BİLGİ Dört İncil hakkında

EFSANE GENC

Active Member
Nisan Forum Üyesi
Katılım
9 Nis 2020
Mesajlar
192
Tepkime puanı
58
Puanları
28
Yaş
37
Konum
Kayseri-Develi
DÖRT İNCÎL HAKKINDA


Aşağıdaki yazı, Abdüllah Abdînin 1288 [m. 1871] İstanbul baskılı, türkçe, (Îdâh-ul-merâm) kitabının başından alınmıştır: [Abdüllah Abdî bin Destân Mustafâ Manastrî, 1303 [m. 1885] de vefât etti. Türkçe (Îdâh-ul-merâm) ve arabî (Bürhân-ül-hüdâ fî-redd-i kavl-innasârâ), (Errisâletü-samsâmiyye) kitapları basılmıştır.]

Şimdi, hıristiyanların din kitabı olan, dört İncîl, Cebrâîl aleyhisselâm vâsıtası ile, Îsâ aleyhisselâma gökten inen hakîkî İncîl değildirler. Çünki, Îsâ aleyhisselâm semaya çıktıktan sonra, dört kimse tarafından yazılmış tarih kitaplarıdırlar. Bunlardan biri (Metta)dır. Bu adam, Havârîlerden imiş. Ahbâblarından, arkadaşlarından bazılarının arzusu üzerine, Îsâ aleyhisselâmın semaya urûcundan oniki sene sonra (Mîlâd-i Îsâ) isminde bir kitap yazmıştır. Bu kitap, Îsâ aleyhisselâmın dünyaya gelmesini anlatan bir tarihtir. İkincisi (Markos), Îsâ aleyhisselâmı hiç görmemiş ve Havârîlerden işittiği sözleri ve hikâyeleri, urûcdan yirmisekiz sene sonra yazmıştır. Üçüncüsü, (Luka) dedikleri adamdır. Bu da, Îsâ aleyhisselâmı görmemiş, Havârîlerden işittiklerini urûcdan otuziki sene sonra, İskenderiyyede yazmıştır. Dördüncüsü, (Yuhannâ)dır. Bunun Havârîlerden olduğu söyleniyor. Urûcdan kırkbeş sene sonra, Îsâ aleyhisselâmın hayatını, tarihini yazmıştır. Allahü teâlânın gönderdiği, İncîl kitabı tek bir kitaptır. Bu hakîkî İncîlde, birbirine uymayan ve hâdiselere ters düşen bir şey olmadığı muhakkaktır. Hâlbuki, bu dört İncîlde, birbirine uymayan ihtilâflar doludur.

Kur'an-ı kerimde, Îsâ aleyhisselâmın öldürülmediği, asılmadığı açıkça haber veriliyor. Bu dört tarih kitabında ise, katledildiği açıkça yazılı olduğundan, Kur'an-ı kerimin bildirdiği, Allah kelâmı olan İncîlin, bu dört tarih kitabından başka olduğu anlaşılmaktadır.

Bu kitaplardaki hikâyelerden bir kısmını Îsâ aleyhisselâmdan işitmedikleri, urûcdan sonra yazdıkları, hem kitaplardan anlaşılıyor, hem de papazlar söylüyorlar. Meselâ, Îsâ aleyhisselâmdan, mahbûs iken ve öldürülürken, naklettikleri sözler böyledir. Bu sözlerin asl İncîlde bulunmadığı, Allah kelâmı olmadığı meydandadır. Bu gibi, daha nice misâllerin, bu dört İncîlin Allah kelâmı olamıyacağını gösterdiğini, İmâm-ı Kurtubî (Kitâbül a'lâm fî beyan-ı mâfî-dîninnasârâ minel-bid'i vel-evhâm) kitabında ve İbnül Kayyım-ül-cevziyye (Hidâyetül hıyârâ fî-ecvibetil yahudi vennasârâ) ve Sü'ûdî hazretleri (Ettahcîl min-harfil İncîl) kitaplarında ve Taşköprülü Ahmed efendi ve Kâtib Çelebî, meşhûr kitaplarında yazmışlardır.

Bugün, hakîkî İncîl mevcut değildir. Hıristiyanların elinde bulunmadığı gibi, müslümanlar arasında da böyle bir kitap yoktur. Hattâ, papazların çoğu, semadan inen bir İncîl bulunduğunu inkâr ediyorlar. Bir rivayete göre, yahudiler Îsâ aleyhisselâmı katledecekleri zaman, İncîli ateşte yaktılar. Yâhut, parçalayıp, ortadan kaldırdılar. O zaman, İncîl yayılmamış idi. Çünki, Îsâ aleyhisselâmın peygamberlik zamanı üç sene kadar olup, îman edenler de pek az idi. Bunların çoğu da, köylü olup, okumak, yazmak bilmiyorlardı. Yâhut, mîlâdın üçyüzyirmibeş senesinde telef ettikleri İncîller arasında, bunu da, bozuk zannederek, imhâ etmişlerdir. O zaman birbirine uymayan kırk, elli İncîl kitabı vardı. Her birine inananlar arasında mücâdele oluyor, çok kan dökülüyordu. Aryüsün mahkemesi esnâsında, bunlardan dördünü intihâb ederek, diğerlerini men ettikleri, kilise tarihlerinde yazılıdır. Bir ingiliz papazı, yasak edilmiş İncîlleri arayıp, bulduklarını ingilizceye terceme etmiş, bulamadıklarının da ismlerini yazarak, 1236 [m. 1820] de Londrada tab' edilmiştir. (El-cevâib) gazetesinin kâtibi Ahmed Fârisî efendi, bunu arabîye terceme etmiş, İncîl denilen kitapların ismleri (Samsâmiyye) kitabımıza ilâve edilmiştir.

