Bir Tevekkül İliştir Kalbime Ey Rabbim

*Azra*

VİP ÜYE
Özel Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
667
Tepkime puanı
33
Puanları
28

Bir Tevekkül İliştir Kalbime Ey Rabbim

nmjztegmuk7.jpg



Ilık bahar rüzgârları gibi ferahlatsın yaralarımı.
Sürüklesin sonbaharı, eylülü hatta hüznü bile.
Ben ikindi vaktinin yorgun tutsağıyım.
Uzayan gölgemle birlikte kısalan ömrüm,
kızıllaşan gökyüzüne dalmış sönük gözlerim var.
Muhtaçlığımı, acizliğimi katıp duama bir tutam tevekkül istiyorum
Rabbim; bakışlarıma, yitiklerime, kaybedişlerime.

Bir tevekkül istiyorum Rabbim; gözlerimin kapandığı yer umut, açıldığı yer Allhu Ekber!


Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!


Suskunluğumun adı olsun. Ayaza çekmiş gecelerimin sızılarını sustursun önce. Dindirsin bütün hesaplarımı, kavgalarımı, anlamsız gürültülerimi. Sakin ve suskun bir teslimiyette bulayım âlemin huzurunu. Biliyorum, sessizlik gecenin üzerinde bir yük değildir sadece. Her kalem kâğıtlara önce sessizliği yazar ve her sessizlik önce aşka bular kendini. Meryem suskunluğuna bulanmış aşk-ı tevekkül istiyorum senden ey Rabbim. Yalnızca senden ve yalnızca senin aşkını istiyorum. Bir inşirah, bir genişlik, bir tevekkül… Kalemimin ilk hecesi sükût, son hecesi Nûn…


Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!


Tebessümler bıraksın yüzümde. Baharı bekleyen tohumlarım filizlensin kalbimin otağında. Ufak bir çocuk saflığıyla bürünsün duam ellerime. Gözyaşlarım beklediğim muştularımı beslesin. Bir tevekkül bahşet ey Rabbim gönlüme, duama, sabrıma. Yeni bir dirilişi müjdeleyen bir bahar örülsün hayatıma. Gözyaşlarımın dilini bilen sensin, tut kelimelerimin niyazını, tut ellerimi, tut beni ey Rabbim ve bir tevekkül kondur yüreğime…

Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!


Armağanım olsun. Yağmur damlası gibi usulca ıslatsın çatlamış ruhumu. Bütün dayanaklarımı ve bütün tutamaklarımı bırakıp ardımda senin sağlam ipine sarılayım sımsıkı. Seni bulayım hep aramaklarımda. Titresin kalbim ismini her duyduğumda. Şah damarı yakınlığında değsin alnım secdeye. Atmasına izin verdiğin kalbim senin aşkınla atsın. Senin isminle başlasın başlamaklarım. Ben aceleye meyyal gönlümle hicretini tamamlayamayan bir muhacirim. Ellerim boş, boynum düşük, dizlerim titrek. Bir tevekkül istiyorum Rabbim; sana giden yollarımı açan, yüreğime bir fetih, hasretlerime bir vuslat… Fazlından bir tevekkül istiyorum ey Rabbim beni sana bağlayan, yalnız sana, sadece sana.


La ilahe illallah
 
  
 
Yolunda Ağlamayı Gülmekten Sayarım


zqp8413wk0j.jpg


Gülüşünden ilham almak yakışır ümmetine
Ağlamak ise yakışmaz gül tenine
Gülmek demek gülden gelir bence
Gül yüzüne gülmek yakışır efendim,

Ağlamak bize sen gül efendim
Ben ağlarım
Yolunda ağlamayı gülmekten sayarım.
Şimdi gözümde yaş günahlara kefaretmi bilmem
Sefil halimle adını anmak kurtuluşa vesilem
devrinde olsam,

Olsamda ayaklarına kapansam
gül tenine yüz sürsem,
Ellerinden öpsem.

Sen gül Efendim
Ben ağlarım


Yolunda ağlamayı gülmekten sayarım
Küsürlük ömrümde ne etsem az gelir
Sensiz yaşamak zeval getirir cefa verir
Sensiz dünya ağlamaya gebedir
Bir damla gözyaşına can verilir.sen gül Efendim
Ben ağlarım.


