Güzel Hikayeler ANNE KOKUSU

mehmet alii

THEME MAKER
Nisan Forum
Katılım
24 Nis 2014
Mesajlar
609
Tepkime puanı
554
Puanları
93
Her sabah gittiği pastahanede rastlardı o güzel kıza.Başörtüsünün çevreledeği o güzel yüzünde bir gram maktaj yoktu.Sapsade,dupduru bir güzellikti onunki... Adı Sultan'dı. Ve oturduğu masanın yanından geçse çiçek kokusu alırdı.Sonra onu takip eder, Sultan keman kursuna girince kapısında bekleyip keman çalışıyla, o güzel sesle mest olurdu... Her hafta arkadaşlarıyla aynı çay bahçesinde buluştuğunu bilir, çay bahçesinin en köşedeki masasına geçip Sultan'ın şen şakrak gülüşünü dinlerdi uzun uzun...Ve bir sabah aynı pastanede tüm cesaretini toplayıp bir gül bıraktı Sultan'ın masasına.Gülün üstünde ise bir not vardı. "Sizinle bir çay içebilmek için ömrümü feda etmeye hazırım güzel bayan-"yazıyordu o notta. Sultan başını çevirdi o an. Ve gülümsedi Seyfullah'a... Her daim kendisini rahatsız etmeden hayran hayran izleyen genç adama oda kaptırmıştı gönlünü... Ve ertesi sabah birlikte aynı pastahanede çay içtiler.Sonraki gün bir çay daha. Ve ertesi gün yine birbirleriyle konuşabilmek o pastanede buluşabilmek için sevinçle çıktılar evlerinden. Saat tam dokuzda aynı pastahanede, aynı masada çaylarını yudumlayarak saatlerce sürecek sohbetlerini başlattılar...
Ve yüreklerinden taşan duygular en sonunda cümlelere döküldü karşılıklı.Önce Seyfullah sevgisini itiraf etti.Sultan ise tavırlarıyla ona karşı boş olmadığını hissettirdi... Ve bu hikaye tam yedi ayın sonunda nikah masasında tam olarak başladı.Herşey okadar güzeldiki.Evlendiklerinde kapdokyada birkaç hafta süren tatil sözü verdi yol arkadaşına. Çok sevdiği kırmızı arabayıda alabilirse, onunla gideceklerdi üstelik.Güzel hayallerle böylece başladılar aynı yolu el ele yürümeğe. İlk aylar rüya gibi geçip gitti.
Ama sonra Seyfullah'ın ailesi evliliklerine karışmaya başlayınca,onlardan aldığı akıllarla eşini fazlasıyla sıkmaya, olur olmaz şeylerden insanların yanında azarlamaya başladı.
-"Bardağın kenarında leke kalmış Sultan.Börekte yanık kokusu varmış.Çayı iyi demleyememişsin-" gibi türlü sebeplerle ailesinin tarafını tutup eşini küçük düşürücü haraketler yapmaya drvam etti sonrada. Ve daha birinci yılından evliliklerinin temelinde bir çatlak belirdi böylece.Dünyaya gelen çocuklarının birçok şeyi değiştireceğini düşünselerde, tamda o zamanlarda Seyfullah'ın işleri de bozulunca, kendi morali bozuk diye artık herşeyine takılmaya başlamıştı eşinin...-"Şöyle yap Sultan. Misafirletin yanında konuşma. Şu haraketinden hoşlanmıyorum birdaha yapma-" diye diye değiştirmeye başlamıştı eşini. Şen şakrak kadın gitmiş, yerine asık suratlı, hamileliğinden kalma kiloları bile atma azminde olmayan sanki herşeyden yılmış, bezmiş biri gelmişti yerine...
İşleri daha kötüye gidince iflas etti en sonunda Seyfullah.Gündelik işler yapmaya başladı. Üçüncü şahısların, yani ailesinin fazlaca karıştığı evliliği bu iflasla daha karmaşık hal almış, Sultan'a karşı agresif, sinirli davranan biri olup çıkmıştı...Hatta bir defasında eve geldiğinde kapıyı geç açıp, terliğini getirmedi diye bir tokat attı eşine... Ve o tokatların ardı arkası kesilmedi sonrasında...