Hıristiyanlar, bu dört İncîlin ve (Tevrât)ve (Zebûr) dedikleri ellerindeki kitapların semadan indiğine inanıyorlar. Bu dört İncîlde, Îsâ aleyhisselâmın sözleri olarak bildirilenler, şüpheli ve (haber-i vâhid) olup, (mütevâtir) olmadıklarından, aslâ senet olamaz. Markos ve Luka ise, Pavlosun talebeleri olup, Îsâ aleyhisselâmı hiç görmemişlerdi. Pavlosun da, Îsâ aleyhisselâmı görmediği ve semaya urûcundan sonra, meydana çıkarak, (Îsâ bana semadan tecellî etti) dediği, (Kitap-ı mukaddes)deki, (Resûllerin amâli) kitabının dokuzuncu faslında, Luka tarafından yazılıdır. Bunların, Havârîlerden işittikleri hikâyeleri yazmış olduklarına da, inanılamaz. Çünki, kendilerine haber verenlerden hiçbirinin, ismlerini ve hâllerini bildirmemişler, Îsâ aleyhisselâmı görmüş ve kendisinden işitmiş gibi yazmışlardır. Tarihçiler, böyle yazılara yalan ve iftirâ demektedir. Meselâ, Îsâ aleyhisselâmı yahudiler yakalamaya geldikleri gece, yanında bulunan onbir Havârînin kaçtıkları ve reîsleri olan (Petrus)un da, uzaktan gözeterek, Îsâ aleyhisselâmı götüren yahudilerin arkasından, hahambaşının hânesine kadar gittiği ve korkudan, firâr ettiği, (Metta)nın yirmialtıncı ve (Markos)un ondördüncü bâblarında yazılı iken, dört İncîlde, yahudiler Îsâyı tutup, şöyle böyle yaptılar. O da, şöyle böyle cevap verdi şeklinde, görmüş ve işitmiş gibi yazmışlardır. Böyle yazıların, yahudilerden işittikleri yalanlar ve iftirâlar oldukları meydandadır.

(Îsâ, üç gün sonra mezardan kalkıp, başına gelenleri anlattı. İncîllerde yazılı olanlar, yahudilerden işittikleri değil, Îsânın haber verdikleridir) denirse, yahudiler astıkları, öldürdükleri kimseyi mezara koyarken, bunun Îsâ olmadığını kendileri de anlamışlar, başkalarının anlamamaları için, kabirden gizlice çıkarıp, başka bir mahalle defnetmişler, (Havârîler gelip mezardan çaldılar) şeklinde yalan ve iftirâ etmişlerdir, sözü, bu düşüncenin yanlış olduğunu göstermektedir. (Mezardan kalktı) sözünün doğru olmadığını kendileri de bildiriyor. (Markos)un kitabının son bâbında (Îsâ, ihyâ edilip, evvelâ Mecdelli Meryeme göründü. O da gidip, Havârîlere haber verdi. İnanmadılar) yazılıdır. Meryemin dahî bunu bostan bekcisi zannettiğini, (Yuhannâ), yirminci bâbında yazmıştır. (Îsâ, başına gelecekleri ve üç gün sonra mezardan kalkacağını, Havârîlere evvelden haber vermişti) denirse, Meryem, Îsâyı gördüğünü haber verince, şüphe etmezlerdi. Hattâ, mezar başına gelip kalkmasını beklerlerdi.

[Bugün, bütün hıristiyanlar, İznik meclisindeki papazların kabûl ettikleri dört kitabın, semadan inen İncîl olduklarına inanıyorlar. Yuhannâ İncîlinde yazılmış olan (Teslîs), dinlerinin esasıdır. Yâni Îsâ tanrıdır veya tanrının oğludur diyorlar. Ebedî olan tek tanrı, onu çok seviyor. Onun her istediğini yapıyor, yaratıyor. Bunun için, herşeyi Ondan istiyoruz. Ona ve onu temsil eden putlarımıza, bu niyyet ile yalvarıyoruz. Tanrı ve oğul, çok sevilen kimse demektir, diyorlar. Tanrının oğlu demek, tanrı onu çok seviyor demektir, diyorlar. Böyle inananlara (Ehl-i kitap) denir. (O da, ebedîdir. Herşeyi yoktan var ediyor) diyen hıristiyanlar, (Müşrik)dir. Muhammed aleyhisselâma inanmadıkları, müslüman olmadıkları için, hepsi kâfirdirler.]
 
  
 
Emeklerin için çok teşekkür ederim...
 
    
Emeğinize sağlık, paylaşım için teşekkür ederiz..
 
    
Emeğinize sağlık ...
 
    
 
 
Üst Alt