BİLGİ Arkadaşlık, Denemeden iyi Demek, Ahlak Bilgileri

HANIMAĞA

EMEKLİ ADMİN
Nisan Forum
Katılım
13 May 2012
Mesajlar
35,477
Tepkime puanı
8,886
Puanları
250
Arkadaşlık, Denemeden iyi Demek, Ahlak Bilgileri


px4qhlhpfl0.jpg

İmam-ı a’zam hazretleri, imam-ı Ebu Yusuf’a ettiği nasihatte buyurdu ki:
(
İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Fâsıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip hafife alma. Sırrını kimseye açma. Çok iyi bilmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme.)
İmam-ı a’zam hazretlerinin sözü sorduğunuz hadis-i şerifi açıklar mahiyettedir. (Çok iyi bilmediğiniz kimseye güvenme) buyuruyor.

Zeynel Âbidin hazretleri, oğlu Muhammed Bâkır’a buyurdu ki:
Ey oğlum, dört çeşit kimseyle arkadaşlık etme ve onlara güvenme!
1-
Fâsıklarla,
2- Cimrilerle,
3- Yalancılarla,
4- Sıla-i rahmi terk edenlerle.

Demek ki güvenilmeyecek kimseler kötü kimselerdir. Yalancı mı, cimri mi bilmeden, tanımadan hemen güvenme diye bir ikaz var burada.
Bir atasözü:
Güvenme varlığa, düşersin darlığa.
Bu sözler hep tedbir için söylenmiştir.

Bir âlim de, kendini yüzüne karşı övene buyurdu ki:
(Beni niçin övüyorsun? Öfkeli iken tecrübe ettin de beni halim selim mi buldun? Benimle yolculuk ettin de iyi biri olarak mı gördün? Bana bir emanet verdin de buna riayet ettim mi? Bilmediğin kimseyi nasıl översin?)


Dostları çoğaltmak


Sual: Arkadaş ve dostları çoğaltmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
İyi kimselerin çok olması elbette iyidir. Düşmanlarla mücadelede daha çok kuvvete sahip olmak, halk içinde daha çok sevilmek ve gerektiğinde ihtiyaçları temin için, daha fazla yardım görmek için fazla dost edinmek daha iyidir. Çünkü kişinin süs ve şerefi, dostlarının çokluğudur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Dostunuz çok olsun! Çünkü Rabbiniz, kerimdir. Kıyamette dostları arasındaki kimseye azap etmekten hayâ eder.) [Şir’a]

(Tanıdığınız çok olsun! Kıyamette her biri şefaat eder.) [İbni Neccar]

Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya vahyetti ki:
(Arkadaşlarına haset etmeyenin dostları çoğalır.) [İ.Gazali]

İnsanların âcizi, dost edinemeyen, bundan da âcizi, dostlarını kaybedendir. Dostları kaybetmemek için cömert olmalı, hediye vermelidir. Hadis-i şerifte, (Hediyeleşmek dostluğu artırır) buyurulmuştur. Dostluğun devamı için, hâl ve hareketlerle onu sevdiğini bildirmeli, dil ile de söylemelidir. Çünkü Peygamber efendimiz, (Dostunu seven, ona, “Seni Allah rızası için seviyorum” desin!) buyurmaktadır.

Arkadaşının dostu ile düşman olmamak veya düşmanı ile dost olmamak da vefadandır. Arkadaşın hatasını görüp de, onu ikaz etmemek dostluğa sığmaz. Hâfız-ı Şirazi, (Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir) buyuruyor.

İyilerle arkadaşlık, dostluk kıymetli iken; kötülerle arkadaşlık da çok kötüdür. İnsanın dünyasını da, ahiretini de yıkar. (Kişinin dini, dostunun dini gibidir. O halde kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin!) mealindeki hadis-i şerifi unutmamalıdır.

Hazret-i Ali, (Dostlarınızı çoğaltın! Onlar sizin için dünya ve ahiret sermayesidir) buyurmuştur. Dosttan gaye, iyi kimseleri çoğaltmak olmalı; yoksa sayıyı çoğaltmak değil. Çünkü iyi bir dost, hayırsız bin dosttan iyidir.

Dostları çoğaltacağım derken, düşman kazanmamalıdır. Hasan-ı Basri hazretleri, (Bin kişinin dostluğuna, bir kişinin düşmanlığını satın alma!) buyurdu. Şeytan, insana kötü arkadaş vasıtası ile günah işletir. Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, cömert ve günahlardan kaçan kişilerle dostluk etmelidir! Kur’an-ı kerimde mealen, (Benim yolumda gidenlere uy!) buyuruluyor. Allahü teâlâ, Davut aleyhisselama, (Beni sevmeyenlerle dostluk etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır) buyurmuştur.

Dostluk yükünün ağır ve külfetli olmaması, dostlar arasında cereyan eden çekişme ve ihtilafların az olması için az sayıda dost edinmek daha iyidir. Bazı âlimler de fazla dost edinmeyi uygun görmeyip demişler ki:

* Dost ateş gibidir; azı yarar, çoğu zarar.
* Dostu çok olanın, alacakları da çok olur.


* Birçok hastalık, fazla yiyip içmekten hasıl olur. Düşman da dostlar arasından çıkar, başka yerden gelmez. O halde dostları çoğaltma! Nice çok şey vardır ki, ikrah ve pişmanlık getirir. Nice az da vardır ki, rağbet ve nefaset getirir. Deniz çoktur; fakat tuzlu olduğundan susuzluğu gidermez. Yağmur suları azdır; fakat susuzluğu giderir.