İkinci çocuklarından sonra ise daha çok kilo aldı Sultan. Ve sokağa dahi makyajsız çıkmamağa başladı.Oysa eskiden hiç makyaj yapmaz, sevöezdi hatta. Üç kat fondoteni fazlaca belli olan, kilolu, yüzü sürekli asık biri olup çıkmıştı en sonunda da...
İkinci çocuklarının konuşma bozukluğu olduğunu öğrendiler kısa zaman sonra gittikleri hastahanede.Ve ikinci çocukları olan Kenan büyüdükçe konuşamamasını sinirli tavırlarına yansıtmaya başladı. Üst katlarındaki kayınvalidesinin evinin temizliği, kendi evinin temizliği, çamaşır bulaşık,yatırılacak faturalar ve bunun gibi sayısız işin yanında küçük oğlunun sürekli ağlayıp yanıbaşından ayrılmaması,anne kucağından hiç inmek istememesi ve tüm bu işlerin bir başına üstesinden gelme çabası fazkasıyla yıprattı Sultan'ı.Lavaboya gitse küçük oğlunun mecburen kapının önüne bırakıp ağladığını duymak ve eşinden bir damla olsun yardım görememek fazlasıyla bunalmasına sebep oldu herdefasında...
Ve bir gün en büyük destekçileri anne babası bir trafik kazasında hayatını kaybedince, kolu kanadı büsbütün kırıldı Sultan'ın. Evinin duvarında asılı olan, yorgunluktan elini sürmediği kemanına bakardı dalıp dalıp...Ve hep ağır makyajlar yaparak çarşıya pazara çıkmaya devam etti Sultan.Yanından hastalığın etkisiyle biran ayrılamayan küçük oğlunun tedavisiyle tek başına ilgilendi yıllarca.Ve eşinin sorumsuz hallerinin yanında birde sebep aramadan attığı tokatların ardı arkası hiç ama hiç kesilmedi.
-"Sen eskiden çiçek gibi kokardın. Ve makyajsız foğal bir güselliğin vardı. Şimdi bakımsız, şişman, asık suratlı bir kadın olup çıktın-" gibi bilinç altına fazlaca yerleşen kırıcı cümleleriyle ise psikolojik şiddet uyguluyordu eşi Sultan'a
Ve bir gün Seyfullah gizli gizli mektup yazarken gördü eşi Sultan'ı.Son yılarda pek bir makyaj yapıyordu ya.Son zamanlarda ise sürekli değişik parfümler sıktığını da görmüştü eşinin.Hemen aklında bir ışık belirdi kafasındakileri birleştirip. Eşi, küçük oğlu kucağında ağlarken evden çıktığında birgün, takip etti... Fakat pazar tarafında gözdenkaybetmişti eşini...
Akşamına ise binbir şüpheyle iftira gibi cümleler kurdu yüzüne karşı. Ve yine birkaç defa tokat attı tek kelime etmesine fırsat vermeden.Ertesi sabah ise kahvaltıyı hazır halde buldu. Büyük oğlunu herzamanki gibi okula götürmüş olmalıydı eşi. Kahvaltıdan sonra üzerini giyinip tam kahveye çıkacakken, evin önünde kırmızı bir araba gördü.Tıpkı hayalindeki arabaydı. Hayretle aşağıya inip kapısına yaklaştığında bir not olduğunu gördü.
-"Anahtarı ceketinin cebinde-" yazıyordu notta. Büyük bir şaşkınlıkla elini ceketinin cebine attı. Gerçekten anahtar oradaydı.Arabanım kapısını açıp şöför koltuğuna oturduğunda ise bir not daha buldu torpitoda...
-"Anne babamdan kalan mirasla o çok hayalini kurduğun kırmızı arabayı aldım sana. Tek isteğim ise dikiz aynasına bakman. Bana yıllar önceki verdiğin söylediğin sözleri düşün sonra.Beni değiştirdin. Olmamı istediğin kadın oldum.Ve neden bu kadar değiştiğimi soruyorsun şimdi bana.Ve beni beğenmediğini söylüyorsun-" yazıyordu notta. Gözlerinden yaşlar boşalmasına mani olamadı. Uzun uzun düşündü sonra.Tam o anda ise evin bahçe kapısından bir adam girdi... Arabadan inip adamı karşılayıp kim olduğunu sordu. Adam elindeki çiçekleri uzatıp,
