BİLGİ Hz. Aişe (R.Anha) Kimdir?

F@ROZ

⭐Teknik Admin⭐
Yönetici
ADMİN
Katılım
4 Şub 2010
Mesajlar
80,592
Tepkime puanı
32,853
Puanları
300
Konum
Kocaeli
Web sitesi
www.youtube.com
sahabesesa7.jpg

Hz. Aişe (R.Anha) Kimdir?

Hakkında ayet nazil olacak kadar fazilet sahibi, müminlerin annesi, Sıddık-ı Ekber’in ölüm döşeğinde, “…senden daha sevimli servet bırakmıyorum. Seni kaybetmekten daha büyük bir fakirlik ise bilmiyorum” dediği, Habibullahın sevgilisi, Müslüman hanımlara en büyük örnek, çok kısa süren evlilik hayatına çok büyük kazanımlar sığdıran mübarek bir insan.

KÜNYESİ

Peygamber Efendimizin (asm) hanımı olduğu için “ümmü’l-müminin” ve Hz. Ebubekir (ra)’ın kızı olduğundan “es-Sıddıka” ünvanlarıyla anılan Hz. Aişe, 614 yılında Mekke’de doğdu. Annesi Ümmü Ruman bint Amir b. Uveymir, Kinane kabilesindendir. Kendi ismiyle tanınmakta olup künyesi, Ümmü’l-Müminin Aişe Ebi Bekr es-Sıddik el-Kureyşi şeklindedir.

Babası, Hz. Muhammed (sav) ile beraber hicret ettiği için kendisi daha sonra Medine’ye hicret etti. Hicretten önce nikahları kıyılmakla birlikte düğünleri daha sonra 624 yılında iki bayram arasında yapılarak Peygamber Efendimiz ile evlendi. Bu evlilik hayatında çok büyük değişikliklere vesile oldu. Peygamber hanımları müminlerin anneleri ve başkasıyla evlenemeyecekleri hakkındaki Kur’ani hükümden (Ahzab S. 33) dolayı ümmü’l-müminin ünvanıyla anılmaya başlandı. Bunun yanında en önemli husus, Peygamber terbiyesi ile büyümesi ve en çok hadis rivayet eden sahabeler arasında yer almasıdır.


PEYGAMBERİMİZİN ONA OLAN SEVGİSİ

Yaşının da elvermesiyle gelişme, yetişme ve şahsiyetini Peygamberimizin evinde pekiştirdi. Çocuğu olmadığından ve Araplarda hanımların erkek evlatlarının isimlerini künye olarak almalarından ötürü, Peygamber Efendimiz kızkardeşi Esma’nın (ra) oğlu Abdullah’a nisbetle, Ümmü Abdullah künyesini kendisine verdi. Peygamber Efendimiz onu çok sevdiğini saklama ihtiyacı duymamış, bazı hadis ravileri Hz. Aişe’den yaptıkları rivayetlerde, “Allahın sevgilisinin sevgilisi, semadan inen ayetle temize çıkan” (Mustafa Fayda; “Aişe”, TDV. İA II. C. İstanbul, 1989,s. 202) ifadelerine yer vermişlerdir.

Hz. Aişe, Peygamber Efendimize nazlanır ve Onu çok kıskanırdı. Hz. Muhammed de onunla sohbet etmekten, sorularına cevap vermekten büyük mutluluk duyardı. Sevgi ve saygı üzerine kurulu bir aile hayatları vardı. Davetlere onunla beraber gider, seyahatlerde onunla sohbet etmekten hoşlanırdı. Zeki, hafızası güçlü, konuşması düzgün ve Kur’an-ı Kerim ile Peygamberi çok iyi anlardı. Ailesinde aldığı terbiyeyi Peygamber ocağında aldıklarıyla mezc ederek mükemmel bir seviyeye getirdi. Bilmediklerini ve anlayamadıklarını sormaktan çekinmeyerek her türlü cevabı kaynağından öğrenme şansına sahip olması, olgunlaşıp derinleşmesini netice verdi. Peygamber Efendimize soru sorar ve onunla müzakere ederdi.

