Kavuklu İle Pişekar Konuşmaları

Serdar Yıldırım

Active Member
Nisan Forum Üyesi
Katılım
11 Tem 2012
Mesajlar
101
Tepkime puanı
115
Puanları
43
KAVUKLU İLE PİŞEKAR: HAMAM
jdlub2toggl.jpg

Pişekar: Söyle bakalım Kavuklu, gölgeden mi yoksa güneşten mi yürürsün?

Kavuklu: Yazın gölgeden, kışın güneşten yürürüm.

Pişekar: Ya baharda nasıl yürürsün?

Kavuklu: Şemsiye elimde yürürüm.

Pişekar: Evden çıkarken baktın ortalık günlük, güneşlik. Şemsiyeyi almadan çıktın. Yolda yağmura yakalandın. Ne yaparsın?

Kavuklu: Hemen bir evin saçak altına sığınırım.

Pişekar: Oralarda ev yok. İki tarafın çayır, çimen.

Kavuklu: Bir ağaç altına saklanırım.

Pişekar: Görünürde hiç ağaç yok.

Kavuklu: Pişekar, sen benim ıslanmamı istiyorsun. O zaman çayırın orta yerine otururum. Cebimden çıkardığım sabunla bir güzel yıkanırım. Böylece bu haftaki hamam işini aradan çıkarırım. Oldu mu? Hoşuna gitti mi?

Pişekar: Bir de keselenseydin, bir ay hamama gitmesen de olurdu.

SON


KAVUKLU İLE PİŞEKAR: HARAÇ

Pişekar: Ne o kavuklu, neden öyle kavuğun elinde geziyorsun?

Kavuklu: Adam benden bin kat çirkin, bana tipsiz diyor.

Pişekar: Yapma ya! Kim sana tipsiz diyor?

Kavuklu: Şu karşı sokakta oturan sırık boylu. Adı Adem midir, nedir?

Pişekar: He şu herkese kabaran. Alamadın mı paçasını aşağı?

Kavuklu: Almasına alırdım ama yanında iri kıyım iki adam vardı.

Pişekar: Ne olmuş yani dal aralarına bir ona, bir buna çak, düşür. Sonra yapış Adem'in yakasına. Nerde kalmıştık de.

Kavuklu: O iş o kadar kolay mı? Bana akıl verene bak! Geçen gün çıkmaz sokakta seni gördüm. Diz çökmüştün. Tepende 12-13 yaşlarında iki çocuk, sana abicim dedirtiyorlardı.

Pişekar: Şu iki kara çocuk.. Aniden önüme çıktılar. Birinin elinde çakı vardı. Diz çök dediler. Çöktüm. Abicim de dediler. Dedim. Babaları gelir diye yani.

Kavuklu: Çocukların elinde çakı yoktu. Korkak seni. Babaları gelirmiş? Bu olayı kahvede anlatsam sokağa çıkamazsın.

Pişekar: Aman Kavuklu, etme eyleme. Sus payı olarak ne istersin?

Kavuklu: Şimdilik at bir beşlik. Bir hafta sonra bunun iki mislini isterim.

Pişekar: Al işte beşlik. Bir hafta sonraki yedi buçuk olsaydı.

Kavuklu: Pazarlık yok.

Pişekar: Tamam dediğin olsun.

Kavuklu beşliği alır gider. Pişekar arkasından söylenir: " Çocuklar gibi bu da beni haraca bağladı. Yine de Kavuklu insaflıymış. Çocuklar, onluk aldılar. Haftaya dört katı dediler. "

SON


KAVUKLU İLE PİŞEKAR: BAYRAM

Pişekar: Kavuklu, bugün bayram. Öp bakalım elimi.

Kavuklu: Bayram ama neden elini öpeyim?

Pişekar: Öp haydi çekinme. Al şu beşliği güle güle harca.

Kavuklu: Parayı cebine sok. İstemem senin paranı. Elini de öpmem.

Pişekar: Amma naza çektin be Kavuklu. Para az geldi galiba. Beşin yanına beş ekledim etti on. Öp elimi al onluğu.

Kavuklu: Elli de versen o iş olmaz. Senin önünde eğilmem. Ne demek bayrammış, el öpmekmiş? Egonu tatmin etmem için mi bana el öptürmeye çalışıyorsun? Gidiyorsun orada burada çocuklara el öptürmeye uğraşıyorsun. Yaşın büyük, boyun büyük ama aklın küçük.

Pişekar: Sen istemedin diye ben el öptürmekten vazgeçmem.

Kavuklu: İstersen elini öptürmeye çalışma da tokalaşalım.

Pişekar: Tamam tokalaşalım ama beş liranı alırım.

Kavuklu: Ne beş lirası, bende beş kuruş yok.

Pişekar: O zaman tokalaşma da yok, bayramlaşma da yok.

Daha sonra Pişekar uzaklaşır gider.

SON


Serdar Yıldırım
 
  
 
Emeğinize sağlık....
 
    
Emeğine Sağlık Serdar bey Paylaşıma Tskkrr...
 
    
 
 
Üst Alt