Güzel Hikayeler Her çiçek bir gün açar

mehmet alii

THEME MAKER
Nisan Forum
Katılım
24 Nis 2014
Mesajlar
609
Tepkime puanı
554
Puanları
93
Beş yıllık evliliklerinde iki düşük yapmış eşi üçüncü çocuklarına hamileydi... Dualar ederek geçti dokuz ay... Hasretlerini çektikleri bebeklerini bu defa sağlıklı bir şekilde kucaklarına almayı ümit ederlerken, bir taraftanda hayırlı bir evlat olması için dua ederlerdi...

Seyit bey hayırsız evladın nasıl birşey olduğunu yeğeni Abdülkadir'le çok iyi görmüştü çünkü...Henüz on beş yaşında, bulaşabileceği bütün kötü işlere bulaşmış, edinilebilecek tüm kötü alışkanlıkları edinmişti yeğeni Abdülkadir... Zavallı ağabeyi ve yengesi ne kadar çaba göstersede, mahallede adı "façalı" ya çıkan Abdülkadir'i ya bulaştığı bir suçtan, yada karıştığı bir kavgadan dolayı her hafta karakoldan alırlardı... Rahat yüzü göstermemişti anne babasına... Verdikleri harçlıklar yetmeyince evde ne varsa satacak kadar vurdumduymaz, anne babası biraz çıkışsa delirmişcesine üzerlerine yürüyecek kadar da gözü dönmüş biri olup çıkmıştı...

Sağ sağlim kucaklarına alırlarsa yavrularını, Abdülkadir gibi olmaması için ellerinden geleni yapacaklarını düşünürlerdi eşi Leman hanımla birlikte... Ama bu hayaller hastahanede kötü sonlanmış,üçüncü çocukları düşürmesede, doğum esnasında eşini ve çocuğunu kaybetmişti Seyit bey... Bebeklerini kucaklarına almayı beklerken, bir anda hayatı kabusa dönmüş, eşi ve çocuğunu doğumhane kapısında cansız görünce sinir krizleri geçirmişti o anda... Ve ertesi gün ağabeyi'nin desteğiyle ayakta zor duruyordu tabutların başında... Defin işlemleri bitene kadar gözyaşları hiç dinmemişti... Ne kadar hayaller kurmuştu oysa. Oğluyla şehir takımının maçlarına gidecek, onunla arkadaş gibi zaman geçirecekti. Nasip olmamıştı...

Sonraki günlerde ise yengesi ve ağabeyi öyle çok destek olmuşlardı ki Seyit bey'e... Yeğeni Abdülkadir ise baş sağlığı bile dilememişti...Kimbilir hangi çöplükteydi? Kötü gününde amcasının yanında olmayı aklına bile getirmemişti. Olay çok tazeyken, eşini ve çocuğunu kaybetmesinin birinci haftası komşular bir akşamüstü telaşla kapısını çaldı Seyit bey'in...

Komşuların dediğine göre ağabeyi ve ablası işten dönerken feci bir kaza geçirmiş, ağır yaralı halde hastahaneye kaldırılmışlardı...

Telaşla hastahaneye koştuğunda, yengesini kaybettiklerini, ağabeyinin ise son anlarını yaşadığını söylemişti doktor...Artık yapılacak hiçbirşey yoktu söylediğine göre. Vücudu kanlar içinde olan ağabeyinin yanına girdi o an... Ağabey'i elini tuttu kardeşinin. Zor nefes alıyor. Kesik kesik öksürürken birşeyler anlatmaya çalışıyordu Seyit bey'e..

-"Sana emanet... Yeğenin sana emanet Seyit... Senden tek isteğim ona sırtını dönme... Biz yapamadık... Ömür yetmedi... Sen kazan oğlumu... Mevlam sana evlat nasip etmedi... Oğlun diye bas bağrına... İçi iyidir... Sen... Sen...-"devamını getirememişti sözlerinin... Başı yana düşerken, ağabeyinin elinin buz gibi olduğunu hissetmişti gözyaşlarıyla... Söz vermişti o an. Abdülkadir'i kazanacağına yeminler etmişti.

Ertesi gün musalla taşında bu defa yengesi ve ağabeyi vardı... Abdülkadir ise ortalarda bile yoktu... Dayanacak takati kalmamıştı ama ağabeyinin son isteğini düşündü. Zorda olsa ayakta durdu...