Peygamber Efendimizin Hz. Aişe’yi çok sevmesinin hikmetleri vardır. Hz. Hatice (ra)’tan sonra en çok onu sevdiğini izhar etmesi sebepsiz değildir. Bunun en güzel cevabı, “hanımları arasında sadece Hz. Aişe’nin yanında bulunduğu zaman vahiy geldiği” ifadelerinde yer almaktadır. Bu ifade aynı zamanda Hz. Aişe’nin diğerlerinden daha faziletli olduğunu da göstermektedir. Kendisi de Hz. Muhammed (S.A.V.)’i çok sever ve emirlerine uymada büyük titizlik gösterirdi. Onunla beraber ibadet eder, gece namazlarını Onunla beraber kılardı. Günlerinin çoğunu oruçla geçirirdi. Kimsenin aleyhinde konuşmaz, mütevazi ve cömert idi. Bir çok köle ve cariyeyi azat etti.

Hazreti Muhammed (A.S.M.), kendisine çok değer verir kimseye söylemediği şeyi Hazreti Aişe’ye anlattığı olurdu. Mesela, Mekke seferi hazırlıkları yapılırken sefer yapılacak yeri gizli tuttu ve bunu sadece Hz. Aişe’ye anlattı. Hz. Ebubekir seferin Mekke üzerine olduğunu kızından öğrendi. Hz. Aişe muhtelif seferlere katıldı.


ÜZÜCÜ HADİSE

Bu seferlerden bir tanesi Beni Mustalik seferidir. Sefer dönüşü gerdanlığını kaybettiğinin farkına varan Hz. Aişe, bunu aramaya çıkınca ordunun hareket ettiğini gördü. Çünkü, konak yerinden ayrıldıktan sonra kafileden ayrıldığından haberdar olunmadığı gibi, hareket esnasında kafile ile beraber olduğu sanılıyordu. Kendisini almaya gelmelerini beklerken orduyu geriden takip etmekle vazifeli Safvan b. Muattal onu devesine bindirip orduya yetiştirdi.

Bu olay, savaşa katılmış bulunan münafıkların lideri Abdullah b. Selül tarafından bir iftira şeklinde kullanılarak çeşitli dedikodular ortaya atıldı. Bu iftiraya farkında olmadan bazı Müslümanların da alet olması neticesinde Hz. Aişe ve ailesi büyük sıkıntı çektiler. Nazil olan Nur Suresinin on bir ve on ikinci ayetleriyle Hz. Aişe’nin masumiyeti bizzat Cenab-ı Hakk tarafından bildirilmiş oldu.

Hz. Aişe’nin üstün şahsiyetiyle ilgili başka bir olay; kardeşi Esma’dan ödünç aldığı gerdanlığı kaybetmesi sırasında cereyan eder. Bulunulan yerde arama yapılırken suyun olmamasından dolayı namazın geçme tehlikesi karşısında Hz. Ebubekir ve bazı Müslümanların Hz. Aişe’ye kızmaları sonrasında yaşandı. İşte bu sırada teyemmüm ayetinin nazil olması üzerine kendisine kızanların, hayırlı bir işe sebep olmasından ötürü kendisine dua etmesiyle neticelendi. Bu iki zor olayda Kur’an-ı Kerim’in onu zor durumdan kurtarması üzerinde büyük bir önemle durulması gerektiğini tüm Müslümanlara gösterdi.

Peygamber Efendimiz son nefesini onun yanında verdi ve burada defnedildi. Bunun üzerine on sekiz yaşında dul kaldı. Kur’anın hükmüne uyarak bir daha evlenmedi ve kırk yedi yıl bu şekilde yaşadı. Vefatı büyük üzüntüye sebep oldu (678). Kıskanç olarak bilinmesine rağmen; Peygamber Efendimizin diğer hanımları, kızı Hz. Fatıma, Hz. Ali ve diğerlerinin faziletlerini naklettiği hadislerle tanınmalarını sağlayacak şekilde alicenap bir kişiliğe sahipti.


ÖZELLİKLERİ

Peygamber Efendimizin vefatı sırasında henüz on sekiz yaşında olmasına rağmen kendisini çok iyi yetiştirmiş ve çok önemli bilgilere sahip olmuştu. Aynı zamanda hitabeti de çok güzel olup Arap dili ve edebiyatına da vakıf idi. Arapça’yı çok iyi kullanırdı. Dolayısıyla çok etkileyici konuşma yapan bir hatipti. Babasının vefatından sonra kabri başında yaptığı dua, ile Cemel olayında yaptığı konuşma hatipliğinin önemli örneklerini teşkil eder. Diğer yandan, Arap tarihi, cahiliye döneminin sosyal durumu, örf ve adetler konusunda da önemli bilgilere sahipti.