Yolunda ağlamayı gülmekten sayarım
Çare aradım aradımda bulamadım
Sözlerinden başka merhem yok gül yüzlüm
Saadet sende güzellik sende
Sensiz dünya boş hemgame sen gül Efendim.
Ben ağlarım


Yolunda ağlamayı gülmekten sayarım
Ah çekerim ömrüm uzadıkça
Bilmem ulaşabilirmiyim ravzana
Günahkar bedenim daim hasta
Umudum Rabbim,

Kurtuluruz inşAAllAh
Sen gül Efendim.
Ben ağlarım.
Yolunda ağlamayı,gülmekten sayarım

Mustafa Vural..
 
    
Aşk Kuyularına Düştüğümsün Uğrunda


ah0auyqnyaz.gif



Aşk kuyularına düştüğümsün uğrunda


Kalbim tir tir titriyor, sevdanın soluğuyla


Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm,


Aşksın! Diriliş soluğumsun! Solmayan gülüm!


Kim deva verir söyle bu garib aşığa?


Kim yüzüne bakar, çağırıp ta yanına?


Ellerim boş… Ama ya kalbim?


Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Al! Bütün herşeyim, ruhum, senindir senin!




Yeşil bir yoldayım sanki seninle


Ey Efendim! Rüya bu her seferinde


Kulaklarım sağır sana, ellerim bomboş


Öyle bir hal aldım ki, yüreğim sarhoş.


Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm!


Yok mu bu sevdanın vuslatı? Yok mu?...


Yok mu sana kavuşmak? Yüreğime yok mu?...


Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Söyle koşayım sana, kabul buyur kulunu




Keşke Habil olsa idim senin yolunda


Kabillerle boğuşsa idim, uymasa idim onlara


Ey Aşk-ı Kebir! Sevdam, tek sana


Ağrısı gönlümün, soğuğu tenimin,


Ve seninle dolu aklım, beynim herşeyim


Özler gönül seni, bak! Sığmaz kabına


Sensiz ne bu dünya, ne de cennet yetmez ki bana


Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm!


Sen yok isen, dert banadır hicran bana




Yurdunda aşkın, kaldım ki sensiz


Öyle kaldım ki, yapayalnız, çaresiz


Yok mu garibe, çöldeki gül kokusu?


Ah efendim! Bilsen, sensin bu acizin umduğu


Kokusunu taa 1400 seneden hissedildiği, Emin!


Yeter ki sen gel, bak hazırdır zemin


Ey Arz! Ey Arş! Sevinin sevin!


Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Yüzyıllardır, bir bahar için, tükendi bu acizin




Bir devir ki senin devrin, hiç yaşanmamış...


Bir ben varım ki, bir ben, seni hiç bulamamış,


Yüzyıllardır derdine, kederine, deva aramış


Gör Ey Sevgili! Gör, En Sevgili!


Kalbim, seninle dolmuş, sensizlikle boş kalmış


Ağlamak bir parçam artık, bırakılmamış


Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Ağlıyor içimdeki çocuk, unutulmuş, dışlanmış




Yazısı alınlar yakar, senin sevdanın,


Elin güneşi soğutur, bir baksan kayar yıldızlarım


Soğutsun ellerin güneşim, kaydırsın gözlerin yıldızlarım


Öyle bürünmüş ki toprağa ruhum,


Sorma sevgili! Sensiz, ne cezirler yaşarım


Ne umrumda güneşim, ne de kayan yıldızlarım


Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Banane ki borandan& doğuştan sensizliktir tek yaram




Dudaklarım kurudu aşkının susuzluğundan


Kalbimin acısı, sağları toza vuruyor


Nasıl ölmem sensiz? Cezayı al kulundan


Ruhum kuruyor, dibe vuruyor, acı çekiyor


Senin o eşsiz aşkından, o kutlu sevdandan


Zindan karanlıkları girdi aklıma, umutsuzluklarımdan


Yıldızlarım, kirpiklerimi, gözyaşlarım kurumadan kanatıyor


Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Senin bu beden, bu ruh, adım, adın ile yanıyor!!!