Araştırmadan ve denemeden dostları çoğaltan, rastgele ağır taşları yüklenmeye çalışan ahmağa benzer. Araştırmak ve denemekten üşenmeyip dost edineceği kimsenin özelliklerini ince elekten geçiren, kıymetli taşları, mücevherleri seçen kimseye benzer. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Akıllı kimse, en sağlam dostuna karşı bile ihtiyatlı olur.) [Deylemi]

(Dostuna tanıdığın hak ve saygıyı o sana tanımıyorsa, onunla arkadaşlıkta fayda yoktur.) [El-Askeri]

Düşman kazanma
Sual:
Bir arkadaş, “Bu zamanda dost kazanmaya çalışma, ama düşman kazanma” diye bir söz nakletti. Dost kazanmak zararlı mı da öyle söyleniyor?
CEVAP
Hayır öyle değil. Burada düşman kazanmamanın önemi vurgulanıyor. Bir düşman kazanmak, bin dost kazanmaktan kötüdür denmek isteniyor. Burada ehemi mühime tercih vardır. Yani önemli olanı önce yapmak gerekir. Mecelle’de, (Defi mefâsid, celb-i menafiden evladır) buyuruluyor.Yani zarardan korunmak, menfaat sağlamaktan önce gelir. Demek ki önce zarar yok edilir. Zarar yok edilmeden fayda temin edilemez. Düşmanın zarar vermesine veya yeni düşman kazanmaya fırsat vermemelidir.

Faydasız şeylerden el çek, her şeye uzanma
Bu zamanda dostu bırak, önce düşman kazanma
Düşman kazanmamak, dost kazanmaktan iyidir
Çünkü zararı yok etmek, faydalıdan önce gelir.





iyi Arkadaş Seçmek

Sual: İnsanın en büyük düşmanı hangisidir?
CEVAP
Müslümanın en büyük üç düşmanı vardır: Şeytan, nefis ve kötü arkadaş. Kötü arkadaş, şeytandan ve nefisten daha zararlıdır. Bir hadis-i şerif meali:
(Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir. Kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin!) [Hâkim]

Şeytan ve nefsimiz, kötü arkadaş vasıtasıyla bizi felaketlere sürükler. Kötü arkadaştan, yılandan, aslandan kaçar gibi kaçmak lazımdır. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Gözleri üstümde olan, beni hep gözetleyen, iyiliğimi görünce örtbas eden, bir kötülüğümü gördüğünde ise, bunu etrafa yayan kötü dosttan sana sığınırım ya Rabbi!) [İ. Neccar]

(Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenince, ateş kıvılcımları seni yakmazsa da, kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari]

İyi arkadaş kimdir? Birkaç hadis-i şerif meali:
(En iyi arkadaş, Allah’ı andığında yardım eden, unuttuğunda sana hatırlatandır.) [Hâkim]

(En iyi arkadaş, sözleri ilminizi artıran, ameli de ahireti hatırlatandır.) [Hâkim]

(İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.) [Müslim]

İyi arkadaşlar aramalı, bulunca da onlara hizmet etmeyi büyük nimet bilmeli. İlminden, iyi ahlakından istifade edilen salih bir arkadaşa lüzumlu hürmeti göstermeli! Onun can ve malını, kendi can ve malından önce tutmalı! Ayıplarını araştırmamalı, ayıbı olsa bile görmemeli ve kimseye söylememeli, hattâ onun ayıbını düşünmemeli, unutmalı! Sözüne itiraz etmemeli, asla münakaşaya girmemeli! Aleyhinde konuşan olursa, uygun şekilde susturmalı, alınacağı veya üzüleceği bir söz söylememeli! Suizanda bulunmamalı, uygunsuz hareketlerini dalgınlığa veya unutkanlığa yormalı! Yani bir mazeret arayıp suçsuz olduğunu kabul etmeli, çünkü güzel ahlak sahibi, insanları mazur görür, onların kusurlarını meydana çıkarmaz.

Arkadaşın kim?
Sual:
Bir gün merhum hocamla görüştüğüm zaman, (Senin arkadaşın falanca kimsedir) demişlerdi. Benim birçok arkadaşım varken, neden özellikle onu söylemiş olabilir?
CEVAP
Arkadaşlarınız çok olabilir, ama içlerinde bozuk yollarda olanlar, başka yere bağlananlar olabilir. (Hocam) dediğiniz zatın bildirdiği arkadaş, hangi yoldaysa, sizin de, o yolda olmanız gerekiyor. Yani bu söz, (Onu kendine arkadaş et, onun yolunda ol!) demektir. (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir. Kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin!)mealindeki hadis-i şerif, (Senin arkadaşın kim ise, sen de onun dininde, onun yolunda olursun, ona benzersin) demektir. (Kişi sevdiğiyle beraberdir) hadis-i şerifi de, aynı şeyi bildirmektedir. Birbirini sevenlerin ortak yönleri çok olur.

Atalarımız da, (Arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim) demişlerdir. Çünkü insan, ortak yönleri olan kimselerle arkadaşlık eder. Eğer o zatın emrini göz ardı ederseniz, ona uymamış olursunuz.

İyi insan olmak için, iyilerle beraber olmak gerekir! Büyüklerimiz de, (Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir) buyurmuşlardır. O hâlde, o zatın dediği arkadaşla beraber olmaya ve onun yolunda gitmeye çalışmalısınız. Büyükler, dünyalık fayda ve zarara değil, âhiretteki fayda ve zarara bakarak konuşurlar. Âhiret için önemli olmadıkça bir şeyi insana bizzat söylemezler. Bu yüzden çok dikkatli olmalı.
Sual: Bir kimse ile yolculuk, arkadaşlık yapınca, nelere dikkat etmelidir?
Cevap:
Bir kimse ile yolda arkadaş olunca, eğer yaya olarak gidiliyorsa, onun yürüdüğü kadar yürümeli. Onunla konuşurken, sağa sola bakmamalı. İhtiyaç için ondan bir müddet ayrılınca, erkence yanına dönmeli, onu bekletmemelidir. Arkadaşın hakkını gözetmeli, onu gücendirmemelidir. Namazları onunla cemaat yaparak kılmalı ve ondan ayrılırken onunla helalleşmelidir.



İyilerle Beraber Olmak

Sual: İyilerle beraber olmanın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:
1- İlim talebesinin faziletine kavuşur.
2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur.
3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer.
4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır.
5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır.
6- Melekler ondan memnun olup, dua eder.
7- Attığı her adım, günahına kefaret olur.

