Güzel Hikayeler KARDEŞCE

mehmet alii

THEME MAKER
Nisan Forum
Katılım
24 Nis 2014
Mesajlar
609
Tepkime puanı
554
Puanları
93
Nefes nefes'e koşup köy kahvesine gelmişti çoban. Ve,
-"Köyün sonundaki Halim emmi'nin arazisine bir adam kulübe yapmış Muhtar-" deyince, kahvedeki herkes ayağa kalktı.
-"Bizim millettenmiymiş? -"
-"Sordum muhtar sordum.Değilmiş.İyice ağzını aradım-" çoban'ın bu sözleri karşısında deliye dönmüştü muhtar...
-"Siz hele yola düşün... Ben şimdi geliyorum-" demiş, günde birkaç defa gittiği gibi eve, karnı burnunda eşinin yanına gidip sancısı varmı diye sorduktan sonra yola düşmüştü hemen... Köyün sonunda sol tarafa kalan arazide yapılan kulübeyi oda görmüştü, kulübe'nin önüne yığılan köylülerin arasından. Sonra sinirle kulübeyi yapan adam'ın önüne dikilip,
-"Sen bu kulübeyi yaparken kime sordun yabancı? -" diye sormuştu deliye dönmüş gibi bağırarak. Kulübesiyle uğraşan Musa köylünün neden toplandığını o soruyla anlamış, elindeki işini bırakıp muhtar'a bakmıştı dikkatlice. Sonra da,
-"Halim bey'in yanında çalıştım yıllarca... Son zamanlarında çok hastaydı. Malını mülkünü hayır kurumlarına bağışladı...Bu arazinin tapusunuda bana verdi.ALLAH ondan razı olsun... Elimde olan parayla tapulu arazime başımı sokacak bu kulübeyi yaptım. Siz şimdi neyin sorgusunu yapıyorsunuz bana efendiler?-"diye sormuştu şaşkın bir halde. Muhtar ise daha baskın kurmuştu cümlelerini...
-" Biz köyümüze başka milletten adam sokmayız... Ya bu kulübeyi yıkıp gidersin.Yada,elektrik,temiz su, odun, şehre giden otobüs gibi şeylerden asla yararlanamazsınız. Buda sana son sözüm yeğenim... -"
-"Ben ve ailem Türküz. Sizde Türksünüz...Neyin davasını güdüyorsunuz gardaşlar? -"
Ben diyeceğimi dedim yeğen... Ya alır başını gidersin yada olacaklara katlanırsınBiz başka milletten kimseyi barıdırmayız burda. Diyeceklerim bu gadder-" demişti parmağını sinirle Musa'ya sallayarak... Ve sonra köylüyü peşine takıp sinirle kahveye doğru gitmişlerdi...
Ertesi gün Musa'nın ve ailesinin kararlı olduğunu gören köylü ise düşman kesilmişti onlarw. Başka milletten olan Musa ve ailesini köyde barındırmayacaklarına dair yeminler ettiler köyün ihtiyar heyeti toplantısında....
Musa'nın elleriyle günlerce yonttuğu elektrik direklerini gözlerinin önünde baltalarla kesip, su almak için döşediği borulara pislik dökmüşlerdi.... Sonra karşılarına dikilen Musa'yı güç birliğiyle öyle tartaklamışlardıki... Zavallının yüzü gözü kan içinde kalmıştı...
Babasını o halde gören küçük Ali'nin yüreği ise yangın yeriydi... Ağlayarak babası Musa'nın alnından akan kanı silerken, annesi Gönül hanım'la birlikte,
-"Gidelim baba... Nolur gidelim... Bu insanlar bizi sevmiyor-" diyordu hıçkıra hıçkıra...
Gönül hanım, oğlu Ali uyuduktan sonra kara kara düşünen eşi Musa'nın elini omzuna koyup,
-"Çocuk haklı bey. Gidelim burdan. Bu insanlarla geçim olmayacak belli" - demişti.Musa bey ise,
-"Hangi parayla hanım? Elimde ne varsa şu kulübeyi yapmak için harcadım...Adımımızı atacak paramız yok.Burda kalmaktan başka çaremiz yok-"demişti canının fazlaca acıdığını belli ederek....
Muhtar,bakkal Cemil,oduncu İlyas, köylünün başını çeken, ve Musa'ya karşı kırkırtanlar olarak öne çıkıyorlardı...
Dedikkerini de yaptılar . Musa un almak için kasabaya gitmek istese, üç günde bir köye gelen minübüse bindirmediler adamı... Köyün dışında kalan hayvanların su içtiği çamur gibi suya muhtaç bıraktılar aileyi... Kulübeye elektrik çekmemesi için bir çoban'a nöbetçilik bile yaptırmışlardı...Mumla, bazen çıralarla yaptığı meşalelerler idare ediyordu aile.