Çıldırtıyor senin bendeki aşkın, yanar bağrımda


Avare dolaşıyorum sensiz ıslak sokaklarda


Özlem, kalbime vuruyor, yıkanıyor kanımla


Dudaklarım kurumuş, o gaflet uykusunda


Kabuslar rüyalarım oldu, sensizlik kuyusunda


Ukbası yok bu kölenin, mevsimi fani dünyada


Baharsız, çiçeksiz, yağmursuz, bulutsuz, kapkaranlıkta


Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Sensin sevincim, korkum, sensin üzüntüm




Kanserli artık ömrüm, ölümlü, gafletli,


Biliyorum öleceğimi, biliyorum naçizliğimi


Sevgili! Maşuğum, aşkım, gönlümün dilberi!


Sensiz haram zaten ömrüm, bırak aşsın çizgileri


Doğmayan bir güneş, aykorkusuz bir kalbi,


İmansız gönlü, sevdasız, kurak bedeni,


Neyleyesin sevgili alsın artık RABBİM, bendimi


Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm


Bırak korksun gönlüm, kan kussun gözlerim, anlasın sevgini




Kelimelerim yersiz, gönlüm kimsesiz


Kaçsa nereye kaçsın ruhum? Neylesin sevgilisiz?


Aşk Memba Haya Rahmet Merhamet ki, kesintisiz


Kazıyorum kendi kuyumu, haykırıyorum;Seni sensiz, hadsiz


Ey yar! Sultan-ı kebir! Ey bu kölenin sahibi,


Sensiz neyler bu gönül? Kime gider? Ne söyler? Dilsiz




Gel ey hüznüm gel ki yüzyıllardır hasretlenen yüzüm, son bir kez seninle gülsün
 
    
Yaralarda Çiçek Açar

ihp7abhwszr.jpg


İNSAN EZELDEN yaralıdır.
İlk günah nasıl Havva anamız ile Adem babamızı yaraladıysa,
soyundan gelen herkes de elleriyle yapıp ettikleri ile yaralıdır.
Yara sürgündeki insanın kaderi,
Rabbinden kopuşu, arzda debelenip duruşu,
dünya denilen hayvanat bahçesinde kafesinde tutsak oluşu.
Yara, sevgilinin yüzündeki peçe, görünmez oluşu,
rızasının bilinmeyişi, vuslatın bir türlü gerçekleşmeyişi.
Yara, özlem içinde kavrulan bir yüreğin ellerinden iş beklenişi,
ucu bucağı bilinmez bir mesafede duraksız say edişi,
ab-ı hayatı arayışı, aşkın susuzluğunu kesecek zemzeme bir delik,
bir menfez bulamayışı.
Yara, insanı yare götüren yolun başlangıcı.

İnsan yaralı kalmalıdır.
Zira onu hareket ettiren, aratan, susatan,
koşturan, işlettiren, amel ettiren bizzat yarasıdır.
İnsan, incinebilir olduğu için savaşması değerlidir.
İnsan, ömrü kısa olduğu için hayatını vakfetmesi değerlidir.
İnsan sevdasına erişmek elinde olmadığı için sevmesi değerlidir.
İnsan öldüğü için hayatı değerlidir.
İnsan fakir olduğu için kalbini hediye etmesi değerlidir.
Aczi yüzünden kıyamı ve mücahedesi değerlidir.
Muhtaç olduğu için vefası değerlidir.
Hiçbir şeye sahip olmadığı için emanete sahip çıkması değerlidir.

Geçmişinden yaralıdır insan; özlediklerini geri getiremez.
Hayallerindekilere ellerini uzatıp dokunamaz.
Onlara bir selam dahi gönderemez.
İstikbalinden yaralıdır insan; akıbetini bilemez.
Sevdiklerini tutup baki edemez.
Varlıkla yaralıdır insan.
Eline dolan suyu tutup benim diyemez.
Yoklukla yaralıdır insan.
Boynu bükülmezse nefis, çiçek olup yüzünü güneşe dönemez.
Kozasına sıkışıp kalmaz, ve bundan rahatsız olmazsa,
nazenin kanatlar bitiremez.
Karanlıkta kalmazsa, ruhunun köklerini yavaş yavaş genişletemez.
Günahla yaralıdır insan.
Unutup hataya düşmezse,
mahcubiyetin al yanaklı güzelliğine erişemez.

