BİLGİ Kuran’da peygamberlerin duaları

ƬuaƝa

EMEKLİ ADMİN
Nisan Forum
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
3,093
Puanları
200
Konum
Ukrayna Kiev
Kuran’da peygamberlerin duaları:

Kuran’da hem isim zikredilerek, hem de isim zikredilmeden peygamberlerin yaptığı dualar bulunuyor.
1-)
İsim zikredilmeden peygamberlerin yaptığı duaya şu örneği verebiliriz:


Arapça:

ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Okunuşu:

“Rabbeneğfir lenâ zünûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ‘alel-kavmilkâfirîn.”

Anlamı:
“Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sabit kıl, kafirler güruhuna karşı da bize yardım et!”

(Âl-i İmrân suresi 147. ayet)

Bu dua, Kuran’da peygamberler ve onunla birlikte Allah yolunda savaşan, bu konuda gevşeklik göstermeyen ve sabreden Allah dostlarının duası olarak geçmektedir.
(Âl-i İmrân suresi 146. ayet)
Peygamberler ve Allah dostları dualarında; yüce Allah’tan; Günahlarının ve işlerindeki aşırılıklarının bağışlanmasını, İmanda kendilerini sebat ettirmesini, Kafirlere karşı yardım etmesini istemektedirler.

2-) Adem (a.s.) ve Havva validemizin duası
Adem (a.s.)ve eşi, cennette kendilerine yasaklanan ağacın meyvesinden yedikten sonra cennetten yeryüzüne indirilince şöyle dua etmişlerdir:


Arapça:
رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ

Okunuşu:
“Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ ve il-lem teğfir lenâ ve terhamnâ le-nekûnenne minel-hâsirîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!” (A’râf suresi 23. ayet)

Bu duayı Adem ve eşi, cennette kendilerine yasak edilen ağacın meyvesinden şeytana uyarak yedikten sonra yapmışlardır. (A’râf suresi19, 20, 21 ve 22. ayetler ile Bakara suresi 35 ve 36. ayetler)

3-) Nuh (a.s)’ın duası

Nuh (a.s.), kendisine iman etmeyen oğlu suda boğulunca (Hûd suresi 43. ayet); “Rabbim! Şüphesiz ki oğlum da ailemdendir. Senin vaadin elbette haktır, Sen hakimler hakimisin” diye Rabbine seslenmiş, bunun üzerine yüce Allah, “Ey Nuh! O, asla senin ailenden değildir, onun yaptığı iyi olmayan bir iştir. O halde hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim” (Hûd suresi 45 ve 46) buyurmuştur.

Bu uyarı sonunda Nuh (a.s.), Allah’a şöyle dua etmiştir:


Arapça:
رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ وَإِلاَّ تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُن مِّنَ الْخَاسِرِينَ

Okunuşu:
“Rabbi innî e’ûzü bike en es’eleke mâ leyse lî bihî ‘ılm. Ve illâ teğfirlî ve terhamnî eküm-minelhâsirîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Bilmediğim şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer Sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen ben hüsrana düşenlerden olurum!” (Hûd suresi 47. ayet)

Kuran’da Nuh (a.s.)’ın şu duaları da zikredilmiştir:


Arapça:
رَبِّ انصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ

Okunuşu:
“Rabbinsurnî bimâ kezzebûn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! (Kavmimin) beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” (Mü’minûn suresi 26. ayet)

Arapça:
رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا

Okunuşu:
“Rabbiğfirlî veli-vâlideyye ve limen dehale beytiye mü’minen ve lil-mü’minîne vel-mü’minâti ve lâ tezidiz-zâlimîne illâ tebârâ.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün mümin erkek ve mümin kadınlara mağfiret eyle. Zalimlerin de sadece helakını artır.” (Nûh suresi 28. ayet)

4-) Lut (a.s.)’ın duası


Lut kavmi, alemde kendilerinden önce kimsenin yapmadığı ahlaksızlığa düştüler. (A’râf suresi 80 ve 81. ayetler) Lut peygamberin (a.s.) ikazına rağmen bu çirkin işlerinden vazgeçmediler, üstelik Peygamberi de yalanladılar. Kavminin bu tutumuna karşı Lut (a.s.) Allah’a şöyle dua etmiştir:

Arapça:
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ

Okunuşu:
“Rabbi! Neccinî ve ehlî mimmâ ya’melûn.”

