alt