Küçük Ali ise tüm bu olan bitenlerin arasında yalnız başına okadar sıkılıyordu ki... Köyler arası uçurtma yarışması olacağını duyunca heyecanla gitti köylü çocukların yanına. Büyük bir uçurtma yapmaya çalışan çocuklara yardım etmek isteyince, Ali'yi dinlemedileri gibi babalarından öğrendikleri akılla Ali'yi bir güzel dövüp yanlarından uzaklaştırmışlardı...
Köylüler, okul açılınca Ali'yi sınıfa sokmak istemeyecak kadar gaddarlaşmışlar, köy öğretmeni buna müsade etmeyerek,
-"Ya Ali de sınıfa girer. Ya ben istifa ederim-" diyerek başka çare bırakmamıştı köylülere. Öğretmeb giderse, yıllarca köylerine öğretmen atanmayacağından ve çocuklarının eğitimsiz kalmalarından korkup bu işe gönülsüz razı olmuşlardı... Ama hiçbir çocuk Aliyle konuşmuyor, babalarının sözlerine uyarak onu dışlıyorlardı. Ali en arka sırada yanlız başına oturup dersi sessizce dinlerken, tenefüslerde bir başına uçurtma yapmaya çalışan arkadaşlarını izliyordu masum bakışlarıyla...
Ne yaptılarsa olmadı. Musa ve ailesini köyden gönderememişlerdi. En sonunda en olmayacak bir iftirayı çıkartıp köy kadınlarına anlattılar... "Musa'nın eşi kötü kadın" diye bir dedikodu çıkarıp, namusuna leke sürmeye kadar gitmişlerdi.... Gönül hanım bunu duyunca eşi Musa'nın elinden tuttu gözyaşlarıyla... Köy kahvesinin önüne gelip, boğazı yırtılırcasına,
-"ALLAH şahidim namusuma leke sürecek, eşime söz değdirecek birşey etmedim.Bilirim bizim köyden gitmemiz için yaparsınız bu dedikoduları... İmkanımız olsaydı bir dakika durmazdık burda. ALLAH sizi ıslah etsin efendiler... Size denecek sözüm yok başka-"diye bağırmış sonrada kulübelerine geri dönerlerken, bu dedikoduları çıkaran muhtar kıs kıs gülmüş, son çırpınışlarını yaşayan aile'nin yakında köyden gideceğini düşünmüştü o anlarda hiç sıkılmadan ve utanmadan ...
O gece ise bir yaygara koptu köyde... Üç yıl önce yaşanan hadise tekrarlanmış, dağların hemen altında kalan köye harman sonrası eşkıya inmişti. Harmandan sonra köylünün parası olduğunu bildikleri için epeycede iştahlıydı on kadar eşkıya... Gece yarısına doğru koştur koştur kasabaya giden çobanı gören Musa, önüne çıkıp ne olduğunu sorduğunda gerçeği öğrenmiş,
-"Kasaba buraya yayan gidersen dört saat. Jandarmayı çağırsan bile herşey için çok geç olabilir. -" demişti çoban'a
-"Eşkiyalar çok hırslı.Köylüyü camiye topladılar. Tüm paralarını vermezlerse ateşe verecekler camiyi...Köylüde senelerdir emek verdikleri birikimlerini vermek istemiyor... Sen köyden uzaksın, evde de ışık olmadığı için seni görememişler herhal-"diye çaresisizce dönmüştü o anlarda çoban.
Önce çoban'ı sakinleştirip, sonrada tüm köylüyü burunları kanamadan kurtaracaklarını söylemişti Musa. Silahları bile yokken bunu nasıl yapacaklarını sorduğunda ise, beklemesini söylemiş ve kulübesinden getirdiği birtakım otları karıştırıp dibekte ezmişti çoban'ın meraklı bakışları arasında alel acele... Sonra heybesine koyup, eşine dikkatli olmasını söyleyerek, çobanla birlikte camiye doğru koştular....
Caminin kapısına geldiklerinde, duvara iyice sinip kapıya vurdular sonra. İçeriden köylülerin yakarışı öyle net duyuluyordu ki... Eşkıyalar silahlarını doğrultup gelenin kim olduğunu görmek için kapıyı açtıklarında çoban ve Musa ellerine heybeden aldıkları karışımı eşkiyaların yüzüne serpmişlerdi biranda... O anda ise bayılıp yere düşmüştü eskiyalar... Sonra tekrar cami kapısına vurdular, diğer eşkıyalar gelince yine heybeden aldıkları karışımı yüzlerine serptiler saklandıkları yerden... Böylece tam sekiz eşkiyayı bayıltmışlar, en sonunda ise kuvvetli bir el yakalamıştı Musa'nın kolunu. Ve biranda Eşkıyalar'ın başıyla boğuşmaya başlamıştı Musa... Dakikalar içinde yüzü gözü kan içinde kalmış, kolundan bir bıçak yarası aslada, eşkıya başını güçlü bir yumruk darbesiyke boylu boyunca yere sermişti... Köylü hemen camiden çıkıp, baygın eşkiyaları iyice bağlamış, muhtar ise çoban'ı jandarmayı getirmesi için kasabaya yollamıştı xaman kaybetmeden...