Anlamı:
“Rabbim! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar!” (Şu’arâ suresi 169. ayet).

Arapça:
رَبِّ انصُرْنِي عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِدِينَ

Okunuşu:
“Rabbi’nsurnî ‘alel-kavmil-müfsidîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Bozguncu / ortalığı fesada veren bu kavme karşı bana yardım et.” (Ankebût suresi 30. ayet)

5-) Hz. İrahim (a.s.)’ın duaları
İbrahim (a.s.)’ın beş ayrı duası şöyledir:


Arapça:
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

Okunuşu:
“Rabbi! Heblî hukmevve elhıknî bissâlihîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni salihler arasına dahil et.” (Şu’arâ suresi 83. ayet)

Arapça:
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ

Okunuşu:
“Rabbi! Heblî mines-sâlihîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!” (Sâffât suresi 100. ayet)

Arapça:
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء

Okunuşu:
“Rabbic’alnî mükîmes-salâti ve min zürriyyetî Rabbenâ ve tekabbel du’âe.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!” (İbrahim suresi 40. ayet)

Arapça:
رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ

Okunuşu:
“Rabbene’ğfirlî veli-vâlideyye ve lilmü’- minîne yevme yegûmül-hısâb.”

Anlamı:
“Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!” (İbrahim suresi 41. ayet)

İbrahim (a.s.), oğlu İsmail (a.s.) ile Kabeyi inşa edince şöyle dua etmişlerdir:


Arapça:
رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ

Okunuşu:
“Rabbenâ tekabbel minnâ inneke entessemî’ul-‘alîm. Rabbenâ vec’alnâ müslimeyni leke ve min zürriyyetinâ ümmetem müslimetelleke ve erinâ menâ- sikenâ ve tüb ‘aleynâ inneke entet-tevvâbürrahîm.”

Anlamı:
“Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur, hiç şüphesiz Sen işitensin, bilensin. Ey bizim Rabbimiz! Hem bizim ikimizi yalnız senin için boyun eğen Müslümanlar kıl, hem de soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen Müslüman bir ümmet meydana getir ve bize ibadetimizin yollarını göster, tövbemize rahmetle bakıver. Hiç şüphesiz tövbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.” (Bakara suresi 128. ayet)

6-) Hz. Yusuf’un duası


Arapça:
رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلاَّ تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُن مِّنَ الْجَاهِلِينَ

Okunuşu:
“Rabbis-sicnü ehabbü ileyye mimmâ yed’ûnenî ileyhi ve illâ tasrif ‘annî keydehünne asbü ileyhinne ve ekümminel-câhilîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, ben onların sevdasına düşer, cahillerden olurum.” (Yûsuf suresi 33. ayet)

Hapisten kurtulup Mısır’a Hazine bakanı olunca şu duayı yapmıştır:


Arapça:
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

Okunuşu:
“Rabbi kad âteytenî minel-mülki ve ‘allemtenî min te’vîlil-ehâdîsi fâtıras-semâvâti vel-ardı ente veliyyî fiddünyâ vel-âhıreti teveffenî müslimevve elhıknî bissâlihîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canımı Müslüman olarak al ve beni salih kulların arasına kat!” (Yûsuf suresi 101. ayet)

7-) Hz. Şuayb (a.s.)’ın duası


Arapça:
رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ

Okunuşu:
“Rabbeneftah beynenâ ve beyne kavminâ bil-hakkı ve ente hayrul-fâtihîn.”

Anlamı:
“Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.” (A’râf suresi 89. ayet)

Arapça:
وَمَا تَوْفِيقِي إِلاَّ بِاللّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ

Okunuşu:
“Vemâ tevfîkî illâ billâhi ‘aleyhi tevek-keltü ve ileyhi ünîb.”