Defin işlemlerinden sonra üst geçidin altına koştu hemen... Abdülkadir birkaç arkaşıyla içtikleri maddelerin etkisiyle sarhoş gibi dolanıyordu orada....
-"Hadi amcam eve gidelim. Annen babanı toprağa verdik. Cenazelerine bile gelmedin-" deyip, kolundan tuttuğunda, kahkaha attı Abdülkadir..
-"Baksana dalgana... Şşş.. aiAnam babam öldüyse bayramımdır benim. Evi satarım... Paralarını çatır çatır da yerim... -" dediği an sinirli bir halde daha sıkı yapışmıştı yeğeninin koluna... Ve çekiştiterek evlerine kadar getirdi...

Abdülkadir, kapıları tekmeliyor... Bağırıyor... Amcasının elinden kurtulmak için herşeyi deniyordu. En sonunda evdeki bir bibloyu alıp amcasının başına sertçe vurdu... Seyit bey baygın bir halde yere düşerken, cüzdanını ve değerli neyi varsa alıp koşarak evden çıkmıştı Abdülkadir...

İlk gece okuması için eve gelen cami imamı Rahman hoca baygın halde bulmuştu Seyit bey'i... Ve yüzüne su serperek ayılttığında, onca acının üstüne birde yeğeninin yaptığını hazmedeyen adamın sinirleri boşalmış çaresizce ağlamaya başlamıştı...

-"Üzülme Seyit evladım... Cahil çocuktur.Şimdi anlamaz yaptıklarını. Çoook çektirdi rahmetlilelere.Hayatı burunlarından getirdi. Rahat yüzü göstermedi gariplere bilirim. Ama ben şunu da bilirim ki,sabırla her çiçek elinde sonunda açar... Sahip çık. Pes etme... Yeğenindir sonra daha çok üzülürsün-" dediğinde hak vermişti hoca efendiye...

O günden sonra adım adım peşine düştü yeğeninin... Kendisine el kaldıracak kadar terbiyesizleşsede, ağabeyinin emanetine sahip çıkmaya kararlıydı... Hem hoca efendi ne demişti? Sabırlı olması gerekti.... Kafası yerinde olduğunda Abdülkadir'in söz dinlediğini görmüştü bir sabah... Bu hoşuna gitti Seyit bey'in.... Demekki ilk hedefi yeğenini kötü arkadaşlardan, ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak olmalıydı...

O günlerde çok güzel bir çiçek alıp ağabeyininde yengesininde mezarının üzerine dikmişti. Çiçekçi açtığında mis gibi kokacağını söylesede, birtürlü açmamıştı çiçek...

O günden sonra Abdülkadir nereye gitmek istese Seyit bey'de yeğeninin peşinden gitmişti. İyilikleri, güzellikleri anlatmaya çalıştı hep yeğenine...

Ne kadar çabalasada, o yaşlı haliyle yetişemiyordu hızına. Ve Abdülkadir bir yolunu bulup kaçıyordu amcasından... Sonrası ise yine hep aynıydı... Üst geçidin hemen altında mesken tuttukları harabe yerde kendinden geçmiş halde bulurdu yeğenini... Kolundan tutup çekiştirmeye başladığında ise Abdülkadir vurmaya başlardı amcasına...
-"Bıraksana beni lanet herif... İşin yokmu senin?Defol git başımdan-" diye bağırırken, arkadaşları,
-"Fa ça lı.... Fa ça lı-" diye yaşlı adamla dalga geçercesine tezahürat yaparlardı Abdülkadir'e... En çaresiz anlarında ağebeyinin son sözlerini aklına getirir, yeğenini almadan asla eve gitmezdi....Ama yüzü gözü kan içinde kalırdı zavallı adamın.

Onlarca defa karakoldan almıştı yeğenini. İşlediği suçlar, ettiği kavgalar yüzünden. Evde değerli olan ne varsa satmıştı çoktan Abdülkadir...
Hanımından kalan hatıra takılarıda satmaması için evdeki tüm kapıları kilitler olmuştu çaresizce. Ne kadar çaresiz hissetsede bunun bir imtihan olduğunu düşünen Seyit bey ise sabırla, iyilikle davranmaya devam ediyordu yeğenine...

Bir akşam kapısı çalındı. Abdülkadir'in arkadaşlarından biri telaşla,
-"Amca yeğenini dövüyorlar... En az on kişi hemde... Yetiş yoksa öldürecekler-" dediğinde hayatında bir defa bile kavga etmemiş Seyit bey, koşup olay yerine gitmiş gözünü kırpmadan onca adamın arasına dalıp siper olmuştu yeğenine... Bir suç işlemişti Abdülkadir. Bu belliydi... Adamlar öylesine hırsla vuruyorlardı ki ellerindeki sopalarla...