İlme aşırı merakı önemli bilgilere sahip olmasını sağladı. Peygamber Efendimizden aldığı feyzin de etkisiyle İslami esasların öğrenilmesinde dikkate değer bir mevkiye sahip oldu. Kur’an-ı Kerim’i hem tefsir etti, hem de daha iyi anlaşılması gayesiyle şerh etti. İçtihat ve fetvalarıyla müçtehit ve bir fakih olarak kabul edildi. Çok sayıda fetva veren yedi sahabe arasında yer aldı. İslam hukuku dalında yetiştirdiği talebeleri vasıtasıyla, bu alandaki görüşleri ümmetin arasında yayılmış oldu.

Gerek sahabe gerek tabiin döneminde İslam alimleri görüşlerine başvurmuş ve açıklamaları üzerinde ehemmiyetle durulmuştur. Sahabelerin ileri gelenleri farzlarla ilgili konularda çoğu zaman bilgisine başvururlardı. Hukukçular bilgisinden istifade etmek maksadıyla görüşlerine başvurarak istişarelerde bulunurlardı.

Sünneti Seniyye konusunda başvurulacak kişilerin en önemlileri arasında ilk sıralarda gelir. Çok güçlü bir hafızaya sahip olması ve Peygamber Efendimizin (asm) her hareketini titizlikle takip etmesinden ötürü verdiği bilgiler çok önemlidir. 2210 hadis rivayet etmiştir. Böylece en çok hadis rivayet edenlerin arasında dördüncü sırada yer alır. Rivayet ettiği hadislerin ilgili konuları da çok önemlidir. Mesela; Peygamber Efendimizin aile hayatı, günlük hal ve hareketleri, ahlakı, Veda haccı, Cahiliye dönemi tarihi, kadınlarla alakalı hükümler, ibadetler v.s.’dir.

Hz. Aişe, Peygamber Efendimizin vefatından sonra evini ve Medine’yi ilim irfan yuvası haline getirdi. Yıllar boyunca devam eden eğitim-öğretim sayesinde Medine ilim merkezi haline geldi. Buradan kadın, erkek, çocuk her yaş ve kademeden insanlar istifade ettiler. Diğer yandan hac için Mekke’ye gittiğinde çok sayıda insan çadırda ziyaretine gelerek soru sorar ve kendisi de bunlara cevap verirdi.

Siyasi alanda da önemli etkileri olan Hz. Aişe, ilk iki halife zamanında siyasetle ilgilenmedi. Hz. Osman (ra) zamanında özellikle bazı devlet kademelerine, valiliklere yapılan tayinler konusunda kendisine çok sayıda şikayetin geldiği görüldü. Hz. Osman’ın şehit edildiği sıralarda Medine dışında olup yolda öğrendi. Yine Hz. Ali’nin halifeliğini de bu şekilde öğrendi. Bundan sonraki ve özellikle Cemel olayı ile ilgili olarak meydana gelen gelişmeler İslam dünyasında önemli izler bıraktı.

Hz. Aişe’nin bulunduğu taraf ile Hz. Ali taraftarları arasında cereyan eden bu savaşla ilgili olarak, muhtelif değerlendirmeler yapılmıştır. Ehl-i Sünnet alimleri, bu konu hakkında konuşmaktan sürekli çekinmişlerdir. Ahiret alemine intikal edip ceza veya mükafatla karşı karşıya olan insanlar hakkında ileri geri konuşmayı doğru bulmamışlardır. Bediüzzaman Said Nursi, Cemel Savaşı’nı açıklarken, savaşın nedenini içtihat farkına bağlar. Emirdağ Lahikası’ndaki bir mektubunda konuyu şöyle açıklar: “…Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Sahabeler zamanındaki fitnelerden bahis açmayı menetmişler. Çünkü Vakıa-i Cemelde Aşere-i Mübeşşereden Zübeyir ve Talha ve Aişe-i Sıddika (r.a.) bulunmasıyla Ehl-i Sünnet Velcemaat, o harbi, içtihad neticesi deyip, Hazret-i Ali (r.a.) haklı, öteki taraf haksız; fakat içtihad neticesi olduğu cihetle affedilir” (Emirdağ Lahikası s. 178)

Bilahare, Hz. Aişe’nin bu hadiselere karıştığı için çok muzdarip olduğu ve günlerce ağladığı bilinmektedir. Hatta, bu acı olayları yaşamaktansa ölmeyi tercih ettiğini beyan etmiştir. Daha sonraları Hz. Hasan’ın Peygamber Efendimizin yanına defnedilmesini istemediği ve engel olduğu iddiası doğru değildir. Halbuki, kendisi izin verdiği halde, başta Medine Valisi Mervan b. Hakem olmak üzere, Emevi idarecilerinin bu isteğin yerine getirilmesine mani oldukları bilinmektedir.

