BİLGİ Sıkıntılar Definedir

EFSANE GENC

Active Member
Nisan Forum Üyesi
Katılım
9 Nis 2020
Mesajlar
192
Tepkime puanı
58
Puanları
28
Yaş
37
Konum
Kayseri-Develi
Sıkıntılar Definedir

Stres; çağın vebası. Gelişmiş ülkelerde özellikle zengin kimselerde daha çok görüldüğü dikkate alınırsa;problemin maddeden çok ruh boyutlu olduğunu belirlemek mümkün.

Günlük hayatta hepimiz bazı sorunlar yaşar, zaman zaman stres, depresyon diye tanımlanan; akışı kabullenememenin doğurduğu hastalıklara maruz kalırız. Benlik düzeyinden bakıldığında aleyhine gelişen olayları kolay kolay kabullenmez insanoğlu. Aylarca hazırlandıktan sonra kaybedilen bir sınav,

iş yerinde isteğimize aykırı bir görevlendirme, vaktinde ödenemeyen senetler,ticarette yaşanan para kaybı,yakınlarımızdan birinin kaza geçirmesi vb olaylar ilk planda isyan,tahammülsüzlük,başkaldırı hislerine kapı aralar. Bu çeşit duygular gönle yerleştikten sonra bedenin zaafa uğraması kaçınılmaz olup bunalım sürecinin fitili ateşlenmektedir.


Öze ermiş kimseler gibi bir üst boyuttan bakıldığında durum oldukça farklıdır. Onların nazarında bunalımlar, kahırlar, terslikler birer nimettir!..Daha ileri düzeyde benlik basamaklarını tırmanabilmişler için olumlu-olumsuz,kötü-iyi,güzel-çirkin arasında oluş bakımından hiçbir fark yoktur. Bu anlayışa göre bunalım, daralma, sıkıntı ve dert birer madendir. Yıkılmadan ayakta kalabilenler; madeni kazıp hazine bulmaya adaydır. Hazineden kasıt elbette maddi ölçütler değil. Zor anlarda sağlığın en büyük hazine olduğunu fark ederiz değil mi?.İşte burada hazineden kastımız; huzur içinde, dengeli, çöküntüden uzak, olumsuz görünenin arka planında olumlu gelişmeler olabileceğini hissederek yaşama sevincini sürekli kılmaktır..

Hayat bir filme benzer.Sahneye kendini kaptıranlar başroldekini alkışlarken kötü rol oyuncusuna düşman kesilirler. Hele acı ve keder varsa seyredenlere mendil yetişmez. Oysa gelişmelerin sadece ezelde yazılmış senaryo gereği şimdi perdeye aksettiğini düşünebilecek kapasitedekiler, senaryonun bütününe ibretle baktıkları için kötü ve ıstıraplı sahnelerin geçici olduğu, hakkın-adaletin elbet yerini bulacağı bilinci ile üzüntüde aşırı gitmezler. Bir derece daha ileriyi görenler; saadet için çilenin, sevinç için üzüntünün gereğine bile ikna olmuşlardır.

Konuyu fazla dağıtmadan bunalım ve sıkıntı hakkındaki sözlerini dinlemek üzere Mevlana’mıza kulak verelim. Bakalım o nasıl yaklaşmış olumsuzluklara.

-Bu sıkıntılar, çileler ocağın posayı gümüşten ayırması içindir. İyi ve kötünün imtihanı; altının kaynatılıp, tortunun üste çıkmasıdır.

-Kimde dert varsa o koku almış, dermana ermiştir. Kim daha çok uyanıksa, derdi daha fazladır.