Ağrısı insanı maksuda eriştirir.
Ağrıyan bir ayak yürünecek yollara özlem getirir.
Ağrıyan bir diş leziz taamlara özlem getirir.
Ağrıyan eller işlenen nakışlara özlem getirir.
Ağrıyan bir göz ustalıkla resmedilmiş manzaralara özlem getirir.
Ağrıyan kulaklar sevgi sözcüklerine,
ruhu sağaltan bir ezgiye özlem getirir.
Ağrıyan bir baş hikmetin pınarlarına,
tefekkürün dumanlı zirvelerine,
bilmenin ve tanımanın lezzetine özlem getirir.
Ağrıyan bir yürek En Sevgilinin bağrında dinlenmeye özlem getirir.
Ağrımız en büyük nimetimizdir.

Yarasıdır insanın yol azığı, beslendiği çıkını, biriktirdiği dağarcığı.
Her ne güzellik varsa iki dudaktan dökülen,
yaralı bir sadrın mahsulatındandır.
İnsan gariptir,
insan yalnızdır,
insan anlaşılmazdır,
insan karmaşıktır,
insan yoksuldur,
insan acizdir,
insan aşıktır.

Dilinden kimsenin anlamadığı,
özünden kimsenin haberdar olmadığı,
yarasına kimsenin deva bulamadığıdır insan.
Kimse bulamasın da yalnız Rabbi buluversin insanı istenmiş de,
bir gizli mahfaza koyulmuştur insan.
Sevgilisi onu buluncaya kadar
yapayalnız bırakılmış bir minik bebek gibi ağlar durur da,
kim gelse susmaz, kim ne verse haz etmez, kim ne söylese huzur bulmaz.
Zira huzur O’nun huzurunda olmaktır.
Bize nazarını O tevcih etmelidir.
Yoksa susmayız,
yoksa durulmayız,
yoksa iflah olmayız.
Aman yaramıza O’ndan gayrı dokunmasın!

İnsan sevdiğine akıttığı kanı ile layık olur.
Sevgilinin gölgesi her vurduğunda yüzüne bir çizik daha atar kalbine vuslat.
Sızladıkça yürek çentik çentik bir adım daha yaklaşılır menzile.
Aşkın sunağında boynunu seve seve uzatır insan.
Bıçak kestikçe kat kat yeni dünyalar açılır önüne,
yara derinleştikçe safha safha gölge asla inkılab eder.

İnsan Yar’ine döktüğü gözyaşı ile erişir.
İnsan Rabbine yakarışı ve sızlanması nispetinde vasıl olur.
Özlem dolu gönlün ah-u eninidir ki insana Rabbin meveddetini celb eder.
Yalnız aşktır ki sizi Rabbin sinesine gömer.
Yalnız ALLAH’tır ki sevdalılarının serzenişlerine bigane kalmaz.
Şüphesiz ki hiçbir sevgili ALLAH gibi sizi sarıp sarmalamaz.
Burası naz makamıdır.
Aşktan öncesi de,
vuslattan sonrası da,
yoktur ehl-i naz ve niyaza.
Aşk yaralar, aşk yarada çiçek açar.
Dileyen dilediği kadar sızlanmakta özgürdür.
Burada tüm sızlanmaların karşılığı bihakkın verilecektir.
“Ya Rabb, gel artık” diyenin haddi aşması burada affedilecektir.
Burada sabırsızlık eden gayrın sabrından üstün tutulacaktır.
Zira hayırlı şeyde acele edilir.
Vedud’u görmekten hayırlı bir dilek var mıdır?
Onun tek bir dokunuşu tüm yaralara kafi gelecektir.

İnsan ancak
yarasından akan kan damlalarını takip ederek Yar’ini bulacaktır.
Yahut Yar kendisine acıyarak son damlayı akıtmadan peçesini açacak
ve şavkını insanın dağdan büyük kalbine vuracaktır.
Yaramız şansımızdır.
Ey Sevgili, sensizlikle yaralıyız,
görmezden gelme, bak yüzümüze!
 