-" Sınıfımızın en başarılı annesi seçtik Sultan hanımı.Siz eşi olmalısınız. Hasta çocuğu için okadar çabalıyorki.Öyle yıpratıyor ki kendini. Tüm öğretmen arkadaşlarım ve diğer hasta öğrencilerimizin velileri sabrına, ilgi alakasına ve çocuğuna olan düşkünlüğüne hayranız...Erken tüm öğrencilerimden daha aksiyken üstelik. Tüm anne babalar iki kişi çocuklarını zor zaptederlerken Sultan hanım tek başına uğraşıyormuş her işle.
Kutlarım. Oğlunuz Erkan konuşma aşamasında artık.Sultan hanımın başarısı büyük bu işte. Fakat bir haftadır gelmiyor sınıfa. Benim yerime siz takdim edermisiniz bu çiçeği? - "dediğinde gözyaşlarını göstermek istememişti öğretmene...
Eşi bir saat sonra büyük oğlunu okula götürüp eve geldiğinde ise evde saklandığı yerden makyajını silişini izledi. Ve attığı tokatlardan moraran yanaklarını gizlediğini anladı o makyajla... Pazar alışverişi için tekrar evden çıktığında ise, hemen oda peşinden dışarıya çıktı...
Sultan hanım eve geldiğinde kapının önüne iki tarafa serpilmiş bolca gül yaprağı gördü. Daha o an gözleri nemlenmişti... Gül yapraklarından oluşan yolu takip etti kucağında Erkan olduğu halde. Ve yolun sonunda,birçok hediye paketi görmüştü. Üzerlerinde,
-"Unuttuğum beşinci evlilik yıldönümü hediyem... Umursamadığım altıncı evlilik yıldönümü hediyem. Boşverdiğim yedinci evlilik yıldönümü hediyem... Seni bambaşka bir kadına çevirip, sonrada beğenmediğim için özür dilerim-" yazıyordu hediyelerin üzerindeki notlarda... Sonra gözyaşlarıyla odaya girdi Seyfullah ve eşine sarıldı.
O an Erkan'da sarılmıştı annesine. Ve ilk defa konuşmuştu annesinin kucağında... Bir mucize gibi dinlediler oğullarının ilk sözlerini.
-" Anneciğim çiçek gibi kokuyorsun - "demişti Erkan...
Bir hafta sonra eşine evlenmeden önce verdiği ve unuttuğu sözünü tutup ailecek iki hafta kapadokya tatiline gittiler.Hemde kırmızı arabalarıyla...
Artk eskisindende iyi davranmaga başlamıştı eşi Sultan'a. Ve üçüncü şahısları asla karıştırmadı evliliğine birdaha.İşinde olan sorunları evliliğine yansıtmadı... Ve aylar içinde eskisi gibi güler yüzlü bir kadın olmuştu Sultan. Fazlalık kilolarını verdi büyük bir çaba gösterip.Eşinin ilgisi öyle mutlu ettiki onu. Seyfullah işten geldiğinde çocuklarıyla oynarken o yarım saatliğinede olsa kemanını eline alır ve neşe içinde çalıyordu artık... O an ise evin havasının değiştiğini hissediyordu Seyfullah. Eşi Sultan eski haline dönmüş çiçek gibi kokuyor, evide o güzel kokusuna boğuyordu....
İnsanın problemin kendinden kaynaklandığını göremeyecek kadar kör olması öyle acıdırki. Siz siz olun insanların değişmesine yol açıp, sonrada sen çok değiştin demeyin...

Öyküler güzeldir. Ve emin olun bir öykü bazen binlerce yüreğe dokunabilir.
 
  
 

mehmet alii emegine paylaşım için teşekkürler,​

 
    
Emeğine Sağlık Mehmet bey Paylaşıma Tskkrr...
Evett Mehmet bey Yine Yüreklere Dokundunuz Çok Tskkrrr Harikaaa Keşke Gecikmeden Olsa:(
 
    
Emeğinize sağlık Mehmet Ali bey. Çok güzel paylaşım tskler...
 
    
''İnsanın problemin kendinden kaynaklandığını göremeyecek kadar kör olması öyle acıdırki.'' aynen katılıyorum Mehmetali, yüreğe dokunacak bir hikaye, ibretlik bir yaşam öyküsü.. emeğin için teşekkürler...
 
    
Emeğinize sağlık . Güzel paylaşım için teşekkürler.
 
    
paylasim icin tskler hep dini oykuleri okurum bende
 
    
 
 

Similar threads


Üst Alt