-Her ağlamanın sonu gülmektir.
-Akarsu nerdeyse orası yeşerir. Gözyaşı varsa rahmet gelecektir.
-Gam görünce istiğfar et. Çünkü gam Yaratıcı’nın emri ile tesir eder. Allah dilerse bizzat gam ve sıkıntı sana neşe bile olabilir.
-Kınanmak; kaynatılmış ilaç gibidir. İçini yakar ama derdine de deva olur.
-Gam ve kederin anahtarı sabırdır. Endişe etmekten sakı,sakin ol. İlacın başı perhizdir. Düşünce ve mantık perhizi yap ki, can kuvvetini göresin.Kaşınmak uyuza ilaç olmaz,sadece kaşıntıyı artırır.
-Başına gelen eziyetler artıyor değil mi? Buğdayı başak olsun diye toprağa attılar. Değirmende un olsun diye ezdiler. Ekmek oldu. Dişleri ile ezdiler. Ezil ki; can olasın. Can veresin!..
-Olayları yorumlama. Kendini yorumla. Kendine kötü de, ama gül bahçesine kötü deme. Hilm (yumuşaklık) kılıcı düşmanları yener. İlim suyu toprağı yeşertir.
-Bazı suçlar ve günahlar rahmet ve kurtuluş sebebidir. Ömer Peygamber’i öldürmeye geldi, İman etti. Âdem yasak meyve yedi; kulluk ve dünya hayatı başladı.
-Bazı öldürmeler, kesmeler, darbeler hayat verir. Bahçıvan ağaçları budamasa dallar gelişir mi?Terzi kumaşı parça parça etmese elbise çıkar mı?
-Rahmet ağlamalara bağlıdır. Kul ağladı mı rahmet denizi dalgalanmaya başlar. Dal, ağlayan buluttan yeşerir. Mum ağladıkça aydınlık artar!..
-Lokman iyi bir köle idi. Efendisi onda bereket sezdi de her yemeği önce ona verir sonra onun artığını yerdi. Bir gün karpuz aldı efendisi ve Lokman’a yollamadı, onu huzuruna çağırdı. “Lokman al karpuz ye” dedi bir dilim verdi. Lokman iştahla yedi. Bir daha kesti onu da yedi. Derken son dilime gelindi. Efendi “Bunu da ben yiyeyim “dedi. Isırması ile tükürmesi bir oldu. Efendi: “Lokman bu karpuz zehir, nasıl yedin, niye demedin bize ?” dedi. Lokman:“Efendim, bana bugüne değin öyle çok ihsan ettiniz ki, bu karpuz acı diyemezdim. Bu edebe ters olur, size nankörlük olurdu” dedi.
Hak’tan gelen belaları acı karpuz bil. Sana ne nimetler verdi. Acı karpuz verdi diye hemen kızacak mısın, yoksa Lokman olma niyetin var mı?
-Bir yandan korku, bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun.Tek kanatlı uçulmaz zaten.
-Karalanmış tahtaya yazı yazılmaz. Bil ki, Allah’ın bela vermesi ve seni ağlatması rahmet yazısı yazmak için gönül tahtanı temizlemesidir.
-Korku, açlık, mal azlığı ve hastalık can hazinesinin ortaya çıkması içindir.
-Yunus balık karnında pişti.Yunus tespihle karaya çıktı. Sabretmek canın tespihidir. Sabır sırattır, geçerken sızlanma, nasıl olsa yolun cennete çıkacak.
-Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir. Sabır; sıkıntıların anahtarıdır.
-Gamdan sevinmeye çalış.Gam,vuslat tuzağıdır. Bu yolda aşağıya düşüş aslında hakikâte yükseliştir. Gam bir hazinedir. Senin zahmet ve meşakkât çekişinse maden.Gam derdine düşen, madeni kazmaya başlamıştır. Azimle kazan, ulaşır defineye.
-Gökten yeryüzüne ne yağarsa yer ne kaçabilir, ne de çare bulabilir. “Sizi topraktan yarattık” ayetini unutur da Hak’tan gelene öfkelenirsin. Topraksın, arştan gelenden kaçamazsın.Toprak gibi razı ve mütevazı ol.
-Dudak kuruluğu suyu haber verir. Bu eziyet ve susuzluk;suya vuslatın alametidir. Bu aramak; kutlu bir iştir. Hak yolundaki bu isteğin engellerini giderir. İstek; dileklerin anahtarıdır.
-Bu âlem bir rüyadır. Zanna kapılma, rüyada elin kesilse de korkma elin yerindedir. (Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir. Neden çok üzülürsün ki?)
-Karanlığın ardında nice güneşler var. Ümitsizlikten sonra nice ümitler var!...
-Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın.
-Kötü bir işe düşünce ibret al, üzüntüye düşme. Fayda ve zarar zamanında da gülmeye bak.Gülün yapraklarını tek tek koparsan da sana gülümser o. Bir dikenden niye gama düşersin? Diken olmasa gül olur mu?
- Ana ağrı çekmese doğum olur mu? Sıkıntı çekeceksin ki, sırlar âlemine doğasın.
-Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu,kirini alıyor,niye kederlenirsin?..
-Belaya uğrayan müminin misali, tencerede kaynayan nohuda benzer. Nohut, yanmaktan ıstırap duyar da kaçmak için kapağı zorlar. Hanım,çıkmasın diye kepçe ile bastırır. Nohut yanmanın yok oluş değil nimete dönüşme olduğunu bilse kaçar mıydı? Allah pişesin,olgun olasın diye seni belalarla kaynatır.
- Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. Kuyu dibinde kaldın diye kırılma, belki oradan bile bir kapı açılır.(Yusuf kuyudan sultan oldu)
- Yeni bina yapmak için arsayı boşaltmak eski binayı yıkmak gerekir. Yapılmak için, yıkılmak gerek. Yıkıma uğramışsan sende yükselecek yeni binaya dikkatle bak!...
-Bulut ağlamadıkça yeşillik güler mi, çocuk ağlamadıkça süt pınarları coşar mı? Çok ağlayınız ki Allah’ın rahmet pınarları coşsun. Nebî neden “Çok ağlayın” dedi anla artık.
-Bütün dertlerini tek dert yap. Din derdini dert edinirsen Allah seni diğer dertlerden kurtarır.
-Dostun sana düşmanlık eder, haset ve kinini dışarı vurursa senden yüz çevirdi diye feryat etme. Kendini ahmak ve bilgisiz hale düşürme. Allah’a şükret, yoksullara ekmek ver ki O’nun çuvalında eskimedin yıpranmadın. Ebedi dostun Allah’tır.
-Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi, yontulmayı göze almalıdır.
-Yoksullardan, dertlilerden dua iste.Define yıkık yerdedir dedik ya!..



-Varlık elde etmek için yokluk gerek.Mimar ev yapmak için boş arsa arar. Marangoz ahşap işi yapmak için ham tahta arar. Saka su satmak için susuz ev arar. Yokluğa dikkat et, onda çok hikmetler var.

-Aşıkların yanıp yıkılması da bir gelişmedir. Nitekim ay da parça parça olarak dolunay olur.

***

Mevlana’mızı dinledik. Sıkıntımızı sevelim Dostlar!...Hayır da,Şer de O’ndan ise; O bize anamızdan daha merhametli ise; belamızı, bunalımlarımızı sevelim ve verene şükredelim diyorum. Sevelim ki;

yorulmadan,yıkılmadan,dirençle içimize yönelerek sıkıntı ocağının karanlık kuyularında saklı afiyetin, saadetin billur kaynaklarından cevher çıkarabilelim.


Meraklısına

Not: Alintidir..
 
  
 
Emeğinize sağlık, paylaşım için teşekkür ederiz..
 
    
Emeğinize sağlık ...
 
    
 
 
Üst Alt