Allahü teâlâ da ona altı ikramda bulunur:
1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir.
2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur.
3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur.
4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur.
5- O da salihlerin yoluna girmiş olur.
6- Dinimizin emirlerine uymuş olur.

Bir kimse, Peygamber efendimize, (Kıyamet ne zaman kopacaktır?) diye sordu. Ona cevaben, (Kıyamet için ne hazırladın?) buyurdu. O kimse, (Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum) dedi. O kimseye, (Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın) buyurdu. (Buhari)

Hikmet ehli buyuruyor ki:
1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar.
2- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar.
3- Fâsıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.
4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar.
5- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar. Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz. Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir. Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir.

Kötü arkadaş, bir tane olsa da çoktur. İyi arkadaş bin tane olsa da azdır. İyilerle dost olmalı ve sayısını çoğaltmaya çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çok dostunuz olsun; çünkü Rabbiniz kerimdir. Kıyamette dostları arasında bulunan kuluna azap etmekten haya eder.) [Şir’a]

(Çok tanıdığınız olsun! Kıyamette hepsi de şefaat eder.) [Şir’a]

(Allahü teâlâ, rıza-i ilahi için bir din kardeşi edinenin Cennetteki derecesini yükseltir.) [İ. Ebiddünya]

(Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, o ahiret kardeşinden görür. Allahü teâlâ, ahiret kardeşini çok seveni, o nispette çok sever.) [Ey Oğul İlm.]

İyilerle arkadaşlık, dostluk böyle kıymetli iken, kötülerle arkadaşlık daha kötüdür. İnsanın dünyasını da, ahiretini de yıkar.

Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert ve günahlardan kaçan kimselerle arkadaşlık etmelidir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Benim yolumda gidenlere uy) buyuruluyor. (Lokman 15)

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce arkadaş edinin! Yolculuktan önce de azık tedarikine çalışın!) [Taberani] (Ahiret yolcusunun azığı doğru iman ve arkadaşı da salih ise ne mutlu ona)

Kötülerden uzak durmalı
İmanımızın üç düşmanı vardır: Şeytan, nefs ve kötü arkadaş. En zararlısı kötü arkadaştır. O, nefsimizin ve şeytanın aracılığı ile bize zarar verir. Arkadaşların en kötüsü insanın dinini, imanını, edebini, hayasını, ahlakını bozmaya uğraşan, böylece dünya ve ahiretine, ebedi saadetine saldırandır. Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet, kötüler anıldığı zaman lanet yağar. Kötülerden uzak durmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari]

Pis koku, farkında olmayarak elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak insanın kalbine girer. Şu halde yapılacak iş, kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu, iffetli yaşamak isteyene Cenab-ı Hak nasip eder. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İffet talep edeni, Allahü teâlâ iffetli kılar.) [Hakim]

İffetli olan, aile efradının da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir. Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir? Çocuklara iyi örnek olmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur.) [Taberani]

(Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşamak ve iffetli olmak gerekir.) [İbni Asakir]

Kur'an-ı kerimde de namaz kılanın her kötülükten korunacağı bildiriliyor. Herkes ne ekerse onu biçer. Rüzgar eken, fırtına biçebilir. İyilik eden de iyilik biçer. Hem Allahü teâlâ çok merhametlidir. Bir tohuma, bire on ve daha fazla mahsul verir. İyilik yönünden bir adım atana çok şeyler ihsan eder. Günahlarına pişman olup özür dileyenin günahlarını affeder. Yeter ki insan hatasını bilip özür veya af dilemesini bilsin! "Ben artık mahvoldum, Allah beni affetmez" diye düşünmek çok yanlış ve çok tehlikelidir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. (Allah artık beni affetmez) diyerek günahlara devam etmemeli, günahım çok diye tevbeden kaçmamalı. En büyük günahların da tevbesi olur.

Gayrı meşru işler, dünyada da yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. "Ben ölmem" veya "Cehennem ateşi bana zarar vermez" diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dünya için, dünyada kalacağın kadar, ahiret için, ahirette kalacağın kadar çalış! Allah’a, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle!) [Eyyühel veled]

Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük işleyebilir?

İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık dost, arkadaşını tehlikelerden koruyan kimsedir. Böyle bir arkadaş bulunursa, bunu büyük nimet bilmeli. Onun tavsiyelerine kızmamalı. Mesela gıybetin, zinadan kötü olduğu, sevapları ateşin kuru odunu yaktığı gibi yok ettiği hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Biz gıybet ederken, bir arkadaşımız, (Sus, sevapların yanacak, Cehenneme gideceksin!) derse, bize iyilik mi etmiş olur, kötülük mü? İyilik ettiğine göre, böyle arkadaşa kızmak mı, yoksa minnettar kalmak mı gerekir?

Kötülerle düşüp kalkmak
Sual:
Kötüleri düzeltmek niyetiyle, onlarla düşüp kalkmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
İnsana çeşitli vesveseler gelir. Günaha, hatta Allah saklasın küfre de meyledebilir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müminin kalbi, kaynayan tencereden çok değişikliğe maruz kalır.) [Hakim]

Bunun için kötü arkadaşlardan ve kötü işlerden uzak kalmalıdır. Kötü bir kimseyi düzeltmeye çalışacağım diye onunla arkadaşlık edilirse, kendisinin bozulma ihtimali daha fazladır.

Kalb, kötü kimselerin yanında gaflete dalınca, şeytan da vesvese verir. Aydınlıkla karanlığın çarpışması gibi, Allahü teâlâyı anınca şeytan kaçar, unutunca şeytan gelir. Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:
(Şeytan onlara galebe çaldı ve onlara Allah’ı anmayı unutturdu.) [Mücadele 19]

Şeytanın galebe çalmaması için kötü arkadaşlardan uzak durmalıdır.

Kötülere yaklaşanın, kötülüklerden uzak durması zordur. Hadis-i şerifde buyuruldu ki:
(Uçurumun kenarında dolaşan, uçuruma yuvarlanabilir.) [Buhari]

"Ben kötülerle gezerim ama, onların bana zararı dokunmaz" demek çok yanlıştır. İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir. Farkında olmadan arkadaşının huylarına sahip olur. O halde iyilerle arkadaş olmaya çalışmalıdır!