    
Beni Sen Sevdin
hdvaeeohc8w.jpg



Rabbim gerçek manada beni sen sevdin.
Niceleri ise sever gibi göründü.
Ama daima, kendilerini sevdiler.
Çünkü âcizdiler, fâniydiler. Kendilerine bile yetemediler ki, bana yetseler.


zu2b8evk320.gif

Hepsi Sana borçluydu varlığını.
Hepsinin bir canı vardı.
Ve onlar, kendi canları yanmadıkça, anlayamadılar acıyı.
Anlayanlar da zaten, kendilerince bir mânâ çıkardı.

zu2b8evk320.gif



Sen varsın hakkıyla bilen beni.
Her şeyimle bilen, her şeyimle seven, bir tek Sen.
Sevdiğini biliyorum, zira sevmemiş olsaydın, o kadar kendinle meşgul etmezdin beni.
Sevmemiş olsaydın, aratmazdın böylesi.

zu2b8evk320.gif



Sen sevmemiş olsaydın, sevebilir miydim ki Seni?
Sen canımın Cânânı. Sen'in sevginde vefâyı idrak ettim ben.
O eşsiz vefâna, karşılık vermekten âciz oldum her zaman.
Seni, Senin beni sevdiğin gibi sevmekten âcizim.
Zira Sen yaratansın, ya ben?
Ben, kul olmayı bile beceremeyen.

zu2b8evk320.gif



Yalnızca Sendeydi tatmin. Sadece Sende.
Bir Sen yettin bana.
Kimselerle yetinemedim.
Acı çekmeyi sever oldum Senin izninle.
Dertlerin içinde gizlenmiş nice derman buldum.


zu2b8evk320.gif


Sevdirdiğince sevdim Seni.
Buldurduğunca buldum.
Bir Sen varsın Bâkî olan.
Geride ne varsa fâni.
Bütün varlıkların hepsi fâni.
Kimi güzel, kimi çirkin, kimi vasat, ama işte her biri fâni.
Dallardaki çiçekler, göklerdeki bulutlar, çöller, pınarlar hep fâni.
Seraplar ve gölgeler fâni.

zu2b8evk320.gif



Çöllerde kalmayı sevdim Seninle.
Yalnızdım, kalabalıklar içinde.
Her şeyde Senin sanatını görmeyi sevdim ben.
Herkeste Senden bir tecelli bulmayı sevdim.
Yıldızlarda nûrunu, güneşte nârını, ateşte hârını bulmayı sevdim


zu2b8evk320.gif
 
    
Garip Gönlüm Bir Sevdaya Bağlandı


tslhq3k56xp.jpg


Garip Gönlüm Bir Sevdaya Bağlandı..!

Özü bir,sözü bir,
Yaralı gönlüme verdiği şifa bir,
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı...


Yüreklere akışı başka,
Kalbimi yakışı başka,
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı...


Kara zindanlara atsalar da beni,
Issız adalara sürseler de beni,
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı.


Peygamberden gelmiş özü var,
Beni benden alan sözü var,
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı...


Gündüzüm O,gecem O,
Muhabbet kapısını açan O,
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı...


Özüm bağlandı özüne,
Sözüm bağlandı sözüne,
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı...


Kalbimdeki bütün sevgi şarkıları O'na yazılmış,
O'na ulaşmak için sadece bir tövbe lazımmış,
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı...


Öyle bir Sultan ki,
Nice gönülleri kendine bağlar,
Bir bakışıyla yüz binler ağlar...!
Garip gönlüm bir sevdaya bağlandı..!
 
    
Kalbin İlk Gözyaşı Hayy!

esxaweoykrt.jpg



Kalbin ilk gözyaşı Hayy!
Kalbinin ışığı yüzüne vuruyor…
Hiç konuşmadan oturuyoruz bahçedeki taş havuzun kenarında…
Tahta çitlerle çevrili bahçede yüzlerce çiçek
ve üzerimizde o koskocaman gökyüzünde sallanan milyonlarca yıldız…
Birdenbire çıkan rüzgâr havuzun yosun tutmuş yüzeyini dalgalandırıyor…
Teni ürperiyor suyun…
Beyaz nilüferler yer değiştiriyorlar suyun karanlığında…