Anlamı:
“Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben yalnızca O’na dayandım ve ancak O’na döneceğim.” (Hûd suresi 88. ayet)

Hz. Musa (a.s.)’ın duası


Henüz peygamberlikle görevlendirilmeden önce Mısır’da bir İsrailliyi savunmak için bir Kıpti’ye bir tokat vurmuş, Kıpti de bu tokat ile ölüvermiştir. Bunun üzerine şu duayı yapmıştır:

Arapça:
رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

Okunuşu:
“Rabbi innî zalemtü nefsî feğfirlî fe-ğafera lehû innehû hüvel-ğafûrurrahîm.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Ben nefsime zulmettim, beni bağışla! dedi. (Allah) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Kasas suresi 16. ayet)

Bir Kıpti’nin ölümüne sebep olduğundan, cezalandırılmaktan korktuğu için Mısır’dan gizlice kaçmış ve Allah’a şöyle dua etmiştir:


Arapça:
رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

Okunuşu:
“Rabbi neccinî minel-kavmiz-zâlimîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar.” (Kasas suresi 21. ayet)

Arapça:
رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلأَخِي وَأَدْخِلْنَا فِي رَحْمَتِكَ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ

Okunuşu:
“Rabbiğfirlî ve li-ahî ve edhılnâ fî rahmetike ve ente erhamür-râhımîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” (A’râf suresi 151. ayet)

Arapça:
رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّا هُدْنَا إِلَيْكَ


Okunuşu:
“Rabbi! Lev şi’te ehlektehüm min kablü ve iyyâye e tühlikünâ bimâ fe’ales-süfehâü minnâ in hiye illâ fitnetüke tüdıllü bihâ men teşâü ve tehdî men teşâü. Ente veliyyünâ feğfirlenâ verhamnâ ve ente hayrül-ğâfirîne vektüb lenâ fî hâzihid-dünyâ hasene-tevve fil-âhıreti innâ hüdnâ ileyke.”

Anlamı:
“Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bu, Senin imtihanından başka bir şey değildir, bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin. Bize bu dünyada da iyilik, güzellik ve nimet yaz, ahirette de. Biz sana yöneldik.” (A’râf suresi 156 ve 157. ayetler)

Yüce Allah, Musa (a.s.)’a kendisini ilah yerine koyan Firavuna gidip onu imana davet etmesini emretti. Musa (a.s.), bu görev üzerine şöyle dua etti:


Arapça:
رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي * وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي * وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي * يَفْقَهُوا قَوْلِي * وَاجْعَل لِّي وَزِيرًا مِّنْ أَهْلِي * هَارُونَ أَخِي * اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي * وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي * كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا * وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا * إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرًا

Okunuşu:
“Rabbiş-rahlî sadrî ve yessirlî emrî vahlül ‘ukdetem millisânî yefkahû kavlî vec’al lî vezîran min ehlî Hârûne ahî üşdüd bihî ezrî ve eşrikhü fî emrî key nüsebbihake kesîran ve nezkürake kesîran inneke künte binâ basîra.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimden düğümü çözüver de sözümü iyi anlasınlar. Bana ailemden bir vezir ver; Kardeşim Harun’u, onunla arkamı kuvvetlendir, onu da (elçilik) görevime ortak yap ki Seni çok tesbih edelim ve Seni çok analım. Şüphesiz Sen, bizi görensin.” (Tâ-hâ suresi 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34 ve 35. ayetler)

Arapça:
وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ

Okunuşu:
“Ve üfevvidu emrî ilallâhi innellâhe basîrumbil-‘ıbâdi”

Anlamı:
“Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını görür, gözetir.” (Mü’min suresi 44. ayet)

9-) Hz. Zekeriyya (a.s.)’ın duası


Arapça:
رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء

Okunuşu:
“Rabbi heblî milledünke zürriyyeten tayyibeten inneke semî’uddü’âi.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Bana katından temiz bir soy ihsan eyle, şüphesiz sen duayı işitensin!” (Âl-i İmrân suresi 38. ayet)

Arapça:
رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ

Okunuşu:
“Rabbi lâ tezarnî ferden ve ente hayrulvârisîn.”

Anlamı:
“Rabbim! Beni yalnız başıma bırakma (bana bir çocuk ver), Sen varislerin en hayırlısısın.” (Enbiyâ suresi 89. ayet)

Yüce Allah, Zekeriya (a.s.)’nın duasını kabul eder ve kendisine yaşlı olmasına rağmen Yahyayı ihsan eder.

