Güzel Hikayeler BU NASIL BİR AHLAK

mehmet alii

THEME MAKER
Nisan Forum
Katılım
24 Nis 2014
Mesajlar
609
Tepkime puanı
554
Puanları
93
*Hocamızın biri Uhud dağına bakarken kardeşlerine sorduğu şu soru beynimde şimşekler çaktırmaya yetti..*
1f62d.png
1f62d.png
1f62d.png
1f622.png
1f622.png
1f622.png
1f62d.png
1f62d.png
1f62d.png

Bu hocamız Uhud dağına uzun uzun bakıp sormuş;
*"-Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?.."*
Cevap yok..!
Tekrar etmiş..
*"-Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?!!!"*
Sonunda cemaat mensupları mahçup bir şekilde;
*- "Bilmiyoruz hocam.."* demişler.
İşte o an her birimizin Beynini sarsacak, Kalbimizin titretmesini gerektirecek şu kelâmlar dökülmüş dilinden..
*-"İnanın bunu bende bilmiyorum..! Aslında hiç kimse bilmiyor. Çünkü, bu asla İslâm tarihinde de yazmaz..!"*
-"O okçular kimdi?.. Öz çocukları da bilmez, karıları da bilmez. Çünkü *Ashab-ı Kiram* kimseye söylememiş, saklamış!.." *(Radiyallahu Teala Anhum Ecmain..)*
"Hatta ve hatta yıllar sonra *Cemel, Sıffın* gibi hadiselerde birbirlerine ters düştükleri vakitlerde bile, ağızlarından bu konu hakkında hiçbirşey çıkmamış;
*- "Sen zaten Uhud'da da tepeyi terketmişlerdendin..!"* Yollu hiç bir şey dememişler!
*"Orada dahi birbirlerini hataları ile vurmamışlar."*
*Ya Rabbi..!*
*Bu nasıl bir Ahlâk..?*
Bizler Uhud'un aslında bir yenilgi değil zafer olduğunu yeni anladık..
*Bu ne muazzam edeb..!!??*
Birbiri hakkında konuşmak için en ufak bir fırsatı kaçırmayan, hatta; *"Ne yani..?! Olanı söylüyorum, benim niyetim temiz"* diye nefsini aldatıp, en ufak bir fırsatı kaçırmadan, *ağzından kardeşinin ölü etinin kanlarını akıtan* bizlerin; buradan alacağı çok ders var..!
*Hele ki şu mübarek ayda..!?*
Şu sözleri mıhlayalım gönlümüze..
Ve şeytanın bize her yaklaştığı an tekrar edelim;
*-"Hayatında kimsenin ayıbını örtmemiş biri; Uhud Şehidi Hz. Hamza (ra)'ha, ne yüzle Fatiha okuyabilir ki..!?"*
*Ah..!*
Bu *Ramazan-ı Şerif* ellerimizden kayıp gitmeden artık bunların idrâkına varalım kardeşlerim!..
Çünkü Oruç öyle bir ibadettir ki; bize anlatmak istediği en son şeydir, *"bedenin aç kalması..!"*
*Onbir Ayın Sultanının gâyesi; Elimize, Dilimize, Kalbimize ve Ruhumuza, tutturabilmektir Orucu..!*
İki kadın düşünün..
Çöl sıcağında oruç tutuyorlar, öyle bir hâle geliyorlar ki; susuzluktan neredeyse ölmek üzereler.
Onların bu hâli, *Rasûlüllah (sav) Efendimize* bildiriliyor.
Bildiriliyor da;
- Kuşu ölen çocuğa *başsağlığı dileyen..*
- Deve sağan kişiye; *"Tırnaklarını kes hayvanın canı yanmasın!"* diyen..
- Köpek cesedinde; *"Ne güzel dişleri var!.."* güzelliğini bulacak kadar, *nâif ve zârif* olan *Peygamberimiz (sav),* o iki kadından yüz çeviriyor.
*Sahâbe şaşkın..!*
İsrarla söylenilince, o iki kadını çağırtıyor ve kusmalarını emrediyor.
Kadınlar herkesin gözü önünde, ağız dolusu irin ve kan kusuyorlar..
*Sahabe daha da şaşkın..!*
Bunun üzerine *Peygamberimiz* onlara bakıp şöyle buyuruyor;
*- "Bunlar, Allah’ın helâl kıldığı şeylerden uzak durarak oruç tuttular, ama Allah’ın haram kıldığı şeylerle* (gıybet ve dedikodu ile) *oruçlarını açtılar. Birisi diğerinin yanına gelip oturdu ve insanların etlerini yemeye başladılar."*
(Ahmed bin Hanbel/Musned)
*Rabbimiz..!*
*Şehr-i Ramazanımız* bizden şikayetçi olmasın, oruç bizden şikayetçi olmasın!..
*Rasulullah'ın* dili ile tastiklenmiş *"kardeşinin ölü eti ile"* orucunu açanlardan olmayalım..!
Öyleki; *Uhud'da, Ayneyn Tepesini* terk eden okçuların isimleri *Sahâbe* arasında gizlendiği misâlindeki gibi, biz de birbirimizi öyle örtelim ki; bunun hürmetine ahirette, *Rabbimiz (cc.cş) Hazretleri de,* kimsenin bilmediği nice günâhlarımızı *örtüp, açmacağını umalım!*
Birbirimizi çekiştirmek, *"yahu olanı söylüyoruz.."* demek zaten *gıybettir.* Olmayanı söylersen *iftira* olur.
Bizler öyle olgun başaklar olalım ki, *Hakkanî düşünce eğsin başlarımızı..*
"- Acaba affolundum mu..?"
"- Acaba bu imtihan başıma gelse ben ne yapardım..?"
"- Hakkında konuştuğum kişi Cehenneme girse, benim Cennette yerim mi artacak..!?"
"- *Rasulullah* mahşerde *"Ümmetim!.."* diye haykırırken, ben *kime kusuyorum* bu kini..?!" diye, kendimizi sorgulamalıyız.
*Sorgulamalıyız ki;*
Hz. Vahşi ile Hz. Hamza'nın, *"el ele tutuşarak"* gireceği Cennetten, biz de bir pay umabilelim..!
*Hayat kısa, yol çetin..!*
Gelin, insanlara güler yüz, *kendimize hüzünlü kalp ile,* yalnız kendi günâhlarımıza adapte olarak; *öyle büyük tevbeler, öyle güzel istiğfarlar, öyle hoş zikirler* ile uğraşalım ki;
- Orucumuz, Hakk'ın Razı olacağı oruç..

- Ramazan'ımız onunla mübârek olsun..!





 
  
 
Emeğinize sağlık, paylaşım için teşekkürler.
 
    
Emeğinize sağlık paylaşıma teşekkürler...(.*Onbir Ayın Sultanının gâyesi; Elimize, Dilimize, Kalbimize ve Ruhumuza, tutturabilmektir Orucu.)
 
    
Emeğinize sağlık ...
 
    
 
 
Üst Alt