İyi insanlarla gezmek ve iyilerden bahsetmek de nimettir. Çünkü hadis-i şerifte, (Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet nazil olur) buyuruldu. (İ.Ahmed)

Rahmet, Cennete girmek ve Allah’a kavuşmaktır. Salihler, iyiler anılınca, bu rahmetin sebebine kavuşulmuş olur. Salihlere uyma isteği başlar. Salihlere uyan da Cennete girer. (Kötünün bana ne zararı dokunur?) demek çok yanlıştır. Çürük bir meyve bütün meyvelerin çürümesine sebep olur.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Salihleri anmak günahlara kefarettir.) [Deylemi]

(Fazilet ehlini ancak fazilet sahipleri tanır.) [Deylemi]

(Fıkıh öğrenilen yerde bulunmak, bir senelik ibadetten daha hayırlıdır.) [Deylemi]

(Kırk gün içinde, bir ilmi sohbette bulunmayanın kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar. Çünkü ilim, kalbe hayat verir.) [Müjdeci Mek.]

(Ya âlim, ya talebe veya bunları dinleyenlerden olun! Yahut ilim ehlini sevenlerden olun! Bunlardan gayrısı olan helak olur!) [Beyheki]

(Evliyayı görünce, Allah hatırlanır.) [H.Tirmizi]

(Her şeyin kaynağı vardır. Takvanın menbaı ariflerin kalbleridir.) [Taberani]

(Büyüklerle oturun, âlimlere sorun ve hikmet ehli ile beraber olun!) [Taberani]

Böyle salih kimseler bulunmazsa kötülerden uzak durmalıdır.
Dağda yaşayan birine, (Burada ne yapıyorsun) demişler. O da (Köpek çobanlığı yapıyorum) demiş. (Hani burada köpek yok) demişler. (Benim nefsim köpek gibi ısırıcıdır. Kimseye zararı dokunmasın diye onu insanların arasından çıkardım) demiş.

Sual: Bid’at ehli ve fâsıklarla, ıslah için onlarla görüşüp tartışmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Çok mahzuru vardır. Onları düzelteceğiz derken, kendimiz bozulabiliriz. İslamiyet’e uymayanlardan, günah işleyenlerden ve bid'at ehlinden uzlet etmeli, yani bunlardan uzak durmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hikmet, on kısımdır. Dokuzu uzlette, biri de, az konuşmaktadır.) [Beyheki]

Böyle insanlarla zaruret kadar görüşmelidir! "Halk bozuldu aşikâre, müdaradır tek çare" buyurulmuştur. Yani onlarla iyi geçinmek gerekir.

Vakitleri, çalışmakla, Allah’ı anmakla, tefekkürle ve ibadetle geçirmelidir! Eğlenecek zaman, öldükten sonradır. Salih, temiz müslümanlarla görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır! Lüzumsuz, faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir! Zararlı kitapları, gazeteleri okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyretmemelidir. İslam düşmanlarının kitapları, gazeteleri, radyoları, tvleri; dini, İslamiyet’i yok etmek için sinsice çalışıyor. Gençleri, dinsiz, ahlaksız yapmak için, planlar kuruyorlar. Bunların tuzaklarına düşmemelidir!

Az konuşmalı, az uyumalı ve az gülmelidir! Kahkaha ile gülmek, kalbi karartır. Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü teâlâdan beklemelidir! Onun emirlerini yapmaktan zevk duymalıdır! Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsan eder. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, yalnız Ona güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar) buyuruldu. Yahya bin Muaz-ı Razi hazretleri buyurdu ki:
(Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur.)

Ebu Muhammed Abdullah Raşi hazretleri de buyurdu ki:
(Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir ve kendisi gibi aciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir.)

Aileye ve çocuklarına karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır! Onların haklarını yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır! Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan yüz çevirecek kadar olmamalıdır! (Mektubat-ı Masumiyye c.2, m.110)

Üç şey insanı harap eder: Kibir, öfke, şehvet. Müslüman, başkalarının yükünü çeker, başkalarına yük olmaz. Sıkıntı ne kadar artarsa, ibadet de o kadar kıymetli olur. Gönül kırıcı latife yapmamalıdır!

Hadis-i şerifte, (İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kimsedir) buyurulmuştur. (Buhari)

İyi insanlarla beraber olan kimse, bir müddet onlar gibi iyi iş yapmasa bile, onların yanında kötülük edemez. Hadis-i şerifte, (İnsanın dini arkadaşının dini gibidir) buyuruluyor. (Tirmizi)

Sevdiğini dil ile de söylemeli
Sual:
Takdir edip sevdiğimiz arkadaşa, onu sevdiğimizi hâl ve hareketlerle bildirmemiz kâfi midir?
CEVAP
Kâfi değildir. Dil ile de söylemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Arkadaşını seven, onun yanına gidip "Seni Allah rızası için seviyorum" desin!) [İ.Ahmed]

Böyle bir arkadaş bulunca, onu üzecek bir davranışta bulunmamak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Arkadaşınla münakaşa etme! Ona sıkıntı verme! Ona buna arkadaşının hâlini sorma! Belki ona düşman birine rastlarsın da, arkadaşın hakkında yanlış bir şey söyleyip aranızın açılmasına sebep olabilir.) [Ebu Nuaym]

Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse, kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, bir kula hayır murat ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murat edilen kul da, dinini kayırmayan kötü kimselerin yanında çalışır.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ bir kuluna hayır, murat edince rüyasında onu ikaz eder.) [Deylemi]

Kişi sevdiği ile beraber olur
Sual:
Ahirette, kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete gidecek iyileri, hem de Cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider?
CEVAP
İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis olur. Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını sevse Cehenneme gider.

