- Katılım
- 11 Mar 2014
- Mesajlar
- 266
- Tepkime puanı
- 6
- Puanları
- 38
AĞLADI AĞLAYACAK
Kuru bir ayaz vuruyordu, kararmaya başlayan günde yüzüne. Yanakları
hissizleşmiş bir halde yürüyor yol boyunda elleri parkasının
cebinde, eldivenlerine rağmen üşüyordu.
Burnu her soğukta olduğu gibi yine kıpkırmızıydı
. Babasından aldığı belki de en değişmez benzerliği buydu.
Öylesine keskinleşiyordu ki batmaya yüz tutan güneşin her
alçalışında soğuk; gözlerinden yaşlar akmaya başlıyordu aşağıya
doğru.
Donuyor, içi ürperiyor, daha bir kayboluyordu giysisinin ve
kapüşonunun içinde. Gün mü bu kadar soğuk diye düşünüp bakıyordu
sağından solundan geçenlere. Hiç birinin tepkilerini göremiyor.
Hızlandırıyordu adımlarını, yürüyüş yapmayı bir zevk ve düşünce
süreci olmaktan çıkarıp başladığı noktaya geri getirme çabasına
döndürüyordu. Hızı arttıkça daha çok sulanıp, doluyordu gözleri.
Akıyordu yaşlar yüzünde ılık ılık. Kontrol edemiyordu artık onları.
Üşüdüğü için mi? Üzüldüğü için mi? Ağlıyordu ayrılamıyordu.
Yüreği bile kaskatı ve soğuktu o gün. Katıla katıla bağırıp ağlamak
tutkusu doğuyordu içinde. Ayakları sanki doğru bir yöne gitmiyordu.
Akşamın hüznü iyiden çöküyordu duygularına. Bir telaş gözleniyordu
arabalar ve yayalarda. Bir kaçış bir yetişme gayreti içinde
oldukları gün kadar açıktı. Duraklarda bekleşen insanlar beklemenin
etkisi ile daha çok üşüdüklerinin bilinci ile daireler çizerek
ayaklarını yerlere vurarak dolanıyordu. Geciken araçların
hatırlarını sevgi ile soruyorlardı):
Yürüyordu, azaldıkça azalıyordu zamanı ve hedefi. Düşünüyor, üşüyor
ve ağlıyordu. İyi ki karanlık sokaklar ağladığını biliyor ama
kimseye göstermiyordu.
Kimi zaman çok basit işlenmiş bir Türk filminde, dile getirilmiş bir
duygusal sözde ağladığını ama ağlamayı bir savunma mekanizması
yapamayacak kadar güçlü olduğunu da biliyordu. Ama sebebini
bilmediği, anlayıp anlam veremediği bu ağlayışı niçin yaşıyordu
bugün ve son yıllarda sık sık.
Niçin kontrolünden çıkıp dökülüyordu yaşlar gözünden habire. Hiç
olmaz zamanlarda ağla***** vuruyordu duygularını çevresindekilere.
Ağlamak niçin yaşam tarzı haline dönüşüyordu. Düşünüyor, yürüyor ve
kabul etmediği gerçekler için ağlıyordu.
Elinin içi ve tersi ile şöylece silip gözlerini, toparlıyor kendini,
yaklaştıkça gitgide mutlu insanların tavırları ile geliyordu evine.
AYTÜL KAHRAMAN