Tam o an bir bağırış duyukdu kalabalığın arasında... Muhtar eşinin sesini hemen tanımıştı. Doğum sancıları başlamıştı belliki... Köydeki kadınlar ise ebe çağrılması gerektiğini söyleyince. Çaresiz kalmışlardı... Köydeki at arabasıyla kasabaya gitmeye kalksalar dayanamazdı muhtar'ın eşi... Köy kadınları doğum için ellerinden geleni yapsalarda, birtürlü doğum gerçekleşmemiş, rengi benzi solmuştu en sonunda muhtar'ın karısının... O an Musa,
-"Benim eşim eski ebe'dir... Kulübeme götürelim yenye'yi. Acele edelim ne bakıyorsunuz-" deyince, muhtar, oduncu İlyas ve Bakkal Cemil utanarak bakmışlardı yere...
Muhtar'ın eşi, Musa'nın kulübesine taşınmıştı el birliğiyle... Gönül hanım, çok uzun uğraşlar sonucu sabah gün aydınlanırken annenin canına zeval gelmeden, bebeği muhtar'ın kucağına verirken, gözyaşlarıyla yere bakıyordu...
Muhtar attığı iftiralara rağmen eşini ve yavrusunu kurtarak kadına nemli gözlerle ve büyük bir pişmanlıkla baktı o an.
-"Affet yenge nolur affet. Siz büyüklük ettiniz... Biz ise cahillik ettik. ALLAH razı olsun sendende, eşin Musa'dan da.Canımızı kurtardınız.... -" demişti gözyaşlarıyla yavrusuna sarılırken....
O sabah jandarma eşkiyaları tutuklarken, köylüler kahraman gibi alkışlamışlardı Musa'yı. Ve eşkiyaları nasıl bayılttığını sorduklarında,
-" Kurt bayıltan deriz biz bu karışıma. Nenem eskiden sürümüze kurt daldığında yapardı bu karışımı. İnsanı bile devirir derdi...-""
demişti....
O günden sonra Musa'nın kulübesine elektiriği kendi elleriyle çekmişti köylü... Temiz su boruları döşediler kulübeye yine hep birlikte... Artık dışlanmıyordu Musa ve ailesi...Aksine köyde okadar çok seviliyorlardı ki...
Ali ilk defa köy çocuklarının yanına gittiğinde itilip kakılmadı... Ve babasından öğrendiği büyük uçurtmayı kendi elleriyle yaptı arkadaşlarının köyler arası katılacağı uçurtma yarışması için... Uçurtmanın öyle güzel kuyruğu vardı ki... Köylü çocuklar bayılmışlardı uçurtmanın güzelliğine...
Köyler arası uçurtma yarışmasında ise en yüksekte süzülüp birinci gelmişti Ali'nin yaptığı uçurtma.... Musa gözyaşlarıyla izlerken uçurtmayı, muhtar ve köy halkı gelip karşısına dikilmiş ve yüzlerce defa teşekkür etmişti... O an Musa dikkatlice baktı köylüye ve,

-"Abaza, manav, laz, kürt, gürcü, oflu...Ve daha nice millet. Hangi milletten olduğumuzun ne önemi var. Biz Türküz kardeşler... Biz biriz. Sağ'a sola, yukarı, aşağı diye ayırmayalım bu birliği...Dedelerimiz bu cennet vatanı birlikte savaşarak kazanmış ve bize bırakmışlar... Bizi ayırmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim. Biz birken güçlüyüz... Gördünüz onca düşman varken, bölünmek sadece güçsüzleştirir bizi-"dediğinde Musa, göyaşlarıyla sarıldı ona Muhtar... Ve o günden sonra birlik içinde, mutlulukla ve kardeşçe yaşayıp gittiler köylerinde
 
  
 
Emeğine Sağlık Mehmet bey Paylaşıma Tskkrr...
Evet Dil Din Irk Önemlimi Hepimiz kardeşiz ..
 
    
Emeğinize sağlık .Güzel Paylaşım için teşekkürler...
 
    
xsmyx (315)xsmyx (315)xsmyx (315)Muhteşem bir hikaye. Elinize sağlık. Paylaşım için teşekkürler.
 
    
Çok beğendim Ellerinize sağlık paylaşım için teşekkürler.
 
    
 
 
Üst Alt