(Allah ve Resulünü seviyorum) diyen bir zâta, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Kıyamette sevdiklerinle beraber olursun.) [Müslim]

Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek, emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçmak demektir. Allahü teâlâyı sevmenin alameti, dostlarını sevmek, düşmanlarına düşmanlık etmektir. Hadis-i şerifte, (İbadetin efdali, müslümanı müslüman olduğu için sevmek, kâfiri kâfir olduğu için sevmemektir) buyuruldu. Allahü teâlânın düşmanını, mesela Ebu Cehil'i sevenin, (Allah’ı da seviyorum) demesi yalan olur. Allah’ın sevdiğini sevmeyen de, Allahü teâlâyı sevmiş olamaz. Mesela Hristiyanlar, Peygamber efendimizi sevmedikleri için, (Allah’ı ve Hazret-i İsa'yı seviyoruz) deseler de, faydası olmaz. Yahudiler de, Hazret-i İsa'yı sevmedikleri için, (Hazret-i Musa'yı seviyoruz) deseler de, kıymetsizdir.

Âlimler, (Kişi sevdiği ile beraber olur) hadis-i şerifini şöyle açıklıyor:
Bir kimse, salih bir mümini sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi amel işlemeye gayret eder, Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse ile birlikte Cennette olur.

Bir kimse de hem müslümanları, hem de gayrı müslimleri sever, gayrı müslimlerin itikadlarını beğenirse, gayrı müslimlerle birlikte Cehenneme gider. (Kişi sevdiği ile birlikte olur) demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, Cennette onlarla birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde bulunur. (Mektubat-ı Rabbani, Hadika)

Bu yazıdan anlaşılıyor ki, imansızları sevmek, onların itikadlarını beğenmek, insanı ebedi Cehenneme sürükler. Ahirette iyilerle beraber olabilmek için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan gitmek gerekir.

Hiçbir menfaat beklemeden sırf müslüman olduğu için bir kimse ile dost olmak çok iyidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cennette öyle güzel saraylar vardır ki, bunlar Allah rızası için birbirini sevenler içindir.) [Ebuşşeyh]

Üç kişiyle evlense
Sual:
Kocası öldükten sonra, biri ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecektir?
CEVAP
Ümm-i Habibe validemiz, böyle bir suali sorunca, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlak sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur.) [B. Arifin]

Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiç biri ile beraber olmaz.

Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Cennete gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize, kimlerle beraber olmak gerektiği sual edilince buyurdu ki:
(Gördüğünüzde sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti düşünmenize yarayan zatlarla beraber olun!) [Ebu Ya'la]

Kıyamet günü, dünya günlerinin uzunluğu ile mukayese edilmez. Çok uzundur ve çok sıkıntılıdır. Fakat salihlere çok kısa gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ istediği kula, kıyamet gününün uzunluğunu bir farz namazı vakti kadar kısa hissettirir.) [Beyheki]

O halde, beş vakit namazı kılıp salihlerden olmaya çalışmalıdır!

Salihlere dua etmeli
Sual:
Salih arkadaşlarımız var. Fakat ben onların çoğunu sevemiyorum. Her birinin bir kusurunu görüyorum. Kimileri ile konuşmuyorum. Onları sevmemem günah olur mu?
CEVAP
Elbette günah olur. Çünkü hubb-i fillah, buğdi fillah imanın esasıdır. Salihleri sevmeli, fâsık ve facirleri sevmemeli. Başkalarının kusurunu görüp onlardan kendini üstün görmek kibirdendir. Kibir her hayra manidir. Bu hastalıktan kurtulmaya çalışmalı. Bilhassa sevmediğimiz salihlere özel dua etmeliyiz. Kur'anı kerimde iyilerin ettiği dua şöyle bildiriliyor:
(Rabbimiz, bizi ve bizden önce gelip geçmiş mümin kardeşlerimizi affet; kalblerimizde, mümin kardeşlerimize karşı hiçbir kin bırakma!) [Haşr 10]
Bu âyet-i kerimede bildirildiği gibi, sevmediğimiz salih arkadaşlara böyle dua etmeliyiz.

Salihleri anmak
Sual:
Salihleri anmak nasıl olur?
CEVAP
Enbiyayı, evliyayı ve salih kimseleri anmak, onların yüksek mertebelerini, hallerini, güzel ahlaklarını hatırlamak, söylemek demektir. Bunları böylece hatırlayıp sevmek, Allah sevgisindendir. Bunları işitenler, bunlar gibi olmaya çalışırlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Salihleri anmak, günahları temizler.) [Deylemi]

(Peygamberleri anmak, ibadettir, salihleri anmak günahlara kefarettir. Ölümü anmak sadaka vermek gibidir. Kabri hatırlamak sizi Cennete yaklaştırır. Cehennemi hatırlamak cihad etmek gibidir.) [Deylemi]

(Her hastalığın şifası vardır, kalbin şifası, Allahü teâlâyı anmaktır.) [Deylemi]

(Salihler anılınca rahmet iner.) [İ.Ahmed]
[Hadis-i şerifteki rahmet, Cennetlik olmak demektir. Salihler anılınca, bu rahmetin sebebine kavuşulmuş olur. Salihlere uyma isteği başlar. Salihlere uyan da Cennete girer.]

Tasavvuf, Cenab-ı Hakkı anmak, arifleri hatırlayıp sevmek ve Resulullahın yoluna yapışmaktır.

Salihlerle beraber olmak
Sual:
Çok namaz kılmak, çok oruç tutmak, Allah’ı çok zikretmek insanı kurtarmıyor da salihlerle beraber olmak mı insanı kurtarır? Böyle şeyler nasıl söylenebiliyor?
CEVAP
Bunları Allah söylüyor, Resulü söylüyor. Resulullahın vârisleri olan İslam âlimleri söylüyor. Doğru itikad ve ihlas olmadıkça, insanı hiçbir ibadeti kurtaramaz. Eshab-ı kiram niçin çok övülüyor? Bir hadis-i şerif meali: (Yemin ederim ki, bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, eshabımdan birinin bir avuç arpa sevabına kavuşamaz.) [Buhari] Çünkü iyilerle beraber bulundukları içindir. Onlardan çok namaz kılanlar da var idi. Ama onların derecesine asla ulaşamazlar.