Seyit beyin yüzü kan içinde kalmış, ama yeğeninin kaçmasına fırsat oluşturmuştu ona siper olup... Abdülkadir can havliyle, yüzü bembeyaz olmuş halde mahalledeki eski, yıkık dökük terkedilmiş ahşap eve saklandığında ise adamlardan birtanesi elindeki yanıcı maddeyle evi ateşe vermişti hiç acımadan... Abdülkadir'in tüm çıkış yolları alev alev yanarken, Seyit bey'e vurmayı da bırakmışlar, korkup kaçmışlardı...

Zaten çürümüş olan ahşap ev alev elev yanarken mahalleli toplanmış,
-"Yeğenim... Yeğenim içerde. Bırakamam onu orada-" diyen Seyit bey'i içeri girmemesi için tutmaya çalışıyorlardı... Biranda mahallelinin ellerinden kurtuldu Seyit bey... Ve biran bile düşünmeden daldı alevlerin arasına...
Ağabeyine verdiği sözü tutmalıydı...Abdulkadir'i kurtarmalıydı... Saçları daha ilk saniyeler de yanmış, canının acısıyla heryere bakmaya çalılışıyordu.Etrafını saran dumandan gözleri görmüyor, Alevler bedenine dayanılmaz acılar veriyordu... Bir karaltı görmüştü az ileride.... Sonra hiç düşünmeden alevlerin daha yoğun olduğu yere yöneldi... Yeğeni Abdülkadir'i can havliyle tutup, sürükledi dışarı doğru... Etinin yandığını, kokusunu duyuyordu... Mahalleli ahşap evin kapı tarafını azda olsa açmış, Seyit bey ve yeğenine bir çıkış oluşturmuşlardı...

Yeğenini dışarıya çıkardığında, bedeninde öyle ağır yanıklar oluşmuştuki. Canının acısına dayanamadı daha fazla... Olduğu yere yığılırken, mahalleli üzerinde hala yanan elbiseleri söndürmeye çalılıyorlardı... Ve birde kavgada aldığı bıçak yarasından oluk gibi kan akıyordu...

Gözlerini araladında göz yaşlarıyla ellerini tutan Abdülkadir'i gördü biranda...Bir hastahane odasında olduklarını anlamıştı. Ve ellerinin yeğeninin gözyaşlarıyla ıslandığını hissetti. Abdülkadir titreyen sesiyle,
-"Amcacım... Sen uyan yemin billah iyi bir insan olacağım... Senin başını yere eğmem birdaha... Ne olur gitme... Anam babam gitti sende gitme... Baba yarımsın benim...
Bilemedim kıymetini... Ne olur beni bırakma güzel amcam-" dediğinde gözyaşlarıyla, başını bir elin okşadığını hissetmişti...

Gözlerini açmış gülümsüyordu Seyit bey yeğenine... Sonra tahmin edin ne oldu? O kavgada aldığı yaralar, yangında vücdunda oluşan yaralar geçti Seyit bey'in... Hastahane'den yeğeni Abdülkadir'in omuzlarından güç alarak çıktı...
Abdülkadir o günden sonra hiç üzmedi amcasını... Kendisi için ölüme gözü kapalı giden bu adamı kaybetmekten okadar korktu ki o günden sonra...

Okula yeniden başladı ve amcasının desteğiyle kısa zamanda derslerinide toparladı... Boş zamanlarında amcasının en büyük isteği olan şehir takımının maçlarına gittiler birlikte... Sanki amca yeğen değil, baba oğul olmuşlardı... Abdülkadir hiç sözünden çıkmıyordu amcasının...Arkadaş gibi olmuşlardı adeta. Abdülkadir 'in lise'den mezun olduğu ilk gün gururla elinden tuttu yeğeninin... Ve ağabeyinin mezarına gitti... Diktiği çiçeklerin çok uzun zaman sonra ilk defa açtığını gördüğünde ise gözyaşlarıyla sarıldı yeğenine...
-"Abi sözümü tuttum... Bak oğlumuz mezun oldu... Diplomasınıda getirdi sana... Biliyormusun?Beni çok seviyor üstelik. Tüm kötü alışkanlıklarını bıraktı... Abi... Bende Abdülkadir'i çok seviyorum. Mevlam büyük bir sınavla verecekmiş bana evladı... Benimde bir evladım var artık... - "dediğinde ellerini öpmüştü amcasının....


Her çiçek bir gün açar... Sabır dostlar....İllaki açar..
 
  
 
Emeğine Sağlık Mehmet bey Paylaşıma Tskkrr...
 
    
Elinize sağlık. Paylaşım için teşekkürler.
 
    
Çok güzel bir paylaşım .Emeğinize sağlık Mehmet bey .Teşekkürler.
 
    
 
 
Üst Alt