10-) Hz. Süleyman (a.s.)’ın duası


Arapça:
رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ

Okunuşu:
“Rabbi evzi’nî en eşküra ni’metekelletî en’amte ‘aleyye ve ‘alâ vâlideyye ve en a’mele sâlihan terdâhü ve edhılnî bi-rahmetike fî ‘ıbâdikes-sâlihîn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Bana ve anama-babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle, beni iyi kulların arasına dahil et.” (Neml suresi 19. ayet)

Süleyman (a.s.), şiddetli bir hastalığa yakalanır, cansız ceset denecek hale gelir, sonra tekrar sağlığına kavuşur ve Allah’a şöyle dua eder:


Arapça:
رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَّا يَنبَغِي لِأَحَدٍ مِّنْ بَعْدِي إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ

Okunuşu:
“Rabbiğfirlî ve heblî mülkellâ yembeğî li ehadimmin ba’dî inneke entel-vehhâb.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk / hükümranlık bahşet. Şüphesiz, Sen çok bahşedicisin.” (Sâd suresi 35. ayet)

11-) Peygamber efendimiz (s.a.v.)’in duaları


Arapça:
حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ

Okunuşu:
“Hasbiyellâhü lâ ilâhe illâ hû. ‘Aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül-arşil’azîm.”

Anlamı:
“Bana Allah yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben O’na güvendim ve O, büyük Arşın Rabbidir.” (Tevbe suresi 129. ayet)

Arapça:
رَبِّ احْكُم بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ

Okunuşu:
“Rabbihküm bilhakkı ve RabbünerRahmânül-müste’ânü alâ mâ tesıfûn.”

Anlamı:
“Ey Rabbim! Aramızda gerçekle hükmet ve Rabbimiz O Rahmân’dır ki, isnat ettiğiniz (yalan) vasıflarınıza karşı yardımına sığınılacak olan ancak O’dur.” (Enbiyâ suresi 112. ayet).

Arapça:
رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ * رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

Okunuşu:
“Rabbi immâ türiyennî mâ yû’adûn. Rabbi felâ tec’alnî fil-kavmiz-zâlimîn.”

Anlamı:
“Rabbim! Eğer onlara vaad edilen azabı bana mutlaka göstereceksen, Rabbim! Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma.” (Mü’minûn suresi 93 ve 94. ayetler)

Arapça:
رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ * وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

Okunuşu:
“Rabbi e’ûzü bike min hemezâtiş-şeyâtîn. Ve e’ûzü bike rabbi eyyahdurûn.”

Anlamı:
“Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Mü’minûn suresi 97 ve 98 ayetler)

Arapça:
رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ

Okunuşu:
“Rabbiğfir verham ve ente hayrürrâhımîn.”

Anlamı:
“Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Mü’minûn suresi 118. ayet)

Beş vakit namaz ve kendisine mahsus olan teheccüt namazı emrinin akabinde (İsrâ suresi 78 ve 79 ayetler) şöyle dua etmesini istemiştir:


Arapça:
رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا

Okunuşu:
“Rabbi edhılnî müdhale sıdkıvve ahricnî muhrace sıdkıvec’allî milledünke sültânen nasîra.”

Anlamı:
“Rabbim! Gireceğim yere doğrulukla girmemi sağla, çıkacağım yerden de doğrulukla çıkmamı nasip et ve benim için kendi katından yardım edici bir kuvvet ver.” (İsrâ suresi 80. ayet)

Vahy edilen henüz tamamlanmadan Kuran’ı acele okumaması konusunda uyardıktan sonra yüce Allah, şöyle dua etmesini emretmiştir:

Arapça:
رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا

Okunuşu:
“Rabbi zidnî ‘ılmâ”

Anlamı:
“Rabbim, ilmimi artır!” (Tâ-hâ suresi 114. ayet)
 
  
 
Son düzenleme:
Emeklerinize saglık güzell paylaşımınıza tesekkürler
 
    
Emeğinize sağlık, paylaşım için teşekkürler.
 
    
Emeğine sağlık Haticem paylaşım için teşekkürler
 
    
Emeğinize sağlık. Paylaşım için teşekkürler...
 
    
Emeğinize sağlık.
 
    
 
 
Üst Alt