Eshab-ı kehfin köpeği niye ibret-i âlem için Cennete girdi? Salihlere hizmet ettiği, onlarla beraber bulunduğu için girdi. Nuh aleyhisselamın oğlu niye imansız öldü? Salihlerle beraber olmayıp onları kabul etmediği için, gemiye binmeyip dağa çıktığı için. (Ebu Bekrin üstünlüğü, çok namaz kıldığı, çok oruç tuttuğu için değil, kalbindeki bir şey içindir) mealindeki hadis-i şerif niye varit oldu? Çünkü Hazret-i Ebu Bekrin kalbinde Resulullahın sevgisi vardı, hep onunla beraber idi. Demek ki sadıklarla [doğrularla] beraber olmak, kötülerden uzak durmak gerekir. Üç âyet-i kerime meali:
(Allah’tan korkup sadıklarla beraber olun!) [Tevbe 119]

(Kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz.)[Nisa 140]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Âlimle beraber bulunmak ibadettir.) [Deylemi]

(Haramdan sakınan kimse ile oturmak ibadettir.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim evliyam şunlardır ki, ben anılırsam, onlar hatırlanır, onlar hatırlanınca ben anılırım.) [Ebu Nuaym]

(Gördüğünüzde sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi ahireti düşünmenize yarayanla beraber olun!) [Ebu Ya’la]

Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama şöyle vahyetti:
(Beni sevmeyenlerle arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır.) [İ. Gazali]

(İnsanların yaptıklarını yazan meleklerden başka melekler de vardır. Yollarda, dolaşırlar. Allahü teâlâyı ananları ararlar, bulunca da, birbirlerine seslenirler. Kanatlarıyla onları, sevgiyle sararlar. Allahü teâlâ bu meleklere, “Şahit olun, bu kullarımı affettim” buyurur. Melekler, “İçlerinde başka bir iş için gelen günahkâr kötü biri var. Onu da mı affettin yâ Rabbi?” derler. Allahü teâlâ, “Evet, onu da affettim. İyilerle beraber olan kötü olmaz” buyurur.)[Buhari, Müslim]

Arşın altında şöyle yazılı:
Bir kimse, salihler gibi amel işlese; ama günahkârlarla düşüp kalksa, iyi amelleri boşa gider, kıyamette kötülerle beraber haşrolur. Bir kişi de, kötüler gibi amel işlese; ama salihleri sevse, onlarla beraber olsa, günahları iyiliğe çevrilir, iyilerle beraber haşrolur. (Ka’b-ül-Ahbar)

İslam gemisine binmek
Sual:
(İslam gemisi içinde bulunanlar yani gemiye alınan kurtulmuş sayılır. Çünkü gemiden atılacak olanı baştan gemiye hiç almazlar) deniyor. Gemide olmanın alameti nedir?
CEVAP
Gemi tabiri bir benzetmedir, Resulullah efendimizin vârisleri olan, mezhep imamlarımızın, ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda olmayı, onlara tâbi olmayı, bu istikamet üzere devam etmeyi anlatmak için söylenmiştir. Gemide olmanın alameti, doğru imandır; yani Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği şekilde iman etmek ve onları çok sevmektir. Bu ikisi olan gemide demektir. Bu nimet güneş gibi, sıkıntılar ise yıldızlar gibidir. Güneş olunca yıldızların görünmediği gibi, bu nimet olunca da sıkıntılardan dolayı aşırı üzülmemek gerekir.

Çünkü İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kardeşim mir Muhibbullahın şerefli mektubu geldi. Sıkıntılardan dolayı ümitsiz olduğunu bildiriyor. Allah’tan ümit kesmek küfürdür. Ümitli olun! İki şey sizde varsa, hiç üzülmeyin! Biri, bu parlak dinin sahibine uymak “aleyhi ve ala alihissalatü vesselam”, ikincisi, dini öğrendiğiniz zatın büyüklüğüne inanmak ve onu sevmek. Allahü teâlâya sığının ve Ona yalvarın ki, bu iki büyük nimette gevşeklik olmasın. Bu ikisi olunca, başka şeylerin düzelmesi kolaydır. (3/13)

Kestirme yol
Sual:
Allah adamları ile beraber olmanın veya onların eserlerini okumanın önemi nedir?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Doğru yolda gidenleri sevmek, onlarla tanışmak ve görüşmek ve onlar gibi olmaya özenmek ve o büyüklerin sözlerini işitmek ve kitaplarını okumak, Allahü teâlânın nimetlerinin en büyüklerindendir ve Onun ihsanlarının en kıymetlilerindendir. Muhbiri sadık, yani hep doğru söyleyici olan Muhammed aleyhisselam, (El merü mea men ehabbe)buyurdu. Yani, kişi, dünyada kimi seviyorsa, ahirette sevdiği ile beraber olur. Bunun için din büyüklerini seven kimse, onlar ile beraber olur. Onların Allahü teâlâya manevi olan yakınlığında, onlar gibi olur.

Allahü teâlâ, bu yolun büyüklerine olan sevginizi arttırsın! Onlara bağlılık arzusunu, ömrünüzün sermayesi yapsın! Bu büyükleri seven, onlarla beraber olur. Onlarla beraber olan, şaki olmaktan [küfürden ve günah işlemekten] korunmuş olur

(El merü mea men ehabbe) hadis-i şerifinden ümitli olmalı! Bu hadis-i şerifi, hicran [ayrılık] ateşi ile yananlara teselli vermektedir.