Havuzun kenarında beyaz bir güvercin bekliyor…
Fısıldıyor zihnime: “Kalbini aç ona, haydi durma…
Kalbinde olan senin yüzünün ışığıdır
ve bu dünyayı felaketlerden kurtaracak o nurun içinde yazılı olan saklı sözcüktür…”


Öteki gece, hayatın ışığına düşmandır…
Şu an mutlu olduğumuz bu huzurlu gece değil, öteki!
Hani sürekli bir karmaşa içinde yaşanan, ayaklarımızın altında toprağın artık görünmediği,
üzerinde olması gerekenden daha fazla asfalt, beton,
bina, insan ve aracın olduğu o sevgisiz şehir…
Ve o şehrin üzerinde dolaşan elektrik yüklü manasız sözler…


Kalbin içi sessizdir…
Kelimeler huzura uçarak gelirler…
Kalbin berrak havuzunun çevresine konarlar…
Kalbin cevherini kirletmelerine izin verilmez ters titreşimli kelimelerin…
Güzel bir sohbet yapabilmek için kelimelerin önce iç seslerini susturmak,
onları temizlemek,
Hz. Âdem’e öğretildiği gibi o ilk hâllerine yeniden kavuşturmak gerekir…


Sonra o kelimelerle konuşulur seninle kalbinin içinden…
O güzel havuzun çevresinde sohbet edersiniz…
Gökyüzünde yıldızlarla birlikte uçuşur O’nun kelimeleri…
Ve birden o musiki başlar…


Bütün kâinatta Kur-an’ın eşsiz sesi duyulur…
O ses O’nundur…
Çağlayan bir ırmak gibi akar gecenin karanlığında…


Ağlayarak secdeye kapanırsın…
Bahçe seccaden olmuş, öteki gece artık kaybolmuştur…
Birlenmiştir herşey…
O ana kadar taş havuzun kenarından hiç ayrılmayan beyaz güvercin
hayatın sırrını açıklar sana…


Kalbinin sahibi seni huzura beklemektedir…


Gözyaşlarını tutamazsın…
Seneler hızla akar gider zihninde
ve gözyaşın kadar bir senede huzura alınırsın…
Dünyada akıttığın gözyaşlarının değeri o zaman anlaşılır…
Bu hakiki yaşların içinde huzurda,
bir çocuk gibi yeniden hayy olursun…


Hayy için atar kalbin…
Gözyaşlarının hepsi O’na döner…
Ama sen hâlâ dünyada,
cennette o ilk günahı işlediğin andan itibaren
kalbinden bu topraklara damlayan gözyaşının içinde bir mahkûm gibi beklersin…
Ne zaman ki ALLAH (cc) seni affeder,
işte o zaman yeniden başlar senin için hayat…


Ve sen daha bu dünyadan ayrılmadan O’na döndürülürsün…


Ölmeden önce ölür, Hayy olursun
 
    


Sana Hayranlığımı Senin Öğrettiğin Sözle İfade Ediyorum


za26p6d59j3.jpg




Öylesine çok güzellikler yaratırsın ki,
hayranlığım Senin methine yetmez.
Seni,Senin öğrettiğin gibi övüyorum;





SÜBHANALLAH

fcetmui05v8.jpg

Öyle bol nimetler verirsin ki,
Şükrüm SANA,teşekküre yetmez.
Sana Senin öğrettiğin gibi hamd ediyorum;



ELHAMDÜLİLLAH

ecmedq6llkw.jpg

Öyle hoş lütuflarda bulunursun ki,
Ne kadar minnettar kalsam lütfuna denk gelmez.
Sana,Senin öğrettiğin sözle minnetimi ifade ediyoum;



BAREKALLAH

3as9dzd42fq.png

Öyle güzel işler eylersin ki,
Ne kadar düşünsem hikmetine aklım ermez.
Sana hayranlığımı Senin öğrettiğin sözle ifade ediyorum;