Kaynak: Risale-i Nur Enstitüsü


HZ. AİŞE (R.Anha)’NİN HAYATINDAN BAZI KISSALAR

EN ÇOK KİMİ SEVERDİ


Resulullah efendimiz, Hz. Aişe’yi çok severdi. Resulullaha, “En çok kimi seviyorsun” denildiğinde buyurdular ki:

Aişe‘yi.

Erkeklerden kimi” dediklerinde, buyurdu ki:

Aişe’nin babasını.

Yani, en çok Hz. Ebu Bekir’i sevdiğini bildirdi.

Hz. Aişe’ye sordular ki:

– Resulullah efendimiz en çok kimi severdi?

Fâtıma’yı severdi.

– Erkeklerden en çok kimi severdi?

Fâtıma’nın zevcini.

Bundan anlaşılıyor ki, zevceleri arasında, Hz. Aişe’yi, çocukları arasında Hz. Fâtıma’yı, Ehl-i beyti arasında. Hz. Ali’yi, eshabı arasında ise, Hz. Ebu Bekir’i en çok severdi.

Hz. Aişe buyuruyor ki: “Birgün Resulullah efendimiz, mübarek nalınlarının kayışlarını çakıyordu. Ben de iplik eğiriyordum. Mübarek yüzüne baktım. Parlak alnından ter damlıyordu. Ter damlası, her tarafa nur saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu. Şaşakaldım. Bana doğru bakarak buyurdular ki:

– Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun?

Ben de, “Ya Resulallah! Mübarek yüzünüzdeki nurların parlaklığına ve mübarek alnınızdaki ter tanelerinin saçtıkları ışıklara bakarak kendimden geçtim” dedim.

Bunun üzerine, Resulullah efendimiz kalkıp yanıma geldi. Alnımdan öptü ve buyurdular ki:


– Ya Aişe! Allahü teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindiremedim.

KIYAMET GÜNÜNDE İNSANLAR


Yani, senin beni sevindirmen, benim seni sevindirmemden çoktur, buyurdu. Hz. Aişe’nin mübarek alnından öpmesi, Resulullah’ı severek, onun cemalini anlayarak gördüğü için, aferin ve takdir olmaktadır.

Birgün Peygamber efendimiz, kıyamet gününden bahisle Hz. Aişe’ye buyurdu ki:

– Kıyamet gününde insanlar elbisesiz olarak haşredilecektir.

– Erkekler de kadınlar da böyle mi olacak?

– Evet.

– O zaman birbirlerine bakmayacaklar mı?

Ey Aişe, o gün insanlar meşguliyetlerinden birbirlerine bakmaya zaman bulamayacaklardır. Gözleri göğe dikilmiş olarak kırk sene öylece kalacaklardır. Yemeyecek, içmeyeceklerdir. Şiddetli terliyecekler. Kiminin terinden biriken su, ayaklarını örtecektir. Kiminin de dizlerine, kiminin de karnına kadar yükselecektir. Kiminin de tepesine kadar çıkacaktır.

Musa bin Talha diyor ki:

– Hz. Aişe’den daha fasih, düzgün konuşanı görmedim. Resulullahı metheden şu manada bir şiir söylemiştir:

Mısırdakiler, Onun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı, Yusuf aleyhisselamın pazarlığında hiç para vermezlerdi. Yani, bütün mallarını, Onun yanaklarını görebilmek için saklarlardı. Zeliha’yı kötüleyen kadınlar, Onun parlak alnını görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı.”


RESULULLAH’I TESELLİ EDERDİ

Hz. Aişe validemiz, Resulullahın rızasına kavuşmak için, gecesini gündüzüne katardı. Onu birazcık üzgün görse, teselli etmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Hatta Resulullahın akrabalarını da gözetir, onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı. Hz. Aişe buyuruyor ki:

“Günde ikinci defa yemek yiyordum. Resulullah efendimiz görünce buyurdu ki:

– Ya Aişe! Yalnız mideni doyurmak, sana, her işten daha tatlı mı geliyor? Günde iki kere yemek de israftandır. Allahü teâlâ, israf edenleri sevmez.”