Fâsıkla arkadaşlık etmek
Sual:
Fudayl bin İyad hazretlerinin, (Huyu güzel olan bir fâsığın arkadaşlığını, huyu kötü olan sâlih birinin arkadaşlığına tercih ederim) sözü hoşuma gitmedi. Fâsıkla arkadaşlık niye tavsiye ediliyor?
CEVAP
Kesinlikle fâsıkla arkadaşlık tavsiye edilmiyor. İki uygunsuz şey mukayese ediliyor. Eskiden Rusya komünistti. (Kapitalist Amerika’yı, komünist Rusya’ya tercih ederim) derlerdi. Bu, Amerika’yı tercih etmek demek değildir. Öldürülecek kimseye, (Kırk katır mı, kırk satır mı?) diye sorulsa, iki kötüden birini tercih etse, onu tavsiye etmiş mi olur? Mecelle’de (İki zararlıdan, hafif olanı tercih edilir) kaidesi vardır. Bu, zararlıyı tavsiye demek değildir. Biri salihtir, fakat huysuzdur, öteki fâsıktır ama huyu güzeldir. Yolculuk yapmaya mecbur olsak, (Fâsık olanla gideriz) demek, fâsık olanı tavsiye ediyoruz demek değildir. Büyüklerin sözü tevil edilir, dine aykırı mânâ çıkarılmaz.

Sadıklarla, salihlerle beraber olmak
Sual:
Kur’ân’da, sadıklarla beraber olunması emredilmektedir. Bunlar kimlerdir ve niçin bunlarla birlikte olmak emredilmiştir?
Cevap:
Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için çalışana Salih denir. Bu sevgiye kavuşmuş olana Ârif veya Veli denir. Başkalarının da kavuşmalarına vasıta olana Vesile ve Mürşid, bunların üçüne de Sadık denir. Allahü teâlâ, Âl-i Îmrân suresinin 31. âyetinde, mealen buyuruyor ki:
(Onlara söyle! Eğer Allahı seviyorsanız, bana tabi olunuz! Allah, bana tabi olanları sever.)
Allahü teâlâyı sevmenin alameti, Onun Resulüne tabi olmaktır. Tabi olmak, emirlerine, yasaklarına uymak demektir. Onun emir ve yasaklarına İslâmiyet denir. Allahü teâlâyı seviyorum diyenin, İslâmiyete uyması lazımdır. İslâmiyete uyana Müslüman denir. Allahü teâlâ, Müslümanların, birbirlerini sevmelerini, inanmayanları da sevmemeyi emretti. Bunun için, Hubb-i fillah, Allahı sevenleri sevmek ve Buğd-ı fillah, Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek, imanın şartı oldu. Müslüman olmayana kâfir, Müslümanlıktan ayrılıp, kâfir olana mürted denir. Müslüman görünen kâfire de münafık denir. Bunların üçünü de sevmemek, imanın şartıdır. Tövbe suresi, 120. âyetinde mealen;
(Ey müminler! Daima, her zaman, sadıklarla birlikte bulunun!)buyuruldu. Bu âyet-i kerime, sadıklarla, salihlerle beraber olmayı emretmektedir. Bir hadis-i şerifte;
(Allahü teâlânın, kalbime akıttığı, doldurduğu feyizlerin, nurların hepsini Ebu Bekr'in kalbine akıttım!) buyuruluyor.
Hazret-i Ebu Bekir’in, takvası, ibadetleri herkesten çok olduğu, Resulullah efendimizin büyüklüğünü herkesten daha çok anladığı, Onun sevgisini herkesten çok kazandığı için, feyizler, nurlar, Ona daha çok geldi ve gelen feyizlerin hepsini aldı. Bunlardan anlaşılıyor ki dinimiz, evliya ile beraber bulunmayı, Resulullah efendimizin yolunu bunlardan öğrenmeyi istemektedir.

İslâmiyeti beğenmemek, kötülüktür
Sual: İslâmiyeti beğenmeyen veya Müslüman görünüp İslâmiyeti değiştirmeye çalışan kimseler kötü müdür ve bunlarla arkadaşlık yapılabilir mi?
Cevap:
Kötü, fasık olan birisi ile arkadaş olmanın sonu felaket olur. Kötü insan, İslâmiyeti beğenmeyen kimse demektir. Muhammed aleyhisselamın emirlerine ve yasaklarına İslâmiyet denir. İnsanların en kötüsü Zındıklardır. Bunlar, Müslüman ismini taşır, büyük sarık, eski cübbe içinde gizlenirler. Peygamber efendimizi ve İslâmiyeti medh ederler, överler. Fakat Kur’ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere yanlış mana vererek, İslâmiyeti istedikleri şekle sokarlar. Bu tipler, genelde, İngilizlere uşaklık ederler. Londra’daki mason merkezinden aldıkları bol para, sahte diploma, şöhret ile, kâfirlere satılmış ahmaklardır. Aklı olan, Ehl-i sünnet kitaplarını okumuş olan, bunlara aldanmaz. Peygamber efendimiz, bu münafıkların geleceğini ve Cehennemde çok acı azapta sonsuz olarak kalacaklarını haber verdi. Bilhassa gençlerin bu sinsi düşmanlara aldanmaktan korunması ve bunun için de Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuması lazımdır. Aklı olana bu kitaplar çok faydalı olacak, onlara rehberlik edecektir. Zira; “Aklı olana nasihat dinlemek saz, aklı olmayana davul, zurna az” sözü meşhurdur.

