- Katılım
- 5 Eki 2013
- Mesajlar
- 181
- Tepkime puanı
- 3,105
- Puanları
- 113
Ashâb-ı Bedir............SALEBE BİN ANEME (R.A.)
Ensâr'dan ve Hazrec kabilesinin Sevâd bin Ganemoğullarındandır. Akabe Beyati'nde bulunan yetmiş sahabeden olup Bedir Harbi'ne de iştirâk etmiştir.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Hazret-i Sa‘lebe'yi (r.a.), Muâz bin Cebel ve Abdullah bin Üneys (radıyallâhü anhümâ) ile Benî Seleme kabilesinin putlarını kırmaya göndermişti.
İbn-i İshâk'ın beyânına göre Sa‘lebe Hazretleri Hendek Gazâsı'nda, Urve bin Zübeyr'in rivâyetine göre ise Hayber'de şehîd olmuştur.
Ensâr'dan Sa‘lebe bin Aneme ve Muâz bin Cebel (radıyallâhü anhümâ):
“Yâ Resûlallâh! Bu ne haldir? Hilâl iplik gibi incecik beliriyor, sonra artıyor, tamamlanıyor, sonra da eksile eksile ilk hâline dönüyor?” diye sormuşlardı. Bunun üzerine Bakara sûresinin:
“(Habîbim,) Sana hilâllerden soruyorlar. De ki: O hilâller insanlar için ve hac için vakit alâmetleridir.” meâlindeki 189. âyet-i celîlesi nâzil olmuştur. (Üsdü'l-Gabe)
BÜYÜK HEKİM ALTUNCUZÂDE
Fatih Sultan Mehmed Han devri hekimlerinden Altuncuzâde Şeyh Sâlih, tıb ve botanik (bitki) ilimlerinde mütehassıs (uzman) olup faziletli ve salih bir zât idi.
Haftada bir gün Resûlullah Efendimizi (s.a.v.) rüyasında görürdü. İlmi, irfanı ve faziletleri sebebiyle Fatih Sultan Mehmed Han'ın ikram ve iltifatına kavuştu.
Altuncuzâde, bevliye (üroloji) mütehassısı idi. İdrarı hapsolanların tedâvisinde kullanılan âleti (sondayı) geliştirmiştir. Taşköprüzâde (1495-1561) Şakâik-ı Nu‘mâniyyesi'nde, hocalarından birinin tedavisini tafsîlâtıyla anlatır.
Otlardan ilaç yapmada mahâret sahibi idi. Ağır hastaları, fevkalâde ilaç ve tedavi usulleri ile sıhhate kavuşturan Altuncuzâde, Hâssatü'l-Kilye vel-Mesâne isimli eseri yazan Hekîm Âhi Çelebi'nin de hocasıdır. (Şakâiku Nu‘mâniyye, Taşköprüzâde)
Ensâr'dan ve Hazrec kabilesinin Sevâd bin Ganemoğullarındandır. Akabe Beyati'nde bulunan yetmiş sahabeden olup Bedir Harbi'ne de iştirâk etmiştir.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Hazret-i Sa‘lebe'yi (r.a.), Muâz bin Cebel ve Abdullah bin Üneys (radıyallâhü anhümâ) ile Benî Seleme kabilesinin putlarını kırmaya göndermişti.
İbn-i İshâk'ın beyânına göre Sa‘lebe Hazretleri Hendek Gazâsı'nda, Urve bin Zübeyr'in rivâyetine göre ise Hayber'de şehîd olmuştur.
Ensâr'dan Sa‘lebe bin Aneme ve Muâz bin Cebel (radıyallâhü anhümâ):
“Yâ Resûlallâh! Bu ne haldir? Hilâl iplik gibi incecik beliriyor, sonra artıyor, tamamlanıyor, sonra da eksile eksile ilk hâline dönüyor?” diye sormuşlardı. Bunun üzerine Bakara sûresinin:
“(Habîbim,) Sana hilâllerden soruyorlar. De ki: O hilâller insanlar için ve hac için vakit alâmetleridir.” meâlindeki 189. âyet-i celîlesi nâzil olmuştur. (Üsdü'l-Gabe)
BÜYÜK HEKİM ALTUNCUZÂDE
Fatih Sultan Mehmed Han devri hekimlerinden Altuncuzâde Şeyh Sâlih, tıb ve botanik (bitki) ilimlerinde mütehassıs (uzman) olup faziletli ve salih bir zât idi.
Haftada bir gün Resûlullah Efendimizi (s.a.v.) rüyasında görürdü. İlmi, irfanı ve faziletleri sebebiyle Fatih Sultan Mehmed Han'ın ikram ve iltifatına kavuştu.
Altuncuzâde, bevliye (üroloji) mütehassısı idi. İdrarı hapsolanların tedâvisinde kullanılan âleti (sondayı) geliştirmiştir. Taşköprüzâde (1495-1561) Şakâik-ı Nu‘mâniyyesi'nde, hocalarından birinin tedavisini tafsîlâtıyla anlatır.
Otlardan ilaç yapmada mahâret sahibi idi. Ağır hastaları, fevkalâde ilaç ve tedavi usulleri ile sıhhate kavuşturan Altuncuzâde, Hâssatü'l-Kilye vel-Mesâne isimli eseri yazan Hekîm Âhi Çelebi'nin de hocasıdır. (Şakâiku Nu‘mâniyye, Taşköprüzâde)
