Atatürk'ün en büyük mirası: Cumhuriyetçilik

F@ROZ

⭐Teknik Admin⭐
Yönetici
ADMİN
Katılım
4 Şub 2010
Mesajlar
80,987
Tepkime puanı
33,124
Puanları
300
Konum
Kocaeli
Web sitesi
www.youtube.com
ATATÜRK'ÜN EN BÜYÜK MİRASI: CUMHURİYETÇİLİKBüyük Önder Atatürk, Anadolu topraklarını düşman işgalinden kurtaran dört yıllık Milli Mücadele'yi tamamladığında, Türk Milleti için yeni bir yol çizmesi gerektiğini düşünüyordu. Nitekim yaşamının geri kalan kısmını, en az Milli Mücadele kadar önemli olan bu yeni yolu oluşturmaya ayırdı. Bu yeni yolun en önemli özelliği ise, 77. yılını yaşadığımız Cumhuriyet oldu. Atatürk, Türk Milleti'ne bu yönetim sistemini miras bıraktı.

Peki ama Atatürk'ün kurduğu ve olgunlaştırmak istediği cumhuriyet, nasıl bir cumhuriyetti? Atatürk bizlere, bu Cumhuriyet'i yaşatmak ve geliştirmek için nasıl bir istikamet belirledi?...
Bu soruyu sormamız önemli ve gereklidir; çünkü Cumhuriyet Tarihi boyunca, Atatürk'ün çizdiği yolu saptırmak, kendi ideolojilerini Atatürk'e mal etmek isteyenler olmuştur. Özellikle çok sayıda Marksist yazar ya da siyasi akım, kendilerini "Kemalist" ilan ederek, yani Atatürk'ün yolundan gittiklerini iddia ederek, ideolojilerine meşruiyet sağlamaya çalışmışlardır.
Atatürk'ün görüşlerini çarpıtan bu çevreleri gözden geçirirsek, bazı ortak noktaları olduğunu görürüz. Öncelikle, Atatürk'ün önceki bölümde detaylı olarak incelediğimiz, Türk milliyetçiliğine dayanan ve Müslümanlığı da önemli bir etken olarak kabul eden "hars milliyetçiliği" ilkesini, Batı düşmanı ve Marksist bir "üçüncü dünya milliyetçiliği"ne çevirmeye çalışmışlardır. Atatürk'ün kısa bir süre şartlar gereği uyguladığı devletçi politikaları, sosyalist ekonomi modellerine uydurmaya gayret etmişlerdir. Atatürk'ün, nihai hedefi demokrasiye ulaşmak olan geçici tek partili sistemini, kurmayı hayal ettikleri otoriter rejimlere kılıf yapmak istemişlerdir. Atatürk'ün dine saygılı laiklik anlayışını din düşmanlığı gibi yorumlamaya çabalamışlardır. Kısacası, Atatürk'ü; ekonomik yönden sosyalist, felsefi yönden materyalist, siyasi yönden de radikal Batı düşmanı bir lider gibi göstermek için uğraşmışlardır.
Bu çarpık yorumların bugün de sürdüğünü ve Türkiye'de bölücü akımlarla işbirliği yapmış bir kısım Marksist çevrelerin hala "Atatürkçülük" maskesi ardına sığındığını görmek mümkündür. Oysa Atatürk'ün bize miras bıraktığı dünya görüşüne, siyaset anlayışına, devlet geleneğine ve kültüre baktığımızda, Büyük Önder'in gerçekte bugün "milliyetçi-muhafazakar" kavramları ile tanımladığımız sentezin sahibi olduğunu görürüz. Atatürk bize; sınırları Türkiye'yi de aşan bir Türk milliyetçiliğini, liberal bir ekonomi anlayışını, onurlu ancak uzlaşmacı ve dengeli bir dış politika yöntemini, dine son derece saygılı bir laiklik düşüncesini bırakmıştır. O, hem bir Osmanlı Paşası, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak, Osmanlı geleneğini modernleştirerek 20. yüzyıla aktaran büyük bir dehadır. Bize düşen ise, aynı geleneği yine modernleşme sürecini koruyarak 21. yüzyıla taşımak olacaktır.
 
  
 
B U MİRASİ KORUMAK SAHİP ÇIKMAK BİZLERE DÜŞER ATAM İZİNDEYİZ
Paylaşıma emeğine teşekkür ederim.
 
    
 
 
Üst Alt