Kişi, sevdiği ile beraberdir
Sual: Bir kimse, kimi severse, o sevdiği kimselerle beraber mi olmuş olur?
Cevap:
Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ, hallerinizi güzel, işlerinizi faydalı maksatlarınızı ıslah eylesin! Allahü teâlâ, bu yolun büyüklerine olan sevginizi arttırsın! Hadîs-i şerifte;
(El-mer'ü me'a men ehabbe) buyuruldu ki;
(Kişi, sevdiği ile beraberdir) demektir.
Bu büyükleri seven, onlarla beraber olur. Onlarla beraber olan, şakî olmaktan korunmuş olur. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsanların yaptıklarını yazan meleklerden başka melekler de vardır. Yollarda, sokak başlarında dolaşırlar. Allahü teâlâyı zikir edenleri ararlar. Zikir edenleri bulunca, birbirlerine seslenirler. Buraya geliniz, buraya geliniz derler. Kanatları ile, onları sararlar. O kadar çokturlar ki, göke varırlar. Kullarının her işini bilici olan Allahü teâlâ, meleklere sorarak;
-Kullarımı nasıl buldunuz, buyurur?
-Ya Rabbi! Sana hamd ve sena ediyorlar ve senin büyüklüğünü söylüyorlar ve senin ayıplardan ve kusurlardan temiz olduğunu söylüyorlar, derler.
-Onlar, beni gördüler mi, buyurur?
-Hayır görmediler, derler.
-Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur?
-Daha çok hamd ederlerdi ve daha çok tesbih ederlerdi ve daha çok tekbir söylerlerdi, derler.
-Onlar, benden ne istiyorlar, buyurur?
-Ya Rabbi! Cennetini istiyorlar, derler.
-Onlar, Cenneti gördüler mi, buyurur?
-Görmediler, derler.
-Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur?
-Daha çok yalvarırlardı, daha çok isterlerdi. Ya Rabbi! Bu kulların Cehennemden korkuyorlar. Sana sığınıyorlar, derler.
-Onlar Cehennemi gördüler mi, buyurur?
-Hayır görmediler, derler.
-Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur?
-Görselerdi, daha çok yalvarırlardı ve ondan kurtulmak yoluna daha çok sarılırlardı, derler. Allahü teâlâ, meleklere;
-Şahit olunuz ki, onların hepsini affeyledim, buyurur.
-Ya Rabbi! O zikir edenlerin yanında, filan kimse zikir etmek için gelmemişti. Dünya çıkarı için gelmişti, derler.
-Onlar benim misafirlerimdir. Beni zikir edenlerle beraberim. Onların yanında bulunanlar da, zarar etmezler, buyurur.)

Bu hadîs-i şerif ve (Kişi, sevdiği ile beraberdir) hadîs-i şerifi gösteriyorlar ki, bu büyükleri sevenler, bunlarla beraberdirler.”



Mükemmel insan Nasıl Olur?

Sual: Bir müslüman olarak insanlara karşı nasıl davranmalıyız?
CEVAP
Herkes çevresinde ve işyerinde çeşitli karakterde insanlarla karşılıyor. Bir müslüman olarak onlara karşı hareketlerimizi bilmemiz gerekir. İmam-ı Gazali hazretleri insanları dört kısma ayırmaktadır:
1- Yiyip içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenler.
2- Şiddet, zulüm ile hareket edenler.
3- Hile ile etrafındakileri aldatanlar.
4- Güzel ahlak sahibi olan, gerçek müslümanlar.

Unutmamak gerekir ki, her insanın kalbinden Allahü teâlâya giden bir yol vardır. Bütün mesele, bu yoldan İslam nurunun insanlara ulaştırılmasıdır. O nuru kalbinde hisseden bir insan, hangi kısımdan olursa olsun, yaptığı kötülüklere pişman olur ve doğru yolu bulur.

Eğer bütün insanlar, İslam dinini kabul etseler, dünyada kötülük, hile, savaş, anarşi ve zulüm kalmazdı. Bunun için, tam ve mükemmel bir müslüman olmaya gayret etmek ve Müslümanlığın esasını ve inceliklerini izah ederek, ve kendimiz de yaşayarak bütün dünyaya yaymak, herkesin boynuna düşen bir borçtur. Bunu yapmak cihad olur.

Hangi dinden olursa olsun bütün insanlara, dinimizin emrettiği şekilde, daima tatlı dil ve anlayışla hitap etmelidir. Müslüman olmayanın yüzüne karşı, kâfir, dinsiz diyerek, onun kalbini incitmenin günah olduğu, böyle söyleyenin cezalandırılması gerektiği, fıkıh kitaplarında yazılıdır. Maksat, herkese İslam dininin yüceliğini anlatmaktır. Bu cihad da, ancak tatlı dille, sabır, ilim ve imanla olur.

Bir kimseyi bir şeye inandırmak isteyenin önce kendisinin ona inanması şarttır. Mümin ise, hiçbir zaman sabrını kaybetmez ve inandığını anlatmakta zorluk çekmez. İslam dini kadar, açık ve mantıki hiçbir din yoktur. Bu dinin esasını anlayan, herkese bu dinin biricik hak din olduğunu kolaylıkla ispat edebilir.

Kâfir olmak, yani Müslüman olmamak, her zaman ve her yerde kötüdür. Çünkü küfür, insanı dünyada ve ahirette felakete götüren zararlı bir inanış ve bozuk bir yaşayıştır. Bununla beraber, başka dinden olan kimselerin hepsini, kötü huylu bir insan kabul etmemelidir. İçlerinde iyiliğe elverişli kimseler bulunabilir.

Allahü teâlâ, İslam dinini, insanların dünyada rahat ve huzur içinde, kardeşçe yaşamaları ve ahirette sonsuz azaplardan kurtulmaları için göndermiştir. Kâfirler, yani müslüman olmayanlar, bu saadet yolundan mahrum kalmış zavallı kimselerdir. Bunlara, acımalı ve incitmemelidir! Bunları gıybet etmek bile haramdır. Bunlar, şeytanın veya Müslümanlıktan haberi olmayanların aldattıkları zavallı kimselerdir. Bunların çoğu, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, yanlış yola saptırılmış insanlardır. Biz bunlara sabır ile, tatlı dille, akıl ve mantık ile doğru yolu göstermeliyiz!

İslam dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, dil ve tahsil seviyesi ayırmaksızın, her insanın şeref ve itibarına hürmet eder. Herkes aynı haklara, aynı itibara sahiptir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hatta yalnız müslümanların değil, bütün insanlığın, hür ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emreder. Bu sebeplerden dolayı da, yabancılar arasında Müslümanlık yayılmaktadır. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde bütün insanları doğru yolda bulunmaya davet ediyor. Doğru yola kavuşan insanın, geçmişteki bütün günahlarını affedeceğini vaad buyuruyor.


Dinimizİslam
 
  
 
w2wn7ukym0d.jpg


n0a2feoz6ki.jpg


62529a9j39p.jpg


k4tisomgxon.jpg


fcj4981mg9f.jpg
 
    
Konu Güncellendi..
 
    
 
 
Üst Alt