MAŞAALLAH




b0sd1m73qi6.jpg
 
    
Yüreğim Kıymet Bilene Emanet


hxk21yq07xh.jpg





Susmalıyım belki de. Kefenleyip tüm kelimeleri,
cümleleri, mısraları öylece gömmeliyim..
Mısır’ın zulüm abidelerine.
Asiye’ce soyunup nefsimden Hira’nın tenhalığına çekilmeliyim sonra.
Kalbime inmeli KİTAP harf harf…
Meryem’i anan zihin Yusuf’tan öğrenmeli titreyen yüreğinden yüz çevirmeyi.
Nuh’un sabrını, Zekeriya’nın duasını, Yunus’un pişmanlığını,
İbrahim’in dostluğunu zerk etmeliyim çağın zehirlediği damarlarıma.
Düş kurmayı ergen çocuklara bırakıp,
bilenmeliyim savaşçıların alınlarındaki kanın keskinliğinde.
Günah benliğime her değdiğinde Uhud’a dönmeli yüreğim.
Habib’in kırılan dişi kıyametim olmalı.
Ruhum sınanmalı Tebük’te.
Arınmalı Kerbela’da.
Ve canım “razı olarak ve razı olunarak” kavuşmalı
Veda Hutbesi’nin Şahidi’ne…



Ah Efendim önemi yok halimin
Seyrederim hayret ile şu alemi
Ne bilinir kıymet ne kıyamet
Allah’a emanet ne gelir elden
Ne sahibim bu yerde ne kiracı
Sadece bir ömürlük misafirim ben
Yüreğim kıymet bilene EMANET..
 
    
Gülüme Gül Ol Götür Güle,Gülüm Ol Rasulüme Götür Beni


lku3276culw.jpg



Ey Gül,


ey Gonca-i Nûr, meftun yaprak, hâr sana.
Sensin gönüller Mâhı, bu yaz, bu bahar Sana
!Mûcize saltanatın taşları ayna yapar,
Her ırmak ve her deniz, her leyl-ü nehar Sana!…
Senin Zâti Akdesin âlemlere rahmettir,
Cibrîl vefalı yoldaş, Yüce ALLAH Yâr Sana!…
Bu nice iştiyaktır, ey en güzel Sevgili?
Asırlardır koşuyor, genç ve ihtiyar Sana!…
Nazarın kalbe şifâ, sözün hikmet incisi,
Hangi dertli kavuşsa, olur bahtiyar sana!
Misk kervanı kapında karar kılmıştır Senin,
Nebîlerin diliyle, hep övgüler var Sana!…
Ay, güneş, zühre, ülker, nûruna pervanedir.
Âlemde olmak ister, âşıklar civar Sana!…
Senin yolun hep açık, gidişin ALLAH ’adır,
Dağlar ateş kesilse olamaz duvar Sana!
Güzelliğin âlemde misli bulunmaz inci,
Ey Gül, hasret çekmede Cennet, o bulvar Sana!
Dedin ki: “Şükreden kul olmak istemem mi ben?”
Rabbin ihsan buyurdu: Hurma, üzüm, nar Sana!
Her mûcizen parmakla gösterilmede Senin,
Çağlatmak öyle kolay, çöllerde pınar Sana!
Hicranın bir kütüğü dertle bîkarar etti,
Hep özlem duymadadır, selvi ve çınar Sana!
Cennetin çiçekleri Senin kokunu taşır,
Benzemeye çalışır, beyazlıkta kar Sana!
Güneş güzel yüzünden parlaklık aldı ey Gül,
Acep hayran olmadan, hangi göz bakar Sana?
Aşkının esiridir, ne çöl, ne de dağ tanır;
Bu sevdalı gönüller, su gibi akar Sana!
Varlık bahçesi Senin nurundan yaratıldı,
Hep medyun, hep minnettar, her can, her nigâr Sana!
Tebessümün ayların; zührenin sevincidir,
Nice hasret çekmede, bu bülbül-i zâr Sana!
Güllerin efendisi olmak kolay değildir,
Gıpta etmede ey Gül, binlerce gül-zâr Sana!
Yusuf, Senin dalında çiy tanesidir sanki,
Dîvâne kesilir göz etse, bir nazar Sana!
Fazlının eteğine akıllar erişemez,
Eli kalem tutanlar övgüler yazar Sana!
Hâk-i pâyine sürsem bir kerecik yüzümü,
Bende olan sermaye; hasret, intizâr Sana!
 
    
GÜNCELLENDİ.
 
    
Emeğinize sağlık paylaşım için teşekkürler
 
    
 
 

Similar threads


Üst Alt