Hâdimî hazretleri, burayı şöyle açıklıyor: “Resulullah efendimiz Hz. Aişe’nin ikinci yemeği, acıkmadan yediğini anlayarak böyle buyurmuştur. Yoksa, kefaretler için, günde iki kere yedirmek lazım olduğu meydandadır.”

Resulullahın vefatından sonra, Hz. Aişe’ye, yemek yiyip yimediğini sordular. “Hiçbir zaman doyasıya yemedim” buyurdular ve ağladılar.

Hz. Aişe buyurur ki: “Peygamber efendimizin karnı hiçbir zaman yemek ile doymamıştır. Bu hususta hiç kimseye yakınmamıştır. İhtiyaç içinde olmak, onun için zenginlikten daha iyi idi. Bütün gece açlıktan kıvransa bile, Onun bu durumu, gündüz orucundan onu alıkoymazdı.”


TAHAMMÜL GÖSTERDİLER

İsteseydi, Rabbinden yeryüzünün bütün hazinelerini, meyvelerini ve refah hayatını isterdi. And olsun ki, Onun, o hâlini gördüğüm zaman acırdım ve ağlardım. Elimle karnını sıvazlardım ve derdim ki:

Canım sana feda olsun! Sana güç verecek, şu dünyadan bazı menfaatler, yiyecek ve içecekler temin etsem olmaz mı?

Bunun üzerine bana buyururdu ki:

– Ey Aişe, dünya benim neyime! Ulul’azm olan peygamber kardeşlerim, bundan daha çetin olanına karşı tahammül gösterdiler. Fakat o hâlleri ile yaşayışlarına devam ettiler, Rablerine kavuştular. Bu sebeple Rableri, onların kendisine dönüşlerini çok güzel bir şekilde yaptı, sevaplarını artırdı. Ben refah bir hayat yaşamaktan hayâ ediyorum. Çünkü böyle bir hayat, beni onlardan geri bırakır. Benim için en güzel ve sevimli şey, kardeşlerime, dostlarıma kavuşmak ve onlara katılmaktır.


Bu sözlerinden sonra fazla zaman geçmedi, bir ay kadar sonra vefat ettiler.”

Peygamber efendimiz Hz. Aişe’ye birçok tavsiyelerde bulunmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:

“Peygamber efendimiz buyurdu ki:

– Ey Aişe! Geceleri şu dört şeyi yapmadan uyuma:

1- Kur’an-ı kerimi hatim etmeden,

2- Benim ve diğer peygamberlerin şefaatlerine kavuşmadan,

3- Müminleri kendinden hoşnut etmeden,

4- Hac etmeden.


ONDAN KOLAY NE VAR?

Resulullah efendimiz bunları söyledikten sonra namaza durdu. Namazını bitirip de yanıma geldiğinde, kendilerine dedim ki:

– Ey iki cihanın güneşi olan Efendim! Annem, babam, canım sana feda olsun. Bana dört şeyi yapmamı emrediyorsun. Ben bunları bu kısa müddet içinde nasıl yapabilirim?

Bunun üzerine tebessüm ederek buyurdular ki:

Ya Aişe! Ondan kolay ne var? Üç İhlâs-ı şerifi ve bir Fâtiha suresini okursan, Kur’an-ı kerimi hatmetmiş; bana ve diğer peygamberlere salevat getirirsen, şefaatımıza kavuşmuş; önce müminlerin ve sonra da kendi affını dilersen, müminleri kendinden hoşnut etmiş; “Sübhânallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” tesbihini okursan hac etmiş sayılırsın.”

– Ey Aişe, yumuşak ol; zira Allahü teâlâ bir ev halkına iyilik murad ederse, onlara rıfk, yumuşaklık kapısını gösterir.


– Ey Aişe bilmez misin; kul secde ettiği zaman, Allah onun secde yerini yedi kat yerin sonuna kadar tertemiz kılar.

– Ey Aişe, hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü? Kıyamet gününde Allah katında en kötü insan, şerrinden kaçarak insanların terkettiği kimsedir.

– Ey Aişe, Allah, kullarına lutf ile muamele edicidir. Her işte yumuşak davranılmasını sever.

– Ey Aişe, sana birisi, istemeden, birşey verirse, kabul et! Çünkü o, Allahü teâlânın sana gönderdiği bir rızıktır.

Allah O’ndan razı olsun ve cennette görmeyi ve sohbet edebilmeyi bizlere nasip etin.
 
  
 
Emeğine sağlık FAROZ..Teşekkürler.
 
    